BÖLÜM 1
YILDIZIN KEHANETİ
Dünya her zaman, ancak bir şey söyler. Ve yıldızdan yıldıza giden bu sabırlı gerçeklikte, bizi kendimizden ve başkalarından kurtaran bir özgürlük vardır; ölümden ölüme giden öteki sabırlı gerçeklikte olduğu gibi.
-Albert Camus4 AY ÖNCE
DRONGOArnavut taşlı yollarda geçerken adim attığım her taşın altından fırlayan örümcekler dört bir yana kaçıyordu. Ayağımı silkeleyip ayakkabımın üstündekinden kurtuldum. Örümcekleri asla ellemezdim ama burada kılık değiştiren varlıklar olduğu için emin olamıyordum. En sonunda kulenin önüne geldiğimde başımı kaldırıp kapının üzerindeki demir plakaya baktım. Felek-i Eflâk -göğün en son katı-...
İçimden bütün gezegenleri saydıktan sonra pantolon askımı düzeltip kapıdan içeriye girdim. Her zamanki gibi zifiri karanlığın içine düşmüştüm. İki adımda arşınlayacağım yer tamamen boştu. Girişi kolay olan bu yer önemsiz bir yer değildi. Bu yüzden özel bir koruma sistemi vardı. Bir kalkan büyüsüyle ile korunan merdivenler vardı ve bunu sadece buraya çağırılanlar görebiliyordu. Tabii baykuş gelirse bende görecektim.
Az önce girdiğim kapının yerinde düz bir duvar olan yere yaslanıp bir ayağımı ötekinin üstüne atarak sabırsızca beklemeye koyuldum. Üçüncü kez melodik bir ıslık öttürdüğümde bir soğuk hava akımı dar alanda dolaştı. Sonunda gelmişti.
"Yine ben geldim." deyip gözümün önünde durup kanat çırpmakta olan baykuşta el salladım. "Felekler feleği aşkına daha ne kadar bekleyeceğim?"
Baykuşun tek cevabı ise arkasını dönüp yukarıya doğru uçmaya başlaması oldu. Aslında konuşabiliyordu ama sahibine itaatkar bir kuş olduğu için sesini ondan başkası duyamazdı. Çokta umurumda değildi. Ben sadece işime bakan biriydim.
Benim için açılan merdivenlere bir lord edasıyla ayak basıp çıkmaya başladım. Kus gelip kanadıyla kafama vurunca elimle kovaladım. Bir daha ayni şeyi yaşamamak adına kendim gibi çıkmaya devam ettim. Yaptığım şakayı sahibine saygısızlık olarak algılamış olmalıydı. Bir de feleğin katlarına...
Bu dar ve spiral merdivenler her seferinde ciğerlerimde olmayan oksijeni tüketip beni yoruyordu. Sahi gerçekten yoruluyor muydum? Yoksa insan hayatımdan kalan bir tür zihin oyunu muydu? Sanırım bu kulenin içindeki gezegenlerin atmosferiyle alakalıydı.
Merdivenlerin spiral olması sebebiyle her katı sembolize eden gezegenlerde sanki gerçekten dönüyormuş gibiydi. Her kat bir gezegeni sembolize ediyordu ve hepsini sabit sırası vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zulumat: Ruhlar Çıkmazı
FantasyMeriç, bir gün okul çıkışı evine servisle döner. Kış aynın soğuk ve çetin günlerinde yollarda oldukça tehlikelidir. Fakat servis şoförü ne kadar dikkat etse de kaza kaçınılmaz olur. Bu kazada öğrencilerin yarısı ağır yaralanır. Meriç ise ölümle yaşa...