HATIRALAR

992 28 9
                                    

Yağmurlu bir güne daha gözlerini aralamak zorunda kalmıştı.Gözlerini açtığında kulağına direk pencereyi dövermişçesine düşen yağmurun sesi geldi.Onu böyle aniden uyandıran rüyasıydı.Buna rüya demek hafif kalırdı.Kabusuydu.4 senedir aynı kabusu farklı açılardan görüyordu.Tekrarını izliyormuş gibi geliyodu ona.Ama tekrarını izlemesi için kabuslarını cok seviyor olması gerekirken ona bu kabuslar gözünü kapattığı anda bilinçaltının oyunu sayesinde zorla izletiliyordu.O kabuslar ne miydi ? 4 sene öncesinde hayatını karartan akşama aitti.15 yaşına çocukluğuna aitti .Karanlığın kendisini hapsettiği akşama aitti bu kabuslar.O günü hatırlıyordu ne de mutluydu şimdinin aksine.Kardeşi ile beklediği film vizyona girmişti.Annesinin bütün kabul etmeyişine karşın Ayda ile beraber filmi izlemeye gitmişti.O filmi izlemeyi hak ettiklerini düşünüyorlardı.Sebebi ise çok beklemeleriymiş gibi hissediyorlardı.Film güzeldi ama çıkışı hiçte güzel değildi.Çünkü saat akşam 9 gibiydi.Hava kararmıştı ve evleri sinemaya hiçte yakın değildi.Annelerini aradılar ve babalarının kendilerini almasını söylediler.Annesi kızlarının kafasının etini ve kontörlerini yiyecek kadar uzun bir fırca çekip babalarını göndereçeğini söyledi.Hava gayet güzeldi ama evleri hem uzak hemde daha filmin etkisinden çıkmamış gibi hissediyorlardı. Sebebi ise şimdiki hayatına oranla komikti .Filmdeki çocuk kızı ne olursa olsun bırakmayacağını söyleyip kızın hayatını kurtarmak için kendi hayatından vaz geçiyordu.Anımsıyordu da ne çok ağlamışlardı.Halbuki nerden bilebilirdi bu film kendi başına gelecek şeylerin yanında hafif kalacağını.Sokağın başına çıktılar ve babalarının siyah cadillacı görününce ikisinin de gözü parlar gibi olmuştu.Çünkü ikisinin de aklında aynı şeyler vardı .Bir an önce eve gidip kendilerini bekleyen sıcacık yataklarına gireceklerdi.Daha filmi kendi kafalarında kurgulayacaklardı.Sonra birbirlerine anlatacak ve yorum yapacaklardı.Bu her zaman böyle olmuştu.Arabaya bindiklerinde ikisi de şok olup ani bir refleksle kafaları birbirine dönmüştü.Anneleri arabanın içindeydi.Anneleri azarlama ve nutuk çekme işlemini biraz daha öne çekmişti anlaşılan.Araba harekete geçince annelerinin ağzı da eş zamanlı olarak atağa hazır bir koşucu gibi nutuk çekmeye başlamıştı.Dışarıdan biri bu sahneyi izlese böyle bir kadının bu kelimeleri nerden bulduğunu merak ederdi.Anlamadığımız terbiye ve adapla ilgili birçok eski Tükçeye ait kelimeyi kelime çuvalının en özenle konulmuş yerinden çıkararak bize söylemişti.Annem gayet modern tarzda giyinişi ve görüntüsüyle eski tarzda bildiği kelimelere zıttı.Uzun boylu ,kahverengi saçlı ,beyaz tenli ve ela gözlüydü .Benim aksime güzel kelimesinin vücut bulmuş haliydi.Yeni tanıştığı insanlar tarafından anne olduğu hele de 3 çocuk annesi olduğuna inanılmazdı o kadar zarifti ki... İsmi de kendi kadar güzeldi: Didem Kocatepe.Aklıma bu düşünceler hücum edince gözlerime de yaşlar hücum etti aniden .Bu da neyin nesiydi.Kendimi sıkarak bu yağmur tanelerini andıran göz yaşlarını durdurmayı deniyorum ama olmuyor.Bunu boş vererek tekrar düşünmeye devam ettmeye karar verdim .Nutuk işi tam bitti derken kızmaya başlamıştı."Başınıza buyruk hareket edemezsiniz."diyordu.O gün tam dikkat etmemiştim ama giydiği kıyafet ne de güzeldi.İnci kolyesi ve ipek gibi saçlarını tam tutmayacak şekilde yapılmış topuzuyla kendini tamamlamıştı.Babam birden söze karıştı."Didem kendini boşa üzme bugün bizim günümüz hayatım."demişti.Bizim günümüz demelerinin sebebi erteledikleri evlilik yıl dönümlerini kutlayacaklarmış.Tabi bizi eve bıraktıktan sonra .Babam böyle söyleyince annem bir şey düşünür gibi oldu ve sessizce oturmaya başladı.Yola ürkütücü bir sessizlikle devam ederken birden babamın telefonu çalmaya başladı.Babam hızlı gitmesine rağmen telefonu cebinden çıkardı ve kulağına dayadı.Karşı tarafta daha önce hiç duymadığım bir erkek sesi kulağıma değer gibi olmuştu .Ama ben daha bir şey duymadan babam hiddetle bağırdı."Ne diyorsunuz lan?! Hangi merkez söyle ."Telefonu kulağından cektikten sonra ekranı kırmak istermişcesine bir numara tuşlarken hızını daha da artırmıştı.Zaten ne olduysa onu takip eden o saniyeler içinde oldu. Babam direksiyon hakimiyetini kaybetmeden önce duyduğum son şey ise annemin ağzından zorla fırlatılmış gibi çıkan bir çığlık olmuştu. "SANCAR!"

RUHSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin