"sadece sakin kalmayı neden denemiyorsun?"
Taehyung'un sarf ettiği cümleden hemen sonra ona döndüm. Heyecanlı olduğumu görüyordu ve bu cümleleri hiç de yardımcı olmuyordu.
"bu kaçıncı sakin olmamı söyleyişin fakat hiçbiri de yardımcı olmuyor."
Bir anlığına bana döndü ve hemen sonra yola bakmaya başladı. Davete gidiyorduk.
"peki ne yapmalıyım seni yatıştırmak için?" dediğinde hahladım.
"hiçbir şey. İlk defa davete katıldığımı söylemiştim sana. Seninle tanışmadan önce tekdüze bir hayatım vardı. Öyle de devam ettirmeyi düşünüyordum."
Kaşlarını çattı.
"benimle tanıştığın için pişman mısın? Eğer öyleyse, yol yakınken vazgeçebilirsin?" Ciddi olup olmadığını anlamak için dikkatli bir şekilde yan profilini izliyordum. Pek de anlaşılmıyordu.
"pişman değilim, sadece geriliyorum. Zamanla alışacağım, bunu da biliyorum."
"bunu duyduğuma sevindim." deyip biraz gaza bastı, davetin başlamasına on dakika vardı ve Taehyung'un annesi bu yolculuğumuz içerisinde en az beş defa aramıştı. Evim davetin yapıldığı mekana uzaktı, zaten planladığımız saatten de geç çıkmıştık yola benim yüzümden, yetişip yetişemeyeceğimiz meçhuldü.
Birkaç dakika sonra Taehyung sağa direksiyonu kırdı ve büyük bir binanın önünde durduk. Bina o kadar büyük duruyordu ki, ağzım açık kalmıştı. Ellerim terlemeye başlamıştı şimdiden, derin bir nefes alıp arabanın kapısını açtım ve indim. Hemen ardımdan Taehyung indi, bize doğru gelen görevli gülümsemiş, arabaya bindiği gibi garaj olduğunu tahmin ettiğim yere sürmeye başlamıştı.
Taehyung, girmem için kolunu uzattığında, gözlerimi kolunda sabitledim ve hiç tereddüt etmeden koluna girdim. Kalabalık ortamlara girmekten hep çekinmiştim, Taehyung'la tanıştığımdan beri çoğu alışkanlıklarımı teker teker kırıyordum. Bu, kalabalığa ilk girişimdi ve son olmayacağını da çok iyi biliyordum.
Boşta kalan elimle eteğimi hafifçe kaldırdım, yürümeye başladık. Göğüs ve bacak dekoltesi olan bu elbise beni biraz geriyordu, bunu umursamamaya çalışıyordum, beni geren daha mühim şeyler vardı, mesela kalabalık gibi.
Yüzüme, samimi olduğunu düşündüğüm bir gülümseme takındım. İçeriye girdiğimiz anda yüzüme doğrultulan flaş afallamamı sağlasa da Taehyung alışkın olduğundan olsa gerek, hemen durumu kurtarmıştı.
Meraklı ve şaşkın bakışları üzerimde hissediyordum, umursamadan etrafa gülücükler saçmaktan asla vazgeçmiyordum. Güzel giyinimli kadın ve erkekler elinde içkileriyle bize bakıyorlar, ben gözlerimle tanıdık yüz arıyordum. Bay ve Bayan Kim birileriyle konuşuyorlardı. Konuştukları başıyla bizi işaret ettiğinde ikisi de bize döndü ve gülümsemeye başladılar.
İkisinin yanına ilerlediğimizde "merhaba." dedim. "Tanrım, Ro Na! Çok güzel olmuşsun bebeğim." dediğinde Bayan Kim, hem mutlu olmuş hem de utanmıştım. "teşekkür ederim, efendim. Siz de muhteşem görünüyorsunuz." diyerek karşılık verdim. Memnun olmuşçasına gülümsedi.
"size, ailemizin yeni üyesini tanıştırayım." diyerek az önce muhabbet ettikleri insanlara döndü Bayan Kim. "Kim Ro Na, oğlumun nişanlısı." dediği sırada dikkatimi çeken şey, karşımdaki kızın yüzü düşmesi ve kaşlarını çatmasıydı.
"bizim aile dostumuz." diyerek onları işaret ettiğinde gülümsedim ve "memnun oldum efendim." dedim.
Kısa bir muhabbetten sonra sıkılmaya başladığımı hissetmiş, Taehyung'a dönmüştüm. Kulağına eğildim.
![](https://img.wattpad.com/cover/265897816-288-k322984.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
baby ⚘ kim taehyung
FanfictionKapıyı açtığımda, onu karşımda savunmasız bir biçimde görmeyi beklemiyordum. Zil zurna sarhoş olmuştu, ayakta bile zor duruyordu. Beceriksizce içeri adımladı, ardından kapıyı kapattım. Bana yaklaştı. "Ro Na..." soğuk nefesi, sıcak boynumu delip geç...