Eve gitmeden önce markete uğramıştım, Denize çikolata almak için.
Evin anahtarını almak için elimi cebime koydum, ama yeni fark ettim ki anahtarı almaya unutmuştum ve zili çaldım. Bir kaç saniye bekledikten sonra, kapı açılmıştı.
"Anahtarları alamadın mı?" kafamı hayır anlamında salladım ve eve girmek için yürümeye başladım, ama Dilan beni durdurmuştu."İçeriye girdinde gördüklerine inanmayacaksın şok olacaksın" kaşlarımı kaldırdım ne dedini anlamadım.
İçeriye doğru yürerken septimi ona uzattım ve konuşuyordum "Neden ne oldu ki?". İçeriye girdimde gerçekten şok oldum. Onun ne işi vardı burada ya? Daha demin parkta görmüştüm.
Çağatay L koltukta oturuyordu ve yanında yeşil gözlü çocuk vardı.
"Ha geldin mi canım? Gel seni Barışla tanıştırayım"
Dilan beni dürtmüştü "Azını kapat, sana şok olacaksın demiştim" azım açık oldunu fark etmeden kafamı ona çevirdim.Bir günde bu kadar tesadüf normal mıydı? Gerçi parktaki olanlar tesadüf değildi, çünkü bana kolyemi vermek için beni takip etmişti. Ama bu gün burada olması, Çağatayın ve Ayazın arkadaşı olmalısı tesadüftü. Off kafam çok karıştı.
"Sena? Gel sene." ona doğru yaklaştım. "A e biz tanışıyoruz ya" herkes bize şaşkın şaşkın bakıyorlardı. İlk konuşan Ayazdı "Gerçekten mi? Nereden peki" Barış bana bir bakış attıktan sonra konuşmaya başladı "Geçen haftaki konserde tanıştık. Bana öküz demişti yani oradan tanışıyoruz diyelim" ona göz devirdim.
Kahkaha attıktan sonra ilk Deniz konuşmuştu "Kızım sen niye elin oğullarına öküz diyorsun? Salak mısın" gülmeye devam ediyordu. Gıcık. "E bana çarpıp özür dilemedi de ondan" dedim kendimi savunmaya çalışırken.
Ama başaramamıştım galiba. Çağatay gülmekten zar zor konuşuyordu.
"Bir dakika... o anlattın öküz.. bu öküz mü?" kafamı evet anlamında salladımda güzel sesli bir kahkaha attı. Mal, ne gülüyordu ya?"Sen beni başkalarına da mı öküz diye tanıştırıyorsun?" dedi ciddi bir sesle. Niye bu kadar ciddiydi bu çocuk?
"Özür dileseydin demezdin, dime?"
"Tamam ya kavga etmeyin. En azından sizi tanıştırmaya gerek kalmadı, zaten kendi aralarınıza halletmişsiniz" dedi alayla."Bu arada Barış bu akşam burada kalabilir mi? Çünkü yarın erkenden bir yere gitmemiz lazım" kafamı evet anlamında salladım ve Çağatay bana teşekkür edermiş gibi gülümsedi.
"Gerek yok, otelde kalırım sonra da seni erkenden almaya gelicem" Çağatayın teklifini reddetmişti.
"Tamam nasıl istersen" dedi Çağatay.
"Hadi gelin yemek hazır" diye bağırdı Ozan.Mutfağa doğru yürüdümde Ayaz yanıma yaklaştı ve kulamda bir şeyler fısıldadı "Dikkatli ol"
"Neye" diye bağırdım. Parmağını burnuna götürdü sus dermiş gibi sonra da ellerini kaldırdı ve omuzlarını silkti.Ne demek istiyordu? Dilan yanıma yaklaştı "Ne oluyor? Neden öyle bağırdın Ayaza? Bir şey mi dedi?" düşünmeye devam ederken ona cevap verdim.
"Yok, bir şey yok. Hadi gel oturalım"
Tam da her zaman ki ki yerimde oturacakken, Barış oturdu. Ona yalandan gülümsedim."Aslında burası benim yerim ama madem misafirsin, otur". Küçüklükten beri o sandalyede oturuyordum, ve yerimi hiç kimseye kaptırmıyordum. Nefret ediyordum yerimi her zaman değiştirmekten.
"Ozan yine döktürmüşsün" dedim ve ona gülümsedim "Afiyet olsun canımın benim". Barış benim önümde oturuyordu, önüme döndümde bana bakıyordu. Bakışlarını hemen çekti üstündem. Ona takılmayarak yemeye başladım.
°°°°
"Ben gidiyorum" dedi Barış kalkarak.
"Nereye ya, otur, ne güzel sohbet ediyoruz" Çağatayın dedine göz devirdim ve fark etmeden dudağım yukarıya kıvrımıştı, çünkü biz sohbet ediyorduk ama Barış hiç bir demiyordu belkide bu ortam onu rahatsız etmişti."Yok gideceğim zaten geç oldu" aslında sahat daha dokuz buçuktu ama gitmek istiyordu.
"Tamam geçireyim ben seni" kafasını evet anlamında sallamıştı ve Çağatay yerinden kalkmıştı."Sen niye güldün az önce Çağatay ve Barış konuştuklarında?" Ozan kaşlarını kaldırmıştı
"E Çağatay dedi ya ne güzel sohbet ediyoruz, eh işte ona güldüm çünkü o hiç konuşmadı" dedim gülümseyerek. Ben güldüm bile fark etmemiştim.
"Ya kızım dalga geçme, evet doğru konuşmadı ama iyi çocuktur, geçmişte çok çekti o yüzden de pek komşumaz" gülümseme soğudu, vicdan çekiyordum. Benim böyle kötü huyum vardı tanımadan konuşuyordum ama dalga geçmiyordum.
"Teşekkür ederim şu an vicdan azabı çekiyorum. Ama tamam bir daha yapmayacağım, bilmiyordum" gülümsedi "Güzelim bak vicdan azabı çek demiyorum, sadece tanımadan etmeden konuşmasan daha iyi olur" dedi Ayaz, ona kafamı evet anlamında salladım sonra da ona sarıldım.Çağatay geldinde sarılmaya bırakmıştım "Ne oldu?" ben cevap vercekken Ayaz lafımı kesti "Bir şey yok abi ya biraz kötü hissediyordu kendini bende sarılıdım" ona öfkeli bir bakış attım, Çağatay şimdi buna takılırdı.
"Neden neyin var? İyi misin? Bir şeyin var mı? Hasta mı sın? Dur bakim ateşin var mı" al işte soru üstüne soru. Çağatay böyleydi birimiz kötüyüm dedi zaman sorular sormaya başlardı.
Kafamı hayır anlamında salladım "Hayır bir şeyim yok sadece öyle anlık bir şeydi, geçti gitti gayet iyim şuan" ona gülümsedim "Emin mi sin?" kafamı evet anlamında sakladım ve ona gülümsedim.
"Tamam ozaman. Twister oynayalım mı?" çok yorgundum ama kabul ettim "Evet ya çok iyi fikir, zaten hepimiz toplanmışız biz bize oynayalım" Dilan konuştunda Ayazı göz ucuyla bakıyordu, ben anlamıştım, Cereni kast ediyordu. Onlar ayrılmışlar ve Dilan buna çok sevindi ama Ayaza hala bir küçük trip atıyordu, ama Ayaz öküz olduğu için anlamıyordu.
"Ozman ben bi gitip alayım oyunu sonra da oynarız" dedim sevinçle.
Küçük kardeşimin odasına girdim oyunu almak için. Salona doğru yürümeye başladım, bir anda durdum çünkü telefonuma bir mesaj gelmişti.Telefona baktımda mesaj Emre, eski sevgilim. Ne istiyordu? Üç yıl önce ayrıldık beni aldatmıştı, çok üzülmüştüm ama kendimi hemen toparladım, çünkü bir erkek için üzülmeye deymezdi. Numarasını silmiştim, ama unutmamıştım onun numarasını. Düşüncelerimi topladımda mesaja baktım.
0532: Sana geliyorum konuşmamız lazım.
Neden geliyordu? Ne konuşacaktı ki?
"Sena nerede kaldın ya, hadi gel seni bekliy- ne oldu sana? Yüzün niye bembeyaz?" ona bakıp telefonu ona çevirdim "Nee? Şerefsize bak sen ya konuşacakmış. Pislik herif".Ne diyeceğimi bilmiyordum. Kafam sorularla doluydu. Bir anda zil çalmıştı. O muydu acaba? Onunla konuşacak mıyım? Ne yapacağımı bilmiyordum, kafam çok karışıktı. Ama emindim ki en iyisini yapacaktım...
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Merhaba yine burada sizlerleyimKitap hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kitap hakkında ne düşünüyorsanız yazın
Oy vermeyi unutmayın.
Byys canlaaar<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tesadüfler
Romance-Sen beni mi takip ediyorsun?- çok merak ediyordum ne cevap verecek diye. -Evet- Nee? Bide kabul ediyormuydu? -Ya sen sapık mısın?- Sena 17 yaşında çok güzel ve özgüvenli bir kız , ailesine ve arkadaşlarına çok bağlı. Bir gün tesadüfen Barışla t...