HOM. 15. BÖLÜM

178 35 2
                                    

Abimler namazdayken ben de çay suyunu koyup kahvaltıyı hazırlamaya koyuldum.

Biraz özenmeliydim, ne de olsa bu bizim abimle ilk kahvaltımızdı. Dolaptan kahvaltılıkları çıkarttım, abim
ne severdi ki? bilemedim. Ben düşünürken Hazal geldi,

"Omlet yapalım"dedi.

Dolabı açıp yumurta baktım ama yoktu. Mutfaktan çıkıp dış kapıya giderken abim ardından seslendi.

"Nereye bacım? "

"Abiciğim omlet için yumurta kalmamış da komşunu kümesinden alacaktım"

" Sen dur güzelim Burak alır değil mi Burak? "
"Ta-ta Tabii Alırım da kümes nerede? Ben bilmem ki" dedi korkmuş muydu? bir an gülecek olsam da,
"ben göstereyim gel" dedim.

Beraber dışarı çıkıp kümese ilerledik.

"5 tane alsan yeter" dedim. Homurdanarak kapıyı açtı ve kümese girdi. Ne olur ne olmaz diye kapıda beklemeye başladım, abim de camdan bize bakıyordu ardımı dönüp öpücük attım canım abime, O da gülücükle karşılık veriyordu.
Hani Ruhlar birbirini tamamlanmış ya gerçekten öyle abimle Sanki hiç ayrılmamışım hep onunlaymışım gibi, zihnimi zorlayıp çocukluğumu hatırlamaya çalışsamda olmuyordu.

Daldığım geçmişten tavuk, horoz ve Burak'ın sesi ile çıktım hayvancıklar çığlık çığlığa Burak'sa aralarında çırpınıyor. Kapıyı açıp dışarı çıktığında saçlarının arasında tavuk tüyleri elinde toplaya bildiği tek yumurtanın pardon kırılmış yumurtanın sarısı çok komik gözüküyordu, ama gülmemeliyim çünkü çok sinirliydi arkamda abim, dış kapıda Hazal tutuyorlardı kendilerini, Kahkahalar havada uçuşuyordu.

Ayakları yeri gözleri onları döve döve eve girdi yumurtaları toplamaksa bana kaldı Burak'a delirmiş olan tavuklar bana bildiğin özenle sundular.

Soğuk Nevale ne olacak canlılar nasıl yaklaşıyor biliniyor ki

Sonrasında biz Hazal'la mutfakta, Burak duşta, abim ise bahçede masayı kurmakla meşguldük. Kahvaltıyı bahçede yapalım istedik. Güzel bir kahvaltıdan sonra Asiye teyzeye gitmek için yola koyulduk Hazal'la şalvarları ve keşanları kuşandık, Asiye teyzenin kapıda bizi beklediğini gördüm.
Kaşlarını çatmış ellerini beline koymuş,

"Selamünaleyküm" dedim şirin bir suratla.

"Aleykümselam gelmeyeydunuz uşaklar Akşama az galduydu zati"

Suyuna git Huzur..... Şirin ol Huzur......

Diyerek kendimi telkin ettim, usulca yanaşıp koluna girip yönünü fındık tarlasında döndürdüm.

" Merak etma Asiye teyzem finduklar bu çilgun gençlara dayanamaz da hemen biter"

" Heee...bak bak yağda Bak seeean, ha bu ayaklaruni Sürüyenler mi çilgun? Ben onlardan daha Çilgunum da"

Asiye teyzenin bu sözlerine güldüm. Hep birlikte yola koyulup tarlaya ulaştık. Asiye teyze bizi bir ağaca Burak ve abimide başka bir ağaca koydu.

"Hayde gençler görelüm maharefetlarimizi" dedi. Bizim ağacımız onlarınkinden daha küçüktü. Biraz topladıktan sonra göz ucuyla Abimlerin ağacına doğru baktım abim işine nasıl odaklandıysa sakince çalışmaya devam ediyordu, bakışımı Burak'a çevirdim o anda o da bana bakıyordu, şaşkınlıkla bakışlarımı yere indirdiğimde bir gürültü koptu, gürültüden tarafa kafamı çevirdiğimde Burak boylu boyunca yerdeydi. Abim de tepesinde ona gülüyor, karnını tuta tuta hemde geri geri gidiyordu ki ayağı dala takılıp yere düştü.

Biraz tepe bir yerde olduğumuz için de yuvarlanmaya başladı, kendi etrafında tam sayamadım ama en az 5 tur attıktan sonra çukur bu yerde durdu.

"Abim!" diye bağırarak koşmaya başladım. Allah'tan abimin yuvarlandığı yere kenardan bir yol daha vardıda ben oradan inip ulaştım abime yoksa bir kazayada ben kurban girecektim. Abime ulaştığımda Burak başındaydı, abimin ona yaptığını yapmıyordu yalnız, gülmüyordu aksine elini uzatmış kaldırmaya çalışıyordu.

"Ya dostum ilahi adalet işte" diyordu, abim sinirden bildiğin burnundan duman çıkarıyordu. Ardımdan Hazal ve Asiye teyze geldiler. Hazal abisinin o sözünü duyup elini uzatılık görünce,

"Vay abime " dedi dirsek attım Hazal'a

" ne var abla, Helal olsun beklemiyordum abimden" dedi, gerçek şuki ben de beklemiyordum.

Beklediğim bir şey daha vardı ki o da abimin Burak'ın uzattığı eli tutup kalkması ve "özür dilerim dostum Hakkını helal et" demesiydi.

Sonrasında gürleyen hava ve çiseleyen yağmurla fındık tarlasında ayrılıp eve geldik. Herkes odalarına çekilir namazlarını eda etmeye, dinlenmeye çekildi.

Fırsat bu fırsat bende pamuğumu görüntülü aradım.

-Badem Sultan.....canımın içi özledim seni
- Bende güzel kızım,

-Bende ne yapıyorsun bakayım?

-İyiyim kızım Hatice teyzen ile kahve içiyoruz Selamı var sana.

-Aleyküm selam sen de ona söyle zahmet veriyoruz onada

- Ne zahmeti kızım birdaha duymayayım deyip ekrana geldi, Biz mutluyuz burada komşumla benim Deliler nasıllar?

- İyiler onlar da odalarında namaz için ayrıldılar

- nE Burak'da mı?

- Evet Hatice teyze hamdolsun çok güzel gelişmeler oldu. İyi gidiyor inşAllah daha iyi olacak

- inşAllah kızım

- hadi Allah'a emanet olun

- sende kızım iyi bak yeğenlerime

- Tabii Hatice teyze deyip telefonu kapattım.

Kızların sayfalarına gidip Selam vermeye niyet etmiştim ki mutfaktan gürültüler geldi. Hem abim hem Burak bağırıyordu 'eyvah' dedim, ama sesler yükselmeye başladı hem merdivenlerden iniyor hem tülbentimi düzeltiyordum seslere bakarsa birazdan birbirlerini boğazlayacaklardı....

BÖLÜM SONU.....

HUZUR'UM OLUR MUSUN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin