Zifiri karanlık....
Yürüyorum sadece yürüyorum ve ayaklarımın zeminde çıkardığı tok sesi ile saat sesi karanlığın içinde yanķılanıyor.
Önce geriye doğru savruluyorum. Ardından siyahlar içinden birşey önümden hızla geçiyor. Ne olduğunu kestiremiyorum. Farkettiğim tek şey parlayan bir metal bileklik. Karanlığın içinde o kadar güzel parlıyoki.
Hemen ardından bir ışık çarpıyor gözüme ve ışığa doğru yürüyorum. Işığın yansımasına bakıyorum ve karşıma bir duvar çıkıyor. Üzerinde büyük bir tablo dikkatimi çekiyor. Yan tarafındaki meşaleler bir anda yanıyor ve bir anda irkilerek bir adım geri atıyorum.
Bir süre öyle durduktan sonra tabloyu incelemeye başlıyorum.Yaşlı bir amca var tabloda. Masmavi gözleriyle gülüyor. Üzerinde siyah takım bir elbise. Çok tatlı birine benziyor. Boynunda birşey var dövme gibi sanki.
Merakım korkumu yeniyor ve tabloya taklaşarak boynundaki dövme gibi şeyi inceliyorum. Bir yılan resmi. Bu yaşdaki adamın boynunda niye bir yılan resmi olsunki. Herhalde gençken yaptırmıştır. Ama oldukça ilginç gözüküyo o kadar çok parlıyorki. Parıltısı gözümü kamaştırıyor.
Ardından yılan resminin üzerine hafifçe dokunuyorum. Ve tablo bir anda geriye doğru açılıyor.
İrkilerek geriye doğru bir iki adım atıyorum ve ayağım birşeye takılıyor tepetaklak yere düşüyorum.
Tablonun açılmasıyla ortaya çıkan boşluğa bakıyorum. Ardından siyah birşey o boşluğun içine hızlıca giriyor.Ve gözüme yine o metal bilekliğin yansıması çarpıyor.
Hızlıca ayağa kalkıyorum ve boşluğa doğru yürümeye başlıyorum. Saatin tik tak sesleriyle birlikte boşluğun içine giriyorum ve kenarda bir meşale olduğunu görüyorum sadece.
Burasıda oldukça karanlık ve tek aydınlatan şey meşalenin ateşi. Meşaleyi elime alıyorum ve tekrar yürümeye başlıyorum. Korkuyorum.
Heryer bomboş sanki boş bir oda gibi. Adımlarımı korkuyla atarken. Tekrar metal bilekliğin ışığını görüyorum. Ve o ışıltıya doğru ilerliyorum.
"Kim var orada."diyor titreyen sesim.
"Kim va..."diyemeden olduğum yerde kalıyorum. Bir adam siyahlar içinde bir adam tepeden tırnağa siyahlarla kaplı. Tek renkli şeyi metal bilekliği.
Bir iki adım geri atıyorum. Adamın yüzünü incelemeye çalışıyorum ama hiçbir şey göremiyorum siyah bir belirtiden başka hiçbir şey göremiyorum.
Metal bileklik tekrar ışıldıyor ve içinden yılan çıkıyor ve yerde süzülümeye başlıyor. Büyük bir çığlık atıp geri çekiliyorum. Ardından siyah adam bana yaklaşıyor.
Arkamı dönüp koşmaya başlamadan beni tutup sert bir zemine yapıştırıyor. Elimdeki meşale yere düşüyor ve ayağım altındaki zeminden çıtırtılar duyuyorum.
Güçlü birşey beni sıkıca tutuyor ve o sırada tahta zeminden ateş yükseliyor.
"Bırak beni"diye bağırıyorum. Olabildiğince güçlü bir şekilde ve siyah adamdan kurtulmaya çalışıyorum. Olmuyo kurtulamıyorum alevler etrafımızı sarmaya başlıyor ve ben siyah adamı üzerimden itmeye çalışıyorum ama olmuyor. Kurtalamıyorum ondan.
"Bırak beni. Ne istiyosun bendennn bırak."
O sırada siyah adamın yüzünü görüyorum. Masmavi cam gibi gözler bana bakıyor. Gözler bana bir şeyler anlatmaya çalışıyor.
Vücumda bir karıncalanma hissediyorum sanki birşey yukarıya doğru kıvrılıyor.
Gözümü mavi gözlerden çekiyorum ve alevler içindeki yere bakıyorum.
Yılann evet o yılan bacağımdan yukarı kıvrılarak çıkıyor.
"Hayır"diye bağırıyorum avazım çıktığı kadar. Çırpınıyorum ama kurtulamıyorum. Güçlü kollar beni engelliyor.
Yılan boynumdan yukarı kıvrılmaya başlıyor ve cildim derisini hissediyor.
"Bırak beni hayır" kurtulamıyorum. O güçlü kollardan kurtulamayorum. Çırpınıyorum ama olmuyor.
Yılan boynumu sarıyo ve büyük bir sıcaklık hissediyorum. Boşluk ateşler içinde yanıyor. Ama o mavi gözler hala karşımda.
"Hayır" son gücüme kadar çırpınıyorum.
"Son kabusun ben olacam güzel kız."diyor mavi gözlü adam.
"Hayır" diye bağırıyorum tekrar. Çırpınıyorum sadece olabildiğince çırpınıyorum. Yılan boğazımı sıkmaya başlıyor ve mavi gözler birden kayboluyor.
"Hayır "Sıcaklık bir anda gidiyor sanki ve saçlarımın ıslandığını hissediyorum. Ardından yüzüm ve boğazımdan aşagıya inen bir soğukluk, su gibi.
Ellerim yumuşacık yorganımı sıkıyor ve karşımda kendimi görüyorum. Gözlerimi yumup kafamı sallıyorum ve ardından gözlerimi açıyorum.
Yine kendimi görüyorum.
"İyimisin."diyor bir ses. Bu ses bana tanıdık geliyor sanki. Sonra kafamı yukarı kaldırıyorum ve Yasemin teyzenin yüzüyle karşılaşıyorum.
Ona birşey olmuşmuydu acaba. Hayır ona birşey olamaz.
"Sen"diyorum ve daha cümlemi tamamlamadan Yasemin teyze sözümü bölüyor. "Kabus gördün galiba yavrum iyimisi. Al iç su suyu kendine gel biraz."diyor ve elindeki suyu bana uzatıyor.
Gözlerimi yumuyorum bir ana sadece bu olanların kabus olma olasılığını düşünüyorum. Hepsi bir kabustu ama ben bunları iliklerime kadar hissettim. Boğazım hala ağrıyor sanki o yılan beni gerçekten boğmuş gibi.
Gözlerimi açıyorum ve aynada kendime tekrar bakıyorum.
"İç suyu yavrum. İyi gelir sana."diyor Yasemin teyze.
Bardağı elime alıyorum ve sudan bir iki yudum alıyorum.
"Daha iyimisin yavrum."diyor yine Yasemin teyze. "İyiyim teşekkür ederim."diyorum.
Yasemin teyze sırtımı sıvazlıyor ve lambayı yakıp odadan çıkıyor.
Yavaşça yatağımdan kalkıyorum ve tam yatağımın karşısındaki boy aynamın önünde duruyorum. O kadar tuhaf gözüküyorumki. Alnımdaki ter damlaları gözüme çarpıyor. O kadar korktum ki terlemem gayet normal.
Bir toka alıyorum ve saçlarımı topuz yapıyorum. Boynumda bir kızarıklık var. Elimle kızarıklığın üzerine dokunuyorum. Ah kanıyor ve sızlıyor. Hemen küçük bir parça pamuk koparıp kanayan yere bastırıyorum.
Niye kanadıkı durduk dururken. Korkudan yırttım mı acaba. Yara bandı arıyorum ama bulamıyorum.Ecza dolabından yara bandı almak için odamdan çıkıyorum. Ev çok sessiz ve saat gecenin üçü. Annem gelmedimi hala acaba. Annemin odasına doğru ilerliyorum ve kapıyı hafifçe açıp içeriye bakıyorum. Ah uyumuş. Bütün gün boyunca çalışmış olmalı. Sesimi duymadımı acaba. Babam da hala gelmemiş. Demekki iş seyahati bitmedi. Onu da çok özledim.
Ecza dolabından yara bandı alıp odama geçiyorum. Yatağımın üstüne çömeliyorum. Pamuğu alıp yara bandını yarama yapıştırıyorum.
Bu saatten sonra istesemde uyuyamamki.
Yatağımdan kalkıp kitaplığıma yöneliyorum. Fısıltıyı alıyorum ve tekrar yatağıma yöneliyorum.
Yere birşey düşüyor ve eğilip ne olduğuna bakıyorum.
Bir kağıt, kağıdı elime alıp doğruluyorum. Ve incelemeye başlıyorum. Üzerinde bir yılan resmi var. Ama benim yılan resmiyle ne alakam olabilirki.
Resmi inceliyorum. Ama bu resim o kabusta ki dövmenin aynısı. Bir an irkiliyorum ve kağıt elimden düşüyor. Korkuyorum ve ayaklarım bir iki adım geri atıyor.
Bir anda sırtım sert zeminle buluşuyor. Ve başımda muhteşem bir acı hissetiyorum. Kafamın içinde birşeyler uğulduyor. Ve son duyduğum şey "Son kabusun ben olacam güzel kız."oluyor.Bölüm sonu..
Umarım beğenmişsinizdir.
Kapak için @Betülaydın26 'a teşekkür ederim. Emeğine sağlık bayıldım. İlk bölümüm ona gelsin. Bölüm hakkındaki yorumlarınızı bekliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LANET
Fiksi RemajaRüyalarına hükmeden bir çocuğa aşık olurmusun? Peki ya bu rüyaların tek tek gerçeklesirse...