DÖRDÜNCÜ BÖLÜM/ YANLIŞ ARKADAŞ

47 6 0
                                    

23:18

Mike daha uyumamıştı. Bu kaçıncıydı ? Insanlara güvenilmeyeceğini biliyordu. Ama genede güvendi. Aynı hatayı tekrar yaptı. Tüm hata Mike'ta idi. Mike ölse arkasından ağlayıp, üzülecek kişi yoktu. Annesi ve babası iki üç gün belki de bir ay üzülürdü. Ama unuturlardı. Arkada bırakacağı pek birşeyi yoktu. Aynı bu düşünceleri geçen sene intihara kalkışırken aklından geçirmişti. Banyoda, milyon tane hangi cehennemden geldiğini bilmediği haplar içmişti. Sadece çok az, ambulansta giderken başında öten cihazları, annesinin ve babasının ona korkuyla bakmasını hatırlıyordu. Hastanedeki tedavisi bittiğinde bi psikoloğa gitmişti. Doktoru Carrie adında bir kadındı. Soluk yüzlü, turuncuya benzer saçlı ve genç bir kadındı. Ama asıl konu Emily'ydi. O ses kayıtlarını neden tutuyordu ki ? Ashley'nin ya da okuldaki diğerlerinin tuttuğu bir ajan ? 15 yaşında olmasına rağmen neden bu kadar kişi Mike ile bu kadar kişi uğraşıyordu ? Daha birinci senesi olmasına rağmen ne yaptı da herkesin düşmanı olmuştu ki ? Bunları düşünürken uykuya daldı Mike.

Sabah 9:45

Mike uyanmış, hazırlanmıştı bile. Odasının kapısını kilitleyip aşağı doğru indi. Oturma odasına doğru giderken mutfaktan annesi " Mike ! Tatlım buraya gel kahvaltı yapman gerek. " dedi. Mike uflayarak mutfağa gitti. Annesi, Babası ve gıcık abisi masadaydı. Kahvaltı hazırlanmış, herkes tam anlamıyla uyanmıştı. Mike masaya oturdu. Tabağına birkaç birşey koyduktan sonra annesi ve Babasına dönerek " ben karate dersi almak istiyorum. Bugün ben okuldan çıktıktan sonra benimle kayıt için gelir misiniz ? İkinizden biri ? " dedi. Aradan saniyeler geçmeden abisi Jason " Sen ? ve Karate ? emin misin dostum sen asosyal olmayı tercih etmez miyidin ? " Mike'da ona " ödüllerim arasına bir yenisini daha eklemek istiyorum. Ve ben senin dostun değilim. " Babası, " Jason yapma ! Mike sende. Ben bugün çok yoğun olucam. Önemli bi davam var. " Mrs. Acker ise " Bugün fazla bir işim yok. Seni alırım okuldan. Yemekte yeriz hem. Nasıl olur tatlım ? Mike'ın yüzü gülümseyerek " Harika olur anne çok isterim. " Dedikten sonra evden çıktı. Bisikletine bindi ve okula gitti. Okula geldiğinde, dolabını açtı kitaplarının bazılarını aldı ve sınıfına doğru gitti. Giderken karşıdan Emily geliyordu. Telefonuyla uğraşıyordu. Mike'ı gördüğünde telefonuyla uğraşmasını kesip yüzüne sahte bi gülümseme taktı. Telefonu elindeydi ve telefonun ekranını gizlemeye çalışıyordu. Mike içinden " Saklanama gerek yok sürtük. Ne yaptığını biliyorum " diye geçirdi. Emily Mike'a " Hey, nasılsın ? " dedi. Mike başından atmaya çalışırcasına " iyi " diyerek yürüdü ve gitti. Arkasına baktığında, Emily " ne oldu şimdi "
dercesine bakıyordu. Hedefine ulaşamamıştı. Geriye sadece tek birşey kalıyordu. Ses Kayıtlarınında neler olduğuydu. Emily telefonunu hiç bırakmıyordu. Alması Tanrı'ya kalmıştı. Bir mucize gerekiyordu. Neyse diyerek sınıfına geçti. Dersi bittikten sonra dışarı çıktı. Nefes alması gerekiyordu. Ona göre nefes alması kitap okumak ya da günlük yazmaktı. Okulun arka tarafına geçtikten sonra duvarın önüne oturdu. Bacaklarının üzerine sırt çantasını koyduktan sonra çantasının üzerinde günlük yazmaya başladı.

'' Sevgili Günlük ''

İnsanların tam olarak ne yapmaya çalıştığını bilmiyorum. Bu kadar egoyu nasıl taşıyobiliyorlar ? Ağır gelmiyor mu ? Bir tane bile arkadaşım yok. Derdimi anlatabileceğim, gülebileceğim, onunla ağlayabileceğim . Sadece sen varsın. Dertlerimi sadece sen biliyorsun. Bende isterdim günlüğüme, bu satırlara mutlu olduğum anları, arkadaşlarımla yaptığım herşeyi. Ama olmayınca olmuyor işte. İlk defa arkadaşım olucağını hissetmiştim. İçimde bir his oluşmuştu. Sanırım, sanırım adı mutluluktu. Ama gördüğün gibi. çok az sürdü. Artık insanlara güvenmek istemiyorum. İnsanlardan nefret ediyorum. Hepsinin canı cehenneme. ''

Bu satırları yazarken birisinin adımlarını duydu. Kulakları bu tür seslere karşı duyarlanmıştı. Hemen defterini çantasına koydu. Çantasınıda omzuna takarak yavaşça yürüdü. Gelen kişi görmek için bakındı etrafına. Gelen Emily idi. Gözükmemeye çalıştı. Emily cebinden sigarasını çıkarttı. İçmeye başladı. Telefonundan ses kayıtlarını açmış olmalıydı ki Mike'ın sesine benzer sesler vardı. Biraz daha yakınlaştı. Ve hepsini dinledi. Eğer ki ses kayıtları sadece telefonunda varsa işi kolaydı. Bi şekilde alabilirdi. Bu arada Emily biraz ilerdeki banklara geçti. Çantasından bilgisayarını çıkarttı. Telefonunu bilgisayarına bağladı. Mike yavaşça yanına doğru yaklaştı. Arkasından neler yaptığına bakıyordu. Ne yaptığı zaten pek şaşırtıcı değildi. Ses kayıtlarını bilgisayarına aktardı. Şimdilik birşey yapmadı Mike, dersine girdi. Derste ne yapacağını düşünüyordu. Sonra aklına bi fikir geldi. Öğretmeninden izin aldı. Kendini iyi hissetmediğini, lavaboya gitmek istediğini söyledi. Lavaboya gitti. Biraz bekledi. Sonra lavabodan çıktı. Duvarda duran yangın alarmını çalıştırdı. Sonra bütün okul inledi. Herkes bağrışa bağrışa çıktı. Mike ise o arada Emily'nin olduğu sınıfa doğru gitti. Emily'nin oturduğu sırayı bulmaya çalıştı. En sonunda buldu ve çantasından bilgisayarını aldı, telefonunu aradı ve onuda buldu. Hemen çıktı. Alt kata indi. Soyunma odalarındaki dolabının içinde bulunan eşofmanlarının altına bilgisayarı ve telefonu koydu.

Hemen kendine telaşlanmış süsü verdi. Yukarı çıktı okulun içinde kimsenin olmadığını gördü. Herkes okulun bahçesinde toplanmıştı. Mike ise gizlice kalabalığın içine karıştı. Müdür ise duyuru yapıyordu.

Sevgili Öğrenciler,
Okulumuzda herhangi bir yangın yoktur. Yapılan yangın alarmı asılsızdır. Sizden istediğim tek şey sınıflarınıza dağılıp derslerinize devam etmenizdir.

Öğrencilerden sıkılmış ve bunalmış gibi sesler çıktı. Öğrenciler sınıflarına dağılırken Mike amacına ulaşmıştı. Mike'a bulaşmanın kötü tarafıda buydu. Başınıza daha kötü şeylerin gelmesiydi. Zil çaldığında Mike dışarı çıkmıştı. Aklına iki seçenek gelmişti. Bahçede oturup kitap okumak ve okulun arkasına gidip günlüğüyle dertleşmek. Bunları düşünürken günlüğüyle dertleşmeyi seçti. Okulun arkasına doğru gitti. Giderken bir takım sesler duydu. Sesler Emily'nin ve Ashley'nin seslerine benziyordu. Tartışıyorlardı.

Ashley " Bunu nasıl yaparsın. Sana ödediğim o kadar paradan sonra mı ? Bilgisayarını ve Telefonuna nasıl sahip çıkamazsın ?

Emily ise " Yangın alarmı çalınca bi anda paniklerin ve çantamı almadan kendimi dışarı attım.

Mike içinden " biliyordum. Emily'nin bu sürtük Ashley ile iş birliği yaptığını. Peki öyle olsun Ashley, Mr. Rose'a veda et bakalım " diye geçirdi. Çantasından bir kağıt çıkarttı. Çıkarttı kağıda " Ashley, Mr. Rose'a veda et. Yaptıklarını çek bakalım. " Yazdı. Ashley konuşmasını bitirip giderken Mike, ayağı takılmış gibi yaparak Ashley'nin yarı açık kol çantasından içeri attı. Çarptığında Ashley, " Seninle şuan uğraşamam ezik kaybol. " Dedi. Mike dolabından Emily'nin bilgisayarını ve Telefonunu çantasına koydu. Dersleri bitmişti. Dışarı çıktı. Okulun çıkışında annesi arabayla bekliyordu. Arabanın arkasına oturdu. Mrs. Acker " Merhaba tatlım. Hadi kaydını yaptıralım sonrada yemek yemeye gideriz " dedi. Mike, gülümseyerek olumlu bi baş salladı. Kayıt yaptırdıktan sonra yemek yemeye gittiler. Yemeklerini bitirdikten sonra evlerine döndüler. Mike odasına çıktı. Yorulmuş ve bıkmış gibi birbtavırla yatağına uzandı.

Sıra BendeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin