Gözleri yeni bir güne aralandığında, arkasındaki boşluk hissiyle kaşları çatıldı hızlıca Minho'nun. Önünde ona sarmalanmış uyuklayan bedenin varlığı ile biraz da olsa rahatlatsa da kendini, dün alıştığı belindeki kolların yokluğu rahatsız etmişti onu. Gece, yanından gideceğini tahmin ediyordu ama bununla gerçekten karşılaşmak hiç hoş gelmemişti.
Gözlerini kırpıştırırken esnedi ve kollarını Jeongin'in etrafından çekti. Mırıldanma gelirken gençten, bir süre üzerinde tuttu gözlerini uyandığında yanıt verebilmek için ama genç, sakin bir şekilde uyumaya devam ettiğinde Minho kalkması gerektiğini fark etti.
Gerindikten -genelde Chan, her zaman gördüğünde kedi gerinmesi derdi buna- sonra ayağa kalktı ve saate baktı. Dokuz olduğunu fark edince, yakında üyelerin uyanabilme ihtimaline karşı bir şeyler hazırlama kararı aldı. Geceden kalma oldukları için tahminen başları çok ağrıyacak, boğazları da çok kuru olacaktı. O yüzden şimdiden odalarına girip onlara ilaç ve su bırakmak, ardından kahvaltı hazırlamak istiyordu. Evet, bir anne gibi görünebilirdi bu olay ama üyelere çok değer veriyordu ve onların acı çekmesini istemiyordu.
Sessiz adımlar eşliğinde odadan çıktığında burnuna dolan koku ile kaşlarını kaldırdı. Mutfaklarından geldiği aşikâr olan yemek kokusunun kaynağını hâlâ merak ediyordu. Herhangi biri uyanmış olamazdı, içtiklerinde çok uyurlardı.
Mutfağa girdiğinde gördüğü beden ile olduğu yerde duraksadı. Tişörtü olmadığından kaynaklı gördüğü sırt, yutkunmasına yol açarken hızlıca gözlerini kaçırdı. Chan, arkadaş grubunun arasında çok rahat olduğundan kaynaklı pek fazla tişört giymezdi ve bu, Minho'ya hiç yararlı değildi. Çok sık olan bu olaya karşılık her gördüğünde biraz daha utanıyor ve tamamen ona bakması imkansız hale geliyordu.
Chan bıçak almak için arkasını döndüğünde, kapının girişinde duran bedeni fark etti. Kızarık yanaklarla başka yere bakan Minho, o an dünyanın en tatlı görseli olarak gelmişti kendine. "Günaydın Lino." Kullandığı takma isim, Minho'nun hızlı atan kalbini biraz daha şiddetlendirirken ne yapacağını bilmiyordu. Chan, ölümü olacaktı böyle ani şeylerle yakında.
"Günaydın hyung." Mırıltı gibi çıkan sesine karşılık güldü ve bıçağı alıp tezgaha döndü. Araya giren sessizlik, Minho'yu her ne kadar rahatsız etse de cesaret edip bakamıyordu. Yetişkin bir adam olduğunun farkındaydı ama birisinden bu denli hoşlanıp böylesine bir konumda olmak yetişkin olduğunu unutturuyordu.
Chan, konuşulmadığında durdu ve kafasını çevirdi. Hâlâ orada dikilen kahverengi saçlı genç ile kıkırdadı. "Ben en iyisi tişört giyeyim. Sen de o sırada yemek ile ilgilenir misin?" Minho, kafasını salladığında Chan mutfaktan çıktı. İçeriye bakan Minho, bedeni görmeyince rahat bir nefes aldı. Daha yeni uyanmıştı, ona da acımak lazımdı!
Ocağına başına geçip Chan'ın yaptığı yemeğe baktı. Üyelerin en sevdiği kahvaltıyı hazırladığını görünce gülümsedi buna karşılık. Elbette başları ağrıdığı bir günü, en güzel şekilde devam ettirmeleri gerekiyordu.
O sırada Chan, odasına girmiş ve eline gelen bir tişörtü üzerine geçirmişti. Saçlarını karıştırdıktan sonra odadan çıktığında aklına gelen şey ile banyoya ilerlemiş ve ecza dolabını açıp her bir üye için ağrı kesici çıkarmıştı. Hepsini aldıktan sonra mutfağa gitmiş ve buzdolabını açıp içinden su dolu pet şişeleri çıkarmıştı. Bir elinden birden fazla su şişesi tutan Chan, her ne kadar Minho'ya garip gelse de sorgulamamış ve yemeği yapmaya dönmüştü.
Chan, ağrı kesiciler ile beraber suları her birinin yanına koyduktan sonra onları uyandırmadan odalarından çıktı ve yeniden mutfağa döndü. Karşılaştığı Minho'nun ocağın başında duran görüntüsü, gülümsemesine yol açmıştı. Onun suçu değildi böyle güzel görünmesi ve tekrardan onun suçu değildi, bu güzel görüntüye karşı hızlanan kalbi. Suçlu hissettiği zamanlarda Minho'nun resmen bir şaheser olduğunu kendine hatırlatır ve kendini bir nebze de olsa rahatlatırdı. Evet, üyesine karşı farklı bir gözle bakması doğru değildi ama engelleyebileceği bir şey değildi bu. Minho, her konuda fazlasıyla iyi olurken Chan ona nasıl karşı koyabilirdi ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
shy | minchan
Fiksi PenggemarChan, Minho'nun kendi gözlerine bakamamasının nedenini utangaçlığından kaynaklı sanıyordu. |24122| - |28322|