medyayla yazdım size de okurken dinlemeniz için bırakıyorum hatta nedense şarkı bölümü de geçtim majesty serisine tamamen uyuyo💜
(Yazar)
Sonunda karanlık tünelden ormanın içine attı kendisini Felix. Vampirlerin kalbi atıyor olsaydı, şu an taşikardi geçireceğini falan düşünüyordu. Fazlasıyla gergindi ve Minho'nun görmüş olduğu yıpranmış halini gözünün önüne getirip, orada kalıp onunla ilgilenmesi gerektiğini düşünüyordu. Yinede sakinliğini korumaya çalıştı ve yüzündeki endişeli ifadeyi sildi, aydınlık orman içinde gördüğü silüete doğru ilerlemeye başladı.
Hyunjin, Felix'in geldiğini farketmesiyle ciddi ifadesi yerini bir tebessüme bırakmış ve kendine doğru gelen bedeni incelemeye başlamıştı. Felix'te hiç şüphesiz değişen çok fazla şey olduğunu düşünüyordu. Sebebi saçları ya da giyim tarzından öteydi. Felix'in mimikleri, aurası, hatta yürüyüşü bile bambaşkaydı. Bu da, ayrı geçirdikler yıllar boyunca Felix'in neler yaşadığını fazlasıyla merak etmesine neden oluyordu. Büyük ihtimalle yedi yıl boyunca gücüne ve prens oluşuna yönelik eğitilmesinden kaynaklı olmalıydı, diye düşündü.
Felix hızla Hyunjin'e ilerlemiş ve önünde durarak bakışlarını tedirgin bir şekilde Hyunjin'in gözleriyle birleştirmişti. Ona bakınca içini kaplayan bir rahatlama hissi oluştu önce. Malikanede öğrendikleri sonucu içini kaplayan huzursuzluk ve hapsedilmişlik hissi yerini, karşındaki adamın kendisine sunduğu tebessümle yok olmuştu. Onun yüzüne bakmaya devam ettikçe, Hyunjin dışında kalan şeylerin sanki durakladığını düşünüyordu. Şu an odaklanması gereken; babası tarafından kandırılışı, Minho'nun hapsoluşu ve kaçtığı haberi babasına gideceği anda her şeyin geri saracağı gerçeği vardı. Ama Felix, bunun yerine öne doğru bir adım atmış ve Hyunjin ile arasındaki mesafeyi kısaltmıştı.
Hyunjin, Felix'in ona attığı adımla elini karşındaki bedenin beline atıp kendisine çekmişti. Felix başını Hyunjin'in omzuna yaslayıp bedeninin Hyunjin'in kolları arasında hapsolmasına izin verdi. Kafası içinde neden bir yabancıyla böyle rahat sarıldığına dair sorular geçiriyordu. Ne yapıyorsun Felix? Bedenine sahip çık! O adamı tanımıyorsun. Ama yine de umursamayıp Hyunjin'e daha fazla sokuldu. Zihnim hatılamasa da, bedenim hatırlıyor bu yabancının yakınlığını, diye söylendi içinden. Bununla birlikte Hyunjin eğilip yüzünü Felix'in saçları arasına yaslayıp Felix'in kokusunu içine çekmiş ve ellerinden birini uzun tutamlara atmıştı.
Kral Yuta'nın Yeji'ye dediği gibi, Felix'in Hyunjin'e çekilmesi için onu birkaç kere daha görmesi yeterliydi.
"Acele etmemiz lazım." Felix, Hyunjin'in kolları arasından çekilmeden kısık sesle konuştu. Hyunjin başını Felix'in saçlarından geri çekmiş ve bu hareketiyle Felix'te arasında bulunduğu kollardan hafifçe ayrılmıştı. "Min-"
"Biliyorum. Şu an bu konu hakkında yapabileceğimiz bir şey yok Felix." Felix beklemediği cevapla kaşlarını çattı. Hyunjin'in ona yardım edeceğini ya da kafasındaki sorulara yanıt olabileceğine inanıyorken böyle bir şeyi beklememişti.
"Neler yaşadığımın farkında mısın?" Hyunjin onaylar şekilde başını sallamıştı. Ardından ise sakince konuşmaya başladı.
"Doğruyu söylemek gerekirse tek istediğim seni geri almak ama iki dakika sonra sen bir saat önce napıyorsan ona devam edeceksin." Felix Hyunjin'in açıklamasıyla burnundan solumuş ve yanıtlamıştı.
"Konuşmak yerine iki dakika içinde bir şeyler yapılabilir." Yuta'nın can sıkıcı olan güç uygulamaları Hyunjin'i de sinirlendiriyordu ve Felix'i başarılı bir şekilde geri kazanmak için onu bir süre daha özlemesi gerektiğinin farkındaydı çünkü çocuk oyuncağına dönecek bir kaçırmanın kimseye faydası olmayacaktı. Bunun içinse çoktan bir plana sahipti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Majesty // HyunLix
FanfictionLord, save me, my drug is my baby I'd be usin' for the rest of my life' (Dracula'nın 2. Kitabıdır. Onu okumadan başlayım demeyin sudan çıkmış balığa dönersiniz.)