2.BÖLÜM

23 2 1
                                    


Günümüz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Günümüz

Karşımda duruyordu ve bana gülen gözlerle bakıyordu. Bir ismi yok insanlar genelde ondan bahsetmezler, korktukları için değil. Ondan korkmanın hiç bir faydası olmayacağını bilir herkes. Çünkü önünde sonunda sizi yakalayacağını bilirsiniz. Bu, bu dünya da gözlerimi açtığımdan beri duyduğum tek şeydi, bir istisna olduğumu düşünmüştüm, beni es geçtiğini, farkıma bile varmadığını sanmıştım.

Fakat yanıldım, yaşadığım onlarca hayatta daha gözlerimi açtığım dünyaya alışamadan onun tarafından öldürülmüştüm ama bu sefer farklıydı. En azından öyle olmasını ummuştum. Çünkü artık onu tanıyordum beni nasıl bulacağını biliyordum ve hep buna göre yaşamıştım.

Oysa şimdi karanlık odanın bir köşesinde oturuyor ve elindeki bıçakla tırnaklarının içindeki kanları temizliyor, yüzünden tebessümü eksik etmiyordu.  

Onun hakkında bildiğim sayılı şeylerden biri bir koleksiyoncu olduğu, fakat biriktirdiği şey konusunda hala net bilgilere sahip değildim belki de onu bu kadar korkunç kılan şey de bilinmezliğiydi. Bir şey hakkında insanların ne kadar az bilgisi varsa, bu boşluğu doldurmak için hikayeler yaratırlar. Çünkü bilinmezlik korkunçtur, insan bir neden arar.

Küçükken ailesi gözleri önünde öldürüldüğü için delirdiğini söylerler, günlerce onlarla beraber aynı evin içerisinde yaşamış geceleri soğuk olduğunda annesinin kanlı bedenine sarılıp uyurmuş, komşuları onu bulduğunda gözlerinin beyazına kadar kanla kaplıymış ve çılgınlar gibi annesi ile babasının kanlarından oluşan gölde zıplayıp duruyormuş.

Ne kadar acınası.

Koleksiyoncunun o olduğunu biliyorum ve bu bilgi, benim sonsuz bir karanlığa hapsolmam anlamına geliyordu. Beni bu dünyadan yok edene kadar peşimden gelecekti. Ve ikimizde farkındaydık, bunun gerçekleşmesi çok da uzak sayılmazdı.  

Onu dakikalarca izledim ve o tırnaklarını temizlemeye devam etti. Sonra etraf karanlığa büründü.

*

Neredeyim gözlerim kapalı, aslında onları sonuna kadar açtım ama gördüğüm tek şey karanlık. Bu ruhumun bir yansıması gibi ellerimle yırtmak istiyorum bu karanlığı ama kıpırdayamıyorum.

Ellerim canımı yakıyor, hatta sadece ellerim değil tüm vücudum canımı yakıyor. Kendi bedenimden kurtulmak istiyorum. Belki acı o zaman sona erer. Parmaklarımı hareket ettirmek istediğimde boş bir hisle karşılaştım. Belki de canımı yakan şey artık sağlıklı parmaklara sahip olmamamdan kaynaklanıyordu daha da kötüsü artık hiçbir sağlıklı uzva sahip değildim.

Birazcık güce sahip olsaydım canımın son damlasına kadar koşmak ve ondan kurtulmayı dilerdim.

İnsanların son dakikaları hep acıklı olmuştur. O son bakışları, belki dünyaya haykıracakları o son kelimeleri... Tüm bunları yaşadım. Ölmeden önce son kez ağladım, son kez tebessüm ettim, son kez çığlık attım, son kez koştum ve ölmeden önce son kez "Tanrım yaşamak istiyorum." diye bağırdım.

Tüm bunlara rağmen kulaklarım yine de görevlerini yerine getiriyordu. Yürüme hışırtıları duyuyordum bu sonumun bu sefer daha yakın olduğu anlamına geliyordu.

'Bu ne kadar daha sürecek?'

varlığını hemen yanı başımda hissediyordum. Kaba elleriyle boynumu gerginleştirip o parmaklardan daha soğuk bir nesneyi boğazıma dayadı.

'Geriye son bir hayatım kaldı.'

Onu görebilmek umuduyla karanlıkta yüzünü aradım. Gördüğüm tek şey bana heyecanla bakan bir çift siyah gözdü.

'O hayatta seni önce ben bulacağım.' sesim kısık ve birbirine karışmış kelimelerden oluşuyordu. Son kelimelerimi anlamasını diledim.

Kısık bir şekilde kahkaha attı, gözleri masum bir ışıltıyla parladı ve boğazıma dayadığı bıçak ince bir şekilde etimi kesti. Sıcak kanın omuzlarıma doğru aktığını hissediyordum.

Onunla karşılaştığım birkaç seferden sonra iki üç cümle edebilecek kadar yaşamama izin verdiği tek seferdi.

Ilık nefesini kulağıma doğru üfledi ve fısıldadı.

'Seni bekliyor olacağım.'

Kanımın boynumdan aşağıya aktığını ve artık bana acı veren bu vücudun içinde var olmadığımı hissediyorum.

Tırnaklarının arasına dolmuş kanları sadece yeni bir kurban edindiğinde temizler ve onun için bir boşluk yaratırdı. Bu hissi severdi, başka kanlara sahip olmak ona yalnız olmadığını düşündürürdü. Sadece geceleri parmaklarını yüzüne yaslayıp o eşsiz kan kokusunu duyumsadığında uyuya kalırdı tıpkı küçükken olduğu gibi. Yine o günlerden birini yaşıyordu. Parmaklarının yavaşça kırmızıya bulanışını izledi. Ellerine yayılan sıcaklık onu bir kaç saniyede olsa geçmişe sürüklemişti.

Bu kadının kokusu onun üzerinde anlam veremediği etkiler yaratıyordu ve bu garipsediği duygu onu fazlasıyla rahatsız ediyordu.

 Parmaklarını hızla kandan uzaklaştırdı ve olduğu yere oturdu. Dakikalar boyunca etrafa o kanın yayılışını izledi...


Devam edecek.





















Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 07 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GİRİFTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin