6- Sesler

1.8K 276 220
                                    






(Felix)

"İşte burası senin için." Yeji'nin beni soktuğu yer karşısında ağzım sonuna kadar açıldı. Cidden benim için böyle bir şey mi inşa etmişlerdi?!

"Burada mı çalışacağız cidden?" Yeji kafasını salladı.

"Noldu küçük mü yoksa?" Yeji birden endişeyle sorduğunda kafamı iki yana salladım. Tam aksine oldukça büyüktü. Neredeyse bir stad kadar geniş bir mekan oluşturulmuştu. Ayrıca cam bir fanus ile kapatılmış şekildeydi. "Dışarıdakiler seni göremez." Yeji'nin açıklaması ile gayet net gördüğüm dışarıya doğru baktım. Bir çeşit büyü falan yapmış olmalıydı.

Başımı sallayıp onu onayladım. Antreman yapmayalı baya olmuştu ve yeni mekanım yüzünden daha da istekli hale gelmiştim. Kenarda bir sandalyeye geçip oturan babama döndüm. En son ziyarete geldiğinde falan izlemişti beni. Onun yanımda olması iyi hissettiriyordu, iyi bir performans gösterebilirdim.

"Başlayabilirsin Felix." Yeji babamın yanına doğru adımlarken bende yanımdaki kafeslere göz attım. Bir şeyi öldürmekten ziyade, öldürdüğüm şeyi araç olarak kullanıp gücümün seviyesini arttırıyordum. Bu şekilde element güçlerini uyandırıp kullanabiliyordum. Bu yüzden kafeslerden birini açmış ve yeşil-sarı renkli bir kuşu çıkarmıştım.

Avucumun içinde tuttuğum kuşa bakış attıktan sonra gözlerimi kapadım. Kafamın içini boşaltmış ve gücümü uygulamaya başlamıştım. Kuş avucumda çırpınırken umursamadan devam ettim ve onu suda boğmayı düşündüm. Bu düşüncem sonucu gözlerimi araladığımda ilk olarak avucumu saran su küresi ve boğulmaya başlayan kuşu görmüştüm. Ardından su küresi büyümüş ve dallara ayrılmış bir şekilde havada yayılmaya başlamıştı.
Gücümün şiddetini arttırdığımda ise artık su taneleri tavana değmeye başlamış ve cam fanusun yüzeyine doğru yayılmaya başlamıştı.

Dikkatimi bozmadan başımı babama çevirdim. Yüzündeki gülümseme ile gururlandığını hissetmiştim. Bu yüzden şovuma devam edip avucumdaki su küresini ateşe çevirdim. Bununla birlikte ateş, suların ilerlediği dallarca ilerlemiş ve bu sefer cam fanusun yüzeyini su yerine ateş almıştı.

Gözlerimi ateşle kaplı tavana diktiğimde gözümün önüne anlık olarak gidip gelen görüntü ile odaklanmam bozulmuş ve gücümü geri çekmiştim.

Ateşler geri çekilirken ve ben az önce ne olduğunu anlamaya çalışırken Yeji ayaklanıp yanıma geldi. "Felix? İyi misin?" Yeji'ye dönüp kafa salladım. Ardından ise oturan babama bakış attım. Tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu.

"Ne düşünüyorsun Felix?" Sorduğu soru ile boğazımı temizledim.

"Hiçbir şey. Dikkatimi dağıttığım için özür dilerim." Konuştuktan sonra eğilmiş ve suratımı asmıştım. Gayet iyi gidiyorken neden bir çift simsiyah gözle karşı karşıya kalmıştım ki? Korkunçlardı. Üstelik kime ait olduğundan da emin değildim. Yeji'ye bunu bir ara sormalıydım.

"Minho seni epey disiplinli(!) yetiştirmiş anlaşılan." Babamın iğneleyici sözleri ile başımı eğdim.

"Minho'nun bir alakası yok ki baba." Babama baktığımda gözlerini devirmiş ve ayaklanmıştı.

"Çok alakası var. Bugünki gördüklerimden sonra daha sıkı eğitime ihtiyacın var. Gücünü dans ettirmek yerine sertçe kullanmayı öğrenmelisin." Yanıma gelip omzumu sıvazlamış ve yüzüme bakmadan geçip gitmişti. O kadar mı kötüydüm? Tanrım batırmıştım! Oysa hoşuna gittiğini düşünmüştüm.

Bozuk moralim sonucu suratım daha çok asılırken Yeji koluma girmiş ve konuşmuştu. "Çok iyiydin Felix, o ihtiyarın dediği şeye bakma." Yeji'ye baktığımda sıcak gülümsemesi ile gülümsedim. Kesinlikle moral düzeltmede üstüne yoktu ve samimiyeti her zaman iyi geliyordu.

Majesty // HyunLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin