İki gün geçmişti Lunaparkta olduğumuzdan beri.
Deniz ve Ozan bir ev bulana kadar bende kalacaklardır, ailemin tatili uzamıştı, babamın işleri yüzünden.
Deniz ve Ozan ikizler, ve biz onların üç senedir görmüyorduk. Antalyadan Tekirdağ'a yerleştiler, ozaman dan beri de görüşmüyoruz."Ozan, yemek hazır mı? Çok acıktım ben ya" Ayaz şikayetçi bir sesle bağırdı "Artı bir" diye bağırdım "Artı bir" Dilan ve Çağatay aynı anda söylediler, gülmeye başladık.
"Ya sadece ben mi aç değilim?" diye bağırdı Deniz. "Hep çikolata yedi-"
"Sakın o cümleye devam etme hakkımı helal etmem, ayrıca ben hep çikolata yemiyorum bazen sağlıklı da besleniyorum" Denizin bu söyledin hepimiz gülmüştük."Ay sen mi sağlıklı besleniyorsun?" Ozan kahkaha attı "Ay bu yola çıkmadan önce iki çanta abur cuburla doldurdu, sonrada bir saatte hepsini yedi. SADECE O YEDİ" hepimiz kahkaha attık.
Deniz hep böyleydi, hep abur cubur yiyordu ama hiç kilo almıyordu. Onu çok kıskanıyorduk,hala da öyle oldu için, hala kıskanıyorduk.
" Yalan. Iftira" diye karşı çıktı. Hepimiz gülmeye başladık.
"Tamam tamam" Ozan bize döndüp göz kırptı."Ee söylemedin, yemek hazır mı değil" Dilan konu değiştirip, önceki konuya döndü.
"Bir yardım ederseniz hazır olacak da, bütün işleri bana bıraktınız lan! Gelin yardım edin şurada, çabuk!" ona yardım etmek için, bize kızmış gibi yaptı. Biz gülmeye başladık.
"Ne gülüyorsunuz lan? Ciddiyim, gelin şuraya yardım edin"
"Ben markete gidicem" dedim."Ne alacaksin ki? Ben gideyim mi?" dedi Çağatay "Yok sen otur ben giderim" öbür soruya cevap vermemişti. "Size bir şey lazım mı" biri konuşana kadar, düşünür gibi yaptılar.
"Kız şey alsana, ya neydi adı? Hee çikolata" dedi Deniz "Sana hayır yoksa şişman olacaksın demek isterdim ama sende kilo almıyorsun ki" dedim gülümseyerek. Bana bakarak gözlerini kısıltı.
"Aşk olsun sana da, tamam alma bir şey bana da, sanki çikolata fabrikası al dedim" gözlerini devirdi "Tamam tamam alırım kızma hemen"
Gülümseyerek evden çıktım. Yalan söylemiştim, markette gitmiyordum. Biraz yalnız kalmak istiyordum, o yüzden parka gittim.
Onların yanında hep mutluymuşum gibi davranıyordum, beni buna zorlamıyorlardı ama onları mutsuz etmek istemiyordum. Bu hafta pek iyi değildim, nedenini bilmiyordum.
Kulaklıklarımı elime aldım ve müzik açtım. Şuan tek bir şeye ihtiyacım vardı. Oda biraz huzurdu. Kendimi müziğe bıraktım, her zaman ki gibi çünkü müzik beni bir şekilde biraz olsa da rahatlatıyordu ve düşüncelerimi toparlanmaya çalışıyordum.
Bu son günlerde bir kaç defa kendimi o yeşil gözlü çocuğu düşünürken yakalamıştım, ama kabullenmek istemiyordum ve hemen düşüncelerimi değiştirmeye çalışıyordum.
Kafamda çok soru vardı. Ben hiç bir zaman ilk bakışta bir çocuğu yakışıklı bulmam, ama onu evet çok yakışıklı bulmuştum.
Bütün bu düşüncelerim arasında elimi göğsümde götürdüm kolyemle oynamak için, ne zaman bir derdim varsa elimi göğsüme götürüp onunla oynardım.
Ama bu sefer kolyem yoktu. O kolye benim için çok önemliydi, üstünde abimin adısı vardı. Nerede düşürdüm acaba? Kulamdaki müziği durdurup kolyemi aramaya başladım.
"Off yaa. Ya ben niye bu kadar salağım ya, nasıl kaybettim ben o kolyeyi ya" arkamdan bir ses duydum.
"Bir şey mi arıyorsun?" ben bu sesi bir yerden hatırlıyordum, ama kimin sesi oldunu bilmiyordum. Arkamı döndüğümde, onu gördüm. Evet oydu.
"Sen-" diyip susmuştum.
"Evet ben ne?" beni nereden bulmuştu ya? Beni mi takip ediyordu yoksa?"Sen kimsin? " tanımıyormuş gibi yaptım. Bunu neden yaptım bende bilmiyordum, ama yapmıştım artık.
"Tanımadın mı gerçekten?" kafamı hayır anlamında salladım. Ama bana ona yalan söyledime anlamış gibi bakıyordu.
"Bir hafta önce konserde bana çarptın ya, sonra da bağırmaya başladın bide bana ökü-" lafını kesmiştim ve kafamı hatırlamış gibi salladım.
"Tamam hatırladım. Bir dakika ya?" bana şaşkınlıkla bakıyordu.
"Sen beni mi takip ediyorsun?" çok merak ediyordum ne cevap verecekti diye."Evet" Nee? Bide kabul ediyormuydu?
"Ya sen sapık mı sın?" lafımı bitirdikten sonra, yerlerde taş aramaya başladım. Aslında çok taş vardı da ben büyük birini arıyordum. Sonunda bulmuştum."Ya dur dur napıyorsun? Bak sakın taş atayım deme" elimi taşı fırlatmak için kaldırdım.
"Dur-" dedi ve elimdeki taşı almak için bana doğru yürüdü, bende geriye gidiyordum. Düşmüştük, ve şuan burun burunaydık. Yeşil gözleri gözlerimdeydi. Kalbim niye yerimden çıkacakmış gibi hissediyordum? Düşüncelerimi susturdum.
"Kalksana üstümden öküz!" kalkarken söyleniyordu.
"Ayıp ama artık iki keredir bana öküz diyorsun""Yok hiç de ayıp değil, ayrıca konuyu değiştirme. Beni neden takip ediyorsun? Ne istiyorsun benden?" derin bir nefes aldı.
"Bi konuşmaya izin versen söyleyeceğim" ona gözlerimi devirdim "Eh söyle artık"
"Sana bunu vermek için geldim" elini cebini koydu, bir şeyler arıyordu "O gün gittinde düşürdün, üstünde erkek ismi yazınca dedim getireyim sevgilin kızmasın" cebinden kolyemi çıkarmıştı.
"A-a kolyem. Çok teşekkür ederim" ona doğru koştum ve sarıldım. Ne yaptımı daha yeni farkına varıyordum, ve hemen geri çekildim.
Ne yapıyordum ben ya? Çekildiğmde farkettim ki gülümsüyordu. Beni gördünde gülümsemeyi bıraktı. Ben kolyemi takmayı çalışırken o hiç bir şey demeden bana sırtını dönmüştü ve gidiyordu.
Ne olmuştu ki şimdi? Niye hiç bir şey diyemeden gitti ki? Bana noluyordu? Ona neden sarılmıştım?
Kalbim niye öyle atıyordu? Kafamdaki soruları susturmak için müziği açtım, ve eve doğru yürümeye başladım..
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yineew selamlaaaar
Bu bölüme de yine üzünlü şarkılar dinleyerek sabahın beşinde yazdım HSKSKSKSKSVGS
Niye sorarsanız, bende bilmiyorum avshsuehdi
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın
Byyy(;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tesadüfler
Romance-Sen beni mi takip ediyorsun?- çok merak ediyordum ne cevap verecek diye. -Evet- Nee? Bide kabul ediyormuydu? -Ya sen sapık mısın?- Sena 17 yaşında çok güzel ve özgüvenli bir kız , ailesine ve arkadaşlarına çok bağlı. Bir gün tesadüfen Barışla t...