can we always be this close forever and ever?

6K 364 290
                                    

Son tabağı masaya koyduktan sonra ellerini siyah önlüğüne sildi ve masaya baktı. Her şeyin özenle masaya yerleştirildiğini görünce gülümsedi. Her ne kadar sadece birkaç dakika içerisinde grup arkadaşları tarafından dağıtılacak olsa da bunu yapmayı seviyordu. Yemek hazırlamak ve bunu sevdiği insanlara sunmak onu çok mutlu ediyordu.

Önlüğünün ensesinde bağlanan iplerine gitti minik parmakları. İpleri çözerken kapıya döndü. "Yemek hazır!" Yüksek sesle söylediği cümlenin sonlanması ile koca evde koşma sesleri yankılandı. Arada kopan çığlıklara karşı gözlerini devirdi. Altı tane çocuk ile yaşamak kolay değildi.

Bir bir içeriye giren grup üyeleri ile sonunda ensesindeki düğüm çözülmüştü. Kahverengi saçlı çocuk hızlıca hyungunun yanına gelip sarıldığında tek kaşını kaldırarak baktı dudak büzen gence. "Minho hyung, Hyunjin'e bir şey der misin?" Minho bakışlarını Hyunjin'e çevirirken genç konuşmaya devam etti. "En sevdiğim tişörtü almış ve geri vermiyor." Hyunjin ile bakışları buluşunca Hyunjin gerginlikle güldü. "Neden öyle diyorsun Jisung? Geçen hafta sormuştum ya." Siyah saçlı çocuk konuştuğunda Jisung hızlıca kollarını sardığı hyungundan ayrıldı. "Sormadın ki!"

Minho derin bir nefes alırken çoktan masaya oturmuş gençlere döndü. Arkasında kaos durmaksızın ilerlerken yüzü çillerle kaplı olan gencin, en gençlerine sırnaşmaya çalıştığını gördü. "Jeonginnie, hadi sarılalım!" Heyecanla söylediği şeye karşı Jeongin bir süre ona baktı. Ardından kendisinden büyük ama minik bir bebeğe benzeyen hyunguna sarıldı. Minik anlarına gülümserken Minho, son kalan ikiliye döndü. Biri telefonda oynarken diğeri yemeğe uzanıyordu. Kaşlarına çattı hızlıca. "Changbin!" dedi hafif bir sinirle. Yemeğe uzanan el hızlıca geri çekilirken masum gözlerle büyüğüne baktı ve gülümsedi. "Chan hyung gelmeden yemeğe dokunamazsın, biliyorsun."

Gencin ağzından homurdanma çıktıktan sonra ellerini göğsünde birleştirdi ve geriye yaslandı. "Yine geç kalacak stüdyoda olduğundan ve biz yine onu aç aç beklemek zorunda kalacağız." Minho, dudaklarını araladı ama o konuşmadan arkasındaki kişi konuşmuştu.

"Beş dakika hyungunu beklemek seni öldürmez biliyorsun değil mi Changbin?" Changbin'in bakışları Minho'nun arkasına kayarken Minho duyduğu ses ile hızlanan kalbini engelleyemedi. Kalbi, bedeninde yankılanırken olduğu yerde hareket edemedi. O gelmişti.

"Keşke beş dakika olsa." diyip doğruldu ve çubuklarını aldı. Ayaktaki iki genç de masaya geçtiğinde sadece iki tane boş sandalye kalmıştı ve onlar da en büyükleri tarafından doldurulmayı bekliyordu.

"Yardım etmemi ister misin?" Minho refleks olarak arkasını döndüğünde gördüğü bakışlarla hızlıca gözlerini kaçırdı. Büyük olan gün içerisinde bilmem kaçıncı defa yaşadığı olaya karşı bir şey demezken gencin bir şey anlamadığını fark etti. "Önlüğünün hâlâ bel kısmı bağlı, yardım etmemi ister misin?" Minho tamamen unuttuğu şeye karşı dudaklarını araladı. Ardından kelime bulamayınca yeniden birleştirdi ve kafa sallayıp arkasını tekrardan ona döndü. Gözlerini hiç kimse ile buluşturmazken Chan hızlıca çözdü belindeki düğümü. Minho'nun eline düşerken önlük, ipleri bıraktı.

"Evli çifti artık masaya alabilir miyiz, karnım çok acıktı da." Seungmin alayla konuşurken Minho, yanaklarında bir sıcaklık hissetti. Evli çift.

O sırada Chan yanından gülerek geçti ve bir sandalyeyi çekti. Minho kendini toparlayıp sıkıca önlüğü tutarken diğer sandalyeye geçiyordu ama Chan'ın söylediği şey ile duraksadı.

"Biricik eşime sandalye çekiyorum ve o kabul etmiyor mu?" Chan'ın muzip cümlesi Minho'nun soluk düzeninin bozulmasına yol açmıştı. Her zaman böyle yapıyordu. Şakasına onun ile flört ediyor ve tüm bedeninin çökmesine yol açıyordu.

Minho ses çıkarmadan sandalyesine otururken diğer üyeler bunu garipsememişti. Genelde onlara karşı tırnaklarını çıkaran kişi, grubun lideri ile karşılaşınca usul bir kediye dönüşüyordu. Alışıldıktı.

"Teşekkür ederim." diye mırıldandığında Chan kafa sallayıp diğer sandalyeye oturdu. Changbin sonunda masaya oturan ikiliyle sevinç sesi çıkarmış ve hyungunun yaptığı yemeklerden aldığı parçaları tabağına bırakmaya başlamıştı.

Konuşmalar havada karışırken grup, her zamanki günlerinden birini yaşıyordu. Arada küçük tartışmalar çıkıyor ama bu minik alevler masadaki en büyükleri tarafından hemen söndürülüyordu. Böyle anlarda Minho yan göz ile bakıyor ve tek bir hareketi ile diğerlerinin üzerinde kontrol sağlamasına karşı ona büyük bir hayranlık duyuyordu.

Minho'ya göre Bang Chan inanılmazdı. Harika şarkılar üretmesi yetmezmiş gibi harika bir sese ve görünüşe sahipti. Kalbinin güzelliğini bahsetmeme gibi bir şansı yoktu kimsenin. Üstüne üstlük centilmen ve nazik karakteri, onu iyice mükemmelliğe yakınlaştırıyordu. Onu takdir etmemek için hiçbir neden yoktu, aynı hoşlanmamak için olmadığı gibi. Ah, tabii böyle küçük bir sır da vardı.

Minho, liderleri ve büyüğü olan Chan'dan hoşlanıyordu.

Bir süredir var olan bu sevgiyi uzun zaman boyunca bastırsa da, bir yerden sonra artık engel olamamaya başlamıştı. Her hareketi kalbini patlatacak hale getiriyordu. İçten gülümsemesi, sevgi dolu sözleri ve samimi sarılışları o kadar güzeldi ki, elinde başka bir çaresi yokmuş gibi hissediyordu.

Korkaklığından kurtulmuştu gibi bir şeydi. Gruplarının bu olay öğrenildiğinde dağılabilme olasılığı bile endişe yayarken bedenine, artık bakışı açısı biraz da olsa öğrenmediği sürece sorun yoka dönüşmüştü çünkü cidden öyleydi. Kendi kendine yaşadığı aşktan şu zamana kadar hiçbir zaman zarar gelmemişti kendisine ve özellikle çevresine. Zaten bu yüzdendi ona olan sevgisini kabul etmesi yoksa öbür türlü olamazdı. Aynı zamanda imkansızlığını farkındaydı. Olgunluğun getirisiyle her aşkın olmayacağını bildiğinden içi rahattı. Buruk rahat demek daha doğru olurdu ama bu da başka bir sırrıydı.

O yüzden sadece suskunluğunun üzerine gülümsedi ve etrafındaki konuşmaları dinlerken usulca yemeğini yedi her zamanki gibi. Şu an konuşamazdı çünkü yanı başında oturan adamı izlemek veya dinlemek daha önemliydi.

••
tahminen tatlı ve kısa bir kurgu olacak (umuyorum)

elimizde iki bebek var

elimizde iki bebek var

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
shy | minchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin