pembe saçlı genç, niki'nin her bir zerresini ezbere biliyordu ve bundan oldukça pişmandı. peşlerini bırakmayan sanrılar ve alıntılar, ilişkilerinin en önemli parçasıydı.
[ tamamlandı, texting, düzyazı + sunki ]
241121
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
sunity on instagram.
sunity: @/hoonic's duck
nikiendo, jakeulr, hoonic ve 2.192 beğeni, 77 yorum.
hoonic: always behind you › sunity: ♡
•••
nikiendo: bugün pratiğe erken gelir misin
sunity: neden
nikiendo: açığımı kapatmak istiyorum ve bana yardım edebilecek tek kişisin [13.00, görüldü]
nikiendo: gelmek istersin diye orada olacağım [13.05, görüldü]
•••
sunoo, yavaşça derin bir nefes verdi dışarıya doğru. soğuk havanın azizliğine uğramıştı. oysa, henüz ağustos ayının başındaydı tarih. üstündeki kolsuz ve basklı tişört ince bedenini yaprak gibi titretiyor, içeri geçmemek için adeta kıvranıyordu. stüdyoya giren insanları bir bir selamlayan pembe saçlı beden gecenin karanlığına ve niki'ye inat, bekliyordu. diğerlerinin gelmesiyle rahat bir şekilde içeriye girebilirdi böylece. onunla tek kalmak en çok korktuğu şeylerden biriydi ve niki de bunu gayet iyi biliyor, üstüne oynuyordu adeta. ne kadar olmuştu birbirlerinin tenine, nefesine ve sevgisine veda edeli? iki ayı geçtiğini düşünüyordu zayıf oğlan. etrafında onu görmeye alışamamış, belki de bu yüzden ondan çekinir olmuştu. ki, sunoo, son derece patavatsız biriydi. utanma, çekinme ve arlanma nedir bilmezdi. bateristliğini üstlendiği bu küçük grubun, solistleri heesung'dan sonra, en popüler üyesiydi. insanlarla iyi anlaşır ve anında ortamı ısıtırdı. sahnedeyken takındığı sert ve vahşi tavırdan eser kalmazdı melodiler susunca. ahenkle, büyük bir zevkle savrulan bedeni davulları doyasıya döverdi.işte, tam da o anlarda birbirlerinin olurlardı. elindeki gitarı deli gibi savurup notalara eşlik ederken... onlar için dururdu dünya. eğer ki, niki korkaklık yapmasaydı, bu pekâla devam ederdi.
omzuna düşen ağırlık ile irkildi bedeni önce, sonra da çepeçevre bir sıcaklık sardı etrafını sunoo'nun. başını hızla arkasında kalan bedene çevirirken en çok yakın durmaktan çekindiği kişi olduğunu görünce bir adım geriye gitmişti bile.istemsizce cekete tutunup onu sıkı sıkıya tutan zayıflığı izledi sarışın çocuk. bedeninin, yazdığı her bir güftenin ağırlığını oldukça iyi taşıdığını düşünmüştü. ojeli ellerinin tuttuğu hafif bagetler olmak istiyordu ya bir zamanlar? o da istemsizce yutkundu bu düşünce ile. burada neden böylece dikildiğini anlamaması epey güç olurdu.
sunoo, niki ile yalnız kalmak, ve dahi konuşmak istemiyordu.
göğsünün, bir zamanlar da niki'nin koruduğu kalbinin bir serçe misali çırpınışını hissediyordu küçük beden. korkuyordu. ona bir zarar vermekten, bağırmaktan ve tekrar tekrar kavga etmekten. bunu en iyi bilen de niki'nin ta kendisiydi.
"içeriye gelmek ister misin, sunoo?"
onu böyle gördükçe tüm sinirleri yatışan ve huzura kavuşan beden, davranışları yüzünden büyük bir utanç duyuyordu. bu kavisli, minik burnu taşıyan çehreye baktıkça da kendine olan öfkesi artıyordu.evet, koca bir aptaldı ancak yaptığı eylemleri geri alamazdı. etrafta güzel çocuğu izleyen bir sürü beden vardı, onlardan nasıl alıkoyabilirdi ki sunoo'yu? hele de bu durumdalarken. içindeki anlamsız kıskançlık baş gösteriyordu. günah üstüne günah. öyle ki yakında, sunoo'nun da söylediği gibi, yedi ölümcül günahın mabedi olacaktı.
"hayır, teşekkürler. sigara içeceğim."
ona bakmadan konuştuğu için çok sonradan duyumsamıştı yumuşak sözcükleri. üstündeki cekete artık iyice yapışan beden pantolonun cebinden çoktan sigarasını alıp yakmıştı bile.
dakikalar boyu, sunghoon gelene kadar, sadece onu izlemekle yetindi.