O günkü yemekten sonra çok şey değişmişti, sanırım beni çok sevdikleri için kaçırmak istemiyorlardı.
Yani şöyle; ayrılma ihtimalimiz her zaman var olduğu için (bu her çiftte böyledir sadece bize özgü değil) direkt evlenmemizi istiyorlardı. Sanki evlendiğimizde ayrılma durumu söz konusu olmayacaktı.
Taehyung çokça sık boğaz edildiğini söylemeye başlamıştı. O da evlenme durumunun erken olduğunu düşünürken bu sık boğazlıktan kurtulmak için sıcak bakmaya başlamıştı. Oysa ben kendimi henüz hazır hissetmiyordum. Ne yapacağımızı ve bu durumdan nasıl sıyrılacağımızı da bilmiyordum.
Sabah erkenden kalkıp her zamanki gibi günlük rutinlerimi hallettim ve kendime kahvaltı hazırlamaya başladım. Bugün doğum günümdü, yalnız başıma geçirmeyi düşünüyorum son iki senedir yaptığım gibi. Yine okuluma gidecektim, dersime girecektim ve okul bittiğinde eve gelip kendi pastamı kendim yapıp yine kendim yiyecektim.
Taehyung'u davet etmeyi düşünmüyordum, eğer davet edersem hediye almak mecburiyetindeymiş gibi hissettirecektim onu. Hiç ama hiç gerek yoktu. Ailesi falan sorarsa bir şekilde atlatırdım onları.
Hazırladığım kahvaltıyı yemeye başladım, bir yandan da youtube'den video izliyordum. Videosuz yemek yemez, müziksiz de yemek hazırlayamaz ve temizlik yapamazdım. Sanırım annem ben onun karnındayken hep müzik dinlemişti, bu yüzdendi müzik bağlılığım. En azından ben bu nedene yormayı seçmiştim.
Bulaşıkları makineye dizdikten sonra çantamı aldım ve evden çıktığım gibi otobüs durağına ilerledim. Kulaklıkları kulağıma takıp spotify'dan çalma listemi açtım ve dinlemeye koyuldum. Her ruh halime göre çalma listesi ayarlamıştım, mutlu, üzgün vs.
Bugün hissizdim, o yüzden ruh halime uygun çalma listemi açmıştım. Otobüs geldiğinde direkt otobüse bindim.
Koltuklarda hiç yer yoktu, ayakta kalmıştım. Kalabalıktı, sıkıntıya düşmüştüm bile şimdiden. Biraz para biriktirip kendime bir araba almam şarttı. Kalabalık yerlere gelemediğimi size söylemiştim değil mi?
Önlerinde durduğum iki (tahmin ediyorum ki liseye gidiyorlardı) kız birbirlerine, bana bakıp bir şeyler diyorlardı. Kaşlarımı çattım. Hiç hoş değildi bu durum.
Nihayet biri bana yaklaşıp "sen Kim Taehyung'un nişanlısısın değil mi?" dediğinde tek kaşımı kaldırıp "evet?" dedim. Kızın biri beni baştan aşağı süzdü ve "çok şanslı birisin."
"neden böyle düşünüyorsun?"
"çok yakışıklı bir kere, ayrıca zengin de. Duyduğuma göre oldukça kibar ve oldukça saygılı biriymiş."
Şanslı olmam için bunlar yeterli miydi sahiden?
Şoföre "müsait bir yerde inebilir miyiz?" dedikten sonra bana döndü.
"size mutluluklar dilerim."
Arkasından "teşekkür ederim." dedim, duydu mu bilmiyorum.
Bu arada ben şanslı biri hiç olmamıştım. Birkaç istisnalar dışında tabii ki.
Okula yakın bir yerlerde indiğim gibi yürğmeye başladım, vardığımdaysa ortalığın sessiz olduğunu fark etmiştim. Kaşlarımı çattım, zil çalmış mıydı? Koluma taktığım saate baktım, zilin çalmasına daha on dakika vardı. Normalde zil çalana kadar bahçede öğrenciler olurdu, garip bir durum vardı. Güvenliğe baş selamı verip içeriye girdim. Öğretmenler odasına geldiğimde kimseyi görememiştim, tanrım, neden kimse yoktu? Gösteri falan mı yapıyordu konferans salonunda?
"geldiniz mi öğretmenim? Günaydın." arkamda aniden Jungkook'un sesini işittiğimde irkildim ve o yöne döndüm.
"jungkook? korkuttun. günaydın." elimi kalbime götürmüştüm.
![](https://img.wattpad.com/cover/265897816-288-k322984.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
baby ⚘ kim taehyung
FanfictionKapıyı açtığımda, onu karşımda savunmasız bir biçimde görmeyi beklemiyordum. Zil zurna sarhoş olmuştu, ayakta bile zor duruyordu. Beceriksizce içeri adımladı, ardından kapıyı kapattım. Bana yaklaştı. "Ro Na..." soğuk nefesi, sıcak boynumu delip geç...