final: "All the love."

284 18 15
                                    

***

Omuzlarımı düşürerek kendimi makyözümün ellerine bırakırken aklım bir süre onunla meşgul oldu. Aramamıştı, mesaj penceresinde hâlâ sabahtan kalma mesaj duruyordu, yenisi yoktu. Ya çok işi vardı ya da gerçekten sıradan bir film galasına gidiyormuş gibi davranıyordu. Anlaşılan o benim kadar heycanlı değildi.

Makyajım bittiğinde teşekkürlerimi sıraladım. Sadece makyözüme değil, akşama kadar yanımda olan yardımcılarımın uğrunu ve şansını aldıktan sonra her birine ayrı ayrı minnet borcumu dile getirdim. Hepsi benim için elinden geleni yaparken benim sadece basit bir teşekkürle onlara karşılık vermem en başta beni üzüyordu. Neyse ki onlara sahip olduğum için kendimi çok şanslı hissediyordum.

Yeni menejerimle birlikte arabaya bindikten sonra galanın yapılacağa yere doğru yola koyulduk hızla.

Galanın yapılacağı yer Korn Suppakorn'da hisse sahibi olduğu büyük bir merkez binasıydı. Kırmızı halı töreni gibi bir tören de ziyaretçiler, özel davetliler, basın mensupları çoktan yerini almıştı. Merkez binasına geldiğimde beni kulis gibi bir odaya almışlardı. Diğer oyuncularla birlikte gala saatini heycanla beklerken kulisin dışında çığlıklar duyuldu.

Mew'un geldiğini anlamam için bizim için sabahtan beri holde bekleyen hayranların çığlıkları yeterli olmuştu. Kapıdan içeri girerken gözleri ilk önce benimkilerle buluştu ve yürek ısıtan bir gülümseme bahşetti.

"Hazır mıyız millet?" diyerek diğer oyunculara döndüğünde kafamı öne eğip gülümsedim. Biraz sonra tam önümde durduğunu farkına, gülümseyerek eskilere dalmak üzere olduğumda azıcık geç varsam da genişçe gülümsemeye devam ettim. Sanırım bu gülümseme bir müddet yüzümden silinmeyecekti.

"Gözlerimi kamaştırdın, bebeğim."

Onun bu sözüne karşılık ben de onu süzerek, "Teşekkürler efendim, sizde bayağı şıksınız." dedim. Mew gülümsedi ve "Işığımı senden alıyorum." deyip yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Geri çekilmedim, aksine herkesin içinde onun bu hareketine, cesur bakışlarımla karşılık verdim.

Ellerim omuzlarına tırmandı ve giydiği siyah ceketinin üstünden gezinmeye başladı.
"Sen varsın diye, ışıldıyorum ben."

Yutkunduğunu gördüm ama onu daha fazla zorlamak istemiyordum. Sorunsuz geçen iki buçuk ayın sonunda işleri yoluna koymanın keyfiyle yeniden gülümseyip arkadaki koltuğun üzerine bıraktığım telefonumu aldım ve en yakınımızdaki kişiye uzattım.

"Bir fotoğraf?"

Krit bize bakıp şirin şirin sırıttı. "Elbette!"

Krit telefonun kamerasını açarken ben de Mew'un bir nefeslik uzağında durup elimi gömleğinin yakasına çıkardım. "Vay," dedi Krit açıyı ayarlamaya çalışırken, sırıtmaya devam ediyordu. "Fazla iddialı."

"Gulf her zaman sahiplenici olmuştur." diye yanıtladı Mew onu. Eğer verdiğim pozu bozmak istemeseydim dirseğimi karnına geçirmek için bir saniye bile beklemezdim. Fakat pozumu bozamayacak kadar keyifliydim bugün.

"Çekiyorum.." dedi Krit, bize haberdar etmek için. "Çeeek-tim!"

"Teşekkür ederim," deyip telefonu aldım. Fakat daha fotoğrafa bakmadan Mew kendi telefonunu uzattı.

"Bir de bana lazım o çektiğinden." diyerek güldüğünde Krit sevecenlikle kabul etti ve bu kez onun telefonunu eline aldı.

"Sadece gülmeni istiyorum." dedi Mew bir önceki pozun çekildiği yere geri adımlarken. "Başka hiçbir şeye ihtiyacım yok."

Bu bile otuz iki diş sırıtmama neden olabilecekken Mew'un sadece gülmemi istemesi ve bunu yaparken gözlerime aşkla bakması kalbimi hızlandırdı. Krit yine bizi fotoğraf için uyarırken, kendimi tutamayıp güldüm.

Krit'in çektiği ikinci fotoğraf kesinlikle şu ana kadar çekilenlerin en güzeliydi. Mew'un bir eli belimi sıkıca sararken, ben kolumu onun omzuna yaslamış, gözlerine bakarak gülüyordum. Mew'da oldukça seksi bir takım elbisenin içinde bana bakarak gülümsüyordu. Bu anı hafızama kazımak istedim.

Tıpkı geri kalan anlarda olanları da beynime kazımak istediğim gibi.

"Biliyor musun?" diye mırıldandım el ele kırmızı halıya doğru yürürken. "Asla unutmak istemeyeceğim şeyler yaşadım seninle.."

Yönetmen ve yapım şirketini temsil eden iki adamın arkasından asil adımlarla ilerlerken devam ettim. "Yaşamaya da devam ediyorum.."

Ekibin basın açıklaması için toplanacağı yere geldiğimizde yüzümde patlayan bir sürü flaşa rağmen gözlerimi Mew'dan ayırmadım. "Sanırım yaşamaya da devam edeceğim."

"Peki buna değer miyim?" diye sorduğunda avcumun içindeki elini sıktım ve sadece gülümsedim. "Her saniyesine..."

İkimizde sevgiyle birbirimize son kez baktık ve saniye de dokuz kere yüzümüze patlayan flaşlara doğru el ele, gülümseyerek döndük.

Belki düştük ama ayağa kalktığımızda daha güçlü olduk. Belki nefret ettik ama nefretin birbirimize karşı hissettiğimiz en güçlü duygunun o olmadığını fark ettik. Belki sevdik ve aşktan daha büyük bir şeye aşık olduğumuzu, güvenden daha fazlasına inandığımızı birbirimize kanıtladık.

Yine de her saniyesine değecek kadar, biz yaşadık.

Biz yaşadık.

Son.

Bu kısa ama tatlı serüvende yanımda olan tüm okuyucularıma teşekkürü borç bilirim. Yeniden görüşene dek, kendinize çok çok iyi bakın. 💝

Tanrının İşareti: MewGulfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin