(Yazar)Çalan telefon ile yerinden kalktı Minho. Kapıya doğru ilerlerken merdivenden yukarı doğru başını uzatıp bakmış, ardından ise dış kapıya yönelip bulundukları evin verandasına çıkarak yanıtlamıştı gelen aramayı.
Arayan kişi belliydi. Bu yüzden kısa kesip cevapladı. "Efendim Yeji?" Telefonun ucundaki kız, geciken yanıtlama sonucu ilk önce homurdandı. Ardından ise konuşmaya başladı.
'Orada havalar nasıl?' Minho gözlerini devirdi. Sürekli gelen bu aramalardan da, Romanya'dan da sıkılmıştı.
"Yeji, yine bir sorgu içindeysek eğer her şey bir hafta öncesinin aynısı." Minho huysuz bir şekilde konuşmuş ardından ise sırtını duvara yaslayıp ilerideki ormanın başlangıcını izlemeye başlamıştı.
'E sen gittikçe sıkıcı olmuşsun Min.. neyse, zaten seninle sıkıcı telefon görüşmeleri yapmama gerek kalmadı artık. Kralın emri üzerine, Felix'le artık dönüyorsunuz." Minho duyduğu şeyle gözlerini büyüttü.
'Bir sorun mu var?' Dedi. Bunun üstüne Yeji kıkırdamıştı.
"Hayır her şey yolunda. Hatta herkes kutlama hazırlıklarına başladı bile. Majestemizi bekliyoruz." Minho bunun üstüne onaylamış ve telefonu kapatmıştı.
Yaslandığı duvara ağırlığını daha çok verip bekledi bir süre. 7 yıl boyunca Felix ile 16 farklı ülke dolanmıştı. 7 yıl boyunca her şeyden uzak kalmışlardı; yaşadıkları yerden, tanıdıkları kişilerden.. O gün yaşanan savaş sonrası herkesin hayatı farklı şekillerde değişirken, hiç şüphesiz en çok Felix'in bu durumdan etkilendiğini düşünüyordu Minho.
Her şey, hiçbir şey olmamış gibi geriye dönmüş ve Felix'in babası yani Kral Yuta, çoğu şey üzerinde oynama yapmıştı. Felix için zamanda oynama, kaderi üstünden olmuştu. Felix için zaman geriye sarmasa da, tüm kaderi geri sarılarak aslında hiç yaşanmamışçasına zihninde yer edinmişti. Bir nevi tüm anıları yok olmuştu. Felix, ailesi tarafından bir manastıra eğitim görmek için gönderilmiş ve ülkesine dönüp vazifesinin başına geçecek bir prens olarak biliyordu kendisini.
Diğerleri için ise her şey savaşın öncesine dönmüştü. Kral Yuta, Felix'in tahminindeki gibi Hyunjin'e duygusal anlamda acı çektirme planındaydı. Başarılı da olmuştu.
Hyunjin ve diğerleri, Felix'i hatırlamakla lanetlilerdi. Lanet tabirini ise Felix'siz geçen 2. yılın sonunda kullanmaya başlamışlardı. Hyunjin yıllarca, Yeonjun ile birlikte defalarca kez onu arasada başarılı olamamışlardı. Öte yandan Jisung'da, Minho'ya ulaşamamıştı. Ulaşmak istediğinden de artık emin değildi.
Minho herkesin gözünde hain olarak görülmeye başlamıştı. İki taraflı oynaması savaştan kimsenin ölmeden kurtulmasını sağlasa bile, büyük bir mağlubiyete sebep olmuştu. Hyunjin için Felix ellerinden kayıp gitmiş olsa da; Alakazam'lar, Seth'ler ve kurtadamlar için de toprakları ellerinden gitmişti. Kral Yuta, yönetime geri dönüp tekrardan hakimiyetini duyurduğunda yaptığı ilk işti bu. Yıllardır Felix'i uzak tutmasının da amacı buydu. Biliyordu ki, düzenini oturtması kolay olmayacaktı ve Felix'in vampirler arasında olması -özellikle de Hyunjin'in bilgisinin olduğu bir yerde- düzeni sağlamak için bir pürüzdü.
Kurtadamlar ve bazı Seth'ler kazanması kesin bu savaşta yaşadıkları mağlubiyet yüzünden Hyunjin'i suçlu tutuyorlardı. Hyunjin'in ise savaştan sonra savaş hakkında ağzından bir söz çıkmamıştı. 468 yıllık hayatında yaşadığı en büyük kaybı yaşadığını düşünüyordu. 468 yıldır hiç olmadığı kadar ölü hissediyordu.
O gün Karina öldüğü için Felix'i bırakmıştı. Böyle olacağını bilse kız kardeşinin ölümüne razı bile olabileceğini düşünüyordu bazen. Karina'da defalarca kez bunu belirtip Hyunjin'e yakınmıştı. Herkes ciddi anlamda Felix'in gidişi ile yıkılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Majesty // HyunLix
FanfictionLord, save me, my drug is my baby I'd be usin' for the rest of my life' (Dracula'nın 2. Kitabıdır. Onu okumadan başlayım demeyin sudan çıkmış balığa dönersiniz.)