finneas - let's fall in love for the night
yavaş adımlarım sonunda tepeden oluşan şehrin görüntüsünü ayaklarının altına alınca rahatladım. ruhumun derinlerinde duyduğum huzur duygusunun yabancılığı ve aşinalığı öyle zıt ve beraberdi ki birkaç saniye nefesimi tuttum.
bedenim ruhumdan ayrılmış, alışık olduğu yere oturmaya hazırlanmıştı, ruhum ise çoktan oradaydı.
her zaman oturduğum yerde olan adam dikkatimi çekti o anda. burayı kimse bilmez, buraya kimse gelmezdi. onun burada olma nedeni neydi ki? ruhum onun yanında oturuyordu ve rahatsız değildi. herkesten rahatsız olan ruhum belki de bu manzara karşısında büyülenmiş göremiyordu hiçbir şey.
"merhaba, bayım."
sesimi narin tutmaya çalışsam da onu korkutmuş, minikçe sarsılmasına neden olmuştum. tanrıya şükür nerede olduğunun farkındaydı da dikkatliydi hareketleri.
ayağa kalktı. yüzü yüzüme dönene kadar yüzlerce insan yarattım bilinç altımdan aldığım görüntülerle. vücudu narindi, uzundu, orantılı ve güzeldi. hatta fazla güzeldi.
yüzünü döndüğünde ise bir kere daha anladım tanrının tanrı olma nedenini. aklıma hayalime sığmayan bir güzellikteydi. benim fani aklımın yarattığını görseydi utanırdı. utandım.
"size de merhaba, bayım. her gün bu saatlerde burada olduğunuzu biliyorum ve her seferinde tek olduğunuzu, tek oturmayı sevdiğinizi de. o yüzden şimdi gidiyorum."
yerde duran çantasını sırtına takmış, çantasından kulaklıklarını çıkarmıştı. telefonuna taktığı kulaklığında çalan şarkıya olan merakım fazlaydı. bu hareketleri bile öyle yavaş ve büyüleyici idi ki gözlerimi ayıramamıştım. gitmeye hazırlanırken açtım bir yudum sohbete muhtaç dudaklarımı.
"evet severim yalnız oturmayı lakin bir sohbet arkadaşına da hayır demem, bayım."
büyük ve belli ki bu geceki manzaradan daha fazla yıldız dolu gözleri, gözlerimin içine baktı. öyle güzel baktı ki, sanki hep bunu beklemiş gibi, ona bunu demem en büyük rüyasıymış gibi.
"o zaman kalmalıyım sanırım."
evet, kalmalısınız. kalmalısınız ki bir anlam kazansın bu gece, karanlığın sakladığı yıldızlar değil de kahvelerinizin sakladığı yıldızlar olsun manzaram.
ölümün sessizliği ve karanlığı altında otururken canlandım her şeye rağmen. bir minik kutuya hapsedilmiş yaşama isteğimi yeniden aydınlığa kavuşturan iki şeyle beraber olmak fazla mutlu ediciydi belki de. biri geceydi; uzun, sessiz ve oldukça engin olan, bana her zaman için bir dosttan daha güvenilir gelen geceydi. diğeri ise henüz yeni tanıştığım, adını bile bilmediğim bu adamdı. Gecenin sakladığı şeylerden daha fazlasına sahipti. Onlara sahip olmak istedim. Ona sahip olmak istedim.
+×+
bu yılın son fici taegyu olsun istedim. daisy öyle güzel geldi ki hep bana üstüne çıkamam gibi hissettim. ama bu ficte çıkıcam -umarım . bunu da böyle özel bir günde paylaşmak istedim.
31.12.21