ep4: "Drunk in love."

311 21 20
                                    


Kapak yapmaya vaktim olmadığı için öylesine bir fotoğrafı koymuştum, o yüzden değiştirdim. Keyifli okumalar.

***

İki gün aradan sonra Mew'un beynimi allak bullak eden iki mesaj daha atması sonucunda yine uykumdan mahrum bırakılmış bir şekilde salondaki koltuğa kurulmuştum.

Uykudan uyanınca tatlı veya şirin gözüktüğüm söylenirdi ama şimdi kesinlikle o kelimelerin yakınından bile geçmiyordum. Daha çok gözlerı yamuk yumuk olan yavru bir köpeğe benziyordum.

Yorgunluktan, fazla düşünmekten ve uykusuzluktan dolayı baygın olan bakışlarımı televizyona çevirdim. En azından uykumu getirelebilecek bir belgesel bulabilirdim. Uzaktan kumandayla bir iki tuşa basıp televizyonu açmayı başardığımda kafamı geriye yasladım ve listedeki bütün kanalları dolaşmaya başladım.

İnsanda merak uyandıran ve izlediğinde keyif vermeyi amaçlayan bir belgesel bulmayı amaçlarken birden önüme iki gün önceki röpartajımız çıkınca durdum ve izlemeye başladım.

Magazin programının arka fondaki sesi büyük bir heycanla, "TharnType'la büyük bir ilgi gören oyuncu Mew Suppasit ve dizideki rol arkadaşı Gulf Kanawut, yeniden bir aradalar!" diyordu. "Yeni bir film projesinde yer alacak olan ünlü çift şimdiden gündeme bomba gibi oturdu!"

Ardından ekranda basına açık görüşmeden bazı kesitler oynamaya başladı. Mew sorulan soruya gülümseyerek cevap verirken dikkatimi hemen yanındaki çocuğa çevirdim. Yüzünde büyük bir gülümseme ve dikkatle yanındaki adama bakıyordu. Dikkatli bakmaktan çok, konuşmasına hayranmış gibiydi. Nutkum tutuldu. Çünkü o çocuk bir hayran falan değildi, bendim. Kulaklarım yanmaya başladı. Gerçekten böyle mi görünüyordum?

Ekranda röpartaja ait görüntüler oynamaya devam ederken, arka fondaki ses devam etti. "Yaptıkları röportaj boyunca Mew ve Gulf'ın yüzlerinden okunan mutluluk bizleri de mutlu etti ve heycanlandırdı. Bu film kaçmaz, bizden söylemesi!"

Mew'la birbirimize bakıp güldüğümüz anı yakalayıp, kocaman bir şekilde ekrana yansıttıktan sonra başka bir magazin haberine geçince kumandaya uzanıp televizyonu kapattım.

Etraf yeniden karanlığa gömülecekken bu sefer koltuğun bir köşesine fırlattığım telefonumun zil sesi duyuldu. Uzanıp telefonu elime aldığımda ekranda beliren isim kulaklarımda başlayan yangının vücudumun her bir tarafına sıçramasına sebep olacak cinsetendi. Telefon ısrarla çalarken öylece bekledim.

Telefon susunca da şaşkınlıkla boşluğa doğru bakakaldım. Neden bu saatte arıyordu? Bir kere huyu arayarak değil mesaj atarak rahatsız etmekti. Deli gibi merak bedenimi sararken telefon yeniden çalmaya başladı. Yine, o arıyordu. Ben cevap verene kadar aramaya devam edeceğini biliyordum bu yüzden zorla yutkunduktan sonra aramayı cevapladım ve telefonu kulağıma götürdüm.

Onun konuşmasını dinlemem veya söyleyeceklerine bir cevap vermem gerekmiyordu, zaten konuşması bittikten sonra telefonu suratına kapatacaktım.

Yani en azından, telefonun diğer ucundaki yabancı sesi işitmeden önce öyle yapmayı düşünüyordum.

"Merhaba," dedi kalın bir erkek sesi. Mew'a ait olmadığını anladığımda kaşlarımı çatıp devam etmesini bekledim. "Sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim, fakat burada sızıp kalmış biri var ve telefonundaki son kayıtlar size ait, bu yüzden sizi aramak zorunda kaldım." deyip ardından hızla ekledi. "Ve şey, lütfen gelip onu mekan kapanmadan önce alabilir misiniz?"

***

Bunu yaptığıma hala inanamazken, telefondaki adamın gönderdiği adreste veya o adresin yakınlarında bile medya namına tek bir insanın olmaması için dua ediyordum. Taksiden inmeden önce siyah gözlüğümü takıp, siyah şapkamı kafamı geçirmeyi akıl ettikten sonra göstergede yazan miktarı şoföre uzatıp araçtan indim. Sonra buraya niye geldiğimi hatırladığımda alnıma bir tane geçirip açık duran cama doğru eğildim.

Tanrının İşareti: MewGulfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin