Chanyeol'ün sevdiği üç şey vardı; birincisi ben, ikincisi sehun, üçüncüsü de basketbol maçları izlemek. Bana sorulursa, benim sporla hiçbir alakam yoktur, ben o gün Chanyeol hangi takımı tutuyorsa onun tam zıttını tutarım. Gıcıklık olsun diye.
Elimde tuttuğum biletlerle onun önünde sağa sola sallanıyordum. Hava da çok soğuktu, montumun içine sinmiştim. Oturduğu bankta beni izliyordu, tek kaşını kaldırmış, sinirli durmaya çalışıyordu ama onu çok iyi tanıyordum, içinde beni sarıp sarmalamak için savaş veriyordu. Dudağı kıvrılmıştı, gülümsememek için zor duruyordu. "Hadi Chanyeol! Bak ilk defa senin tuttuğun takımı tutacağım." biletleri salladım. "Lütfen gel."
"Gelmeyeceğim." dedi. Yemin ederim gelecekti ama yalvarmam hoşuna gidiyordu. "Biletler yanacak. Lütfen~" başımı sola yaslayıp, köpek bakışlarımı sunduğumda gülümsemesini tutamadı ve tüm yüzüne yaydı. Gardı çoktan inmişti. "Ver bakayım ne aldın." elimdeki biletleri çekip aldı. "Goyang mı? Ben bu takımı tutmuyorum bile Baekhyun!"
"Ama bugün bunun maçı vardı." dedim somurtarak. Hangi takımı tuttuğunu sormamasını diledim çünkü bilmiyordum. Sporla hiçbir alakam yoktu. "İyi, gideriz." dedi biletleri montunun cebine sokarken. "Ders bitiminde seni burda beklerim, tamam mı aşkım?"
"Aşkım?" dedi sorarca. Tek kaşı tekrar kalktı, dudağı kıvrıldı. "Efendim canımın içi?" dedim.
Gülmemek için başını başka tarafa çevirip, uzaklara baktı: "Aşkın değilim Baekhyun. Ayrıldık biz."
"Ayrılmış olmamız aşkım olmayacağın anlamına gelmiyor." dedim. "Üstelik ayrıldık demenden hiç hoşlanmıyorum."
"Umrumda değil. Ayrıldık sonuçta." dedi soğukça. Somurtup ona gözlerimi devirdim. "Derse gidiyorum ben."
"İyi." dedi. "Napayım?"
"Hiçbir şey." dedim. Söylerken öpmesini falan beklemiştim açıkcası. Ayrıldığımız bilgisi hala beynimde yer edinmemişti. Öpmediği için kırılmıştım ama sorun değildi. Şu an kendimi ve kırgınlıklarımı düşünemezdim. Chanyeol'e el sallayıp yanından ayrıldım.
Gün içinde karnımda heycandan kelebekler uçuşuyordu. Chanyeol ile ilk buluşmamızmış gibi hissediyordum.
Oturduğum yerde sıraya gülümseyip, acaba bugün barışır mıyız diye düşünüyordum. Jongdae de beni izleyip kaş göz yapıyordu. Profesör derse Yuki ile giriş yaptığında gözlerimi devirdim. Bu kız bu sıralar Chanyeol ile bitişikti. İçime hafif korku salmadığını söylesem yalan söylemiş olurdum. İçinde şeytan yatıyor gibi görünüyordu.
Yuki kocaman amfide tam arkamıza oturduğunda rahatsızca yerimde kıpırdandım. "Neyin var senin bugün?" dedi Jongdae. "Bir garipsin."
Hafif arkama yaslanıp sesimi yükselttim: "Ders çıkışı Chanyeol ile buluşacağız. Ondan mutluyum." Yuki'nin duyduğuna emin olmaya çalışıyordum. "Chanyeol mü?" dedi Jongdae, sesi epey yüksek çıkmıştı. "Chanyeol ne alaka?!"
"Maça gideceğiz birlikte."
"Birincisi sen maçlardan anlamazsın. İkincisi Chanyeol'ü sevmezsin."
"Chanyeol'ü sevmediğimi hiçbir zaman söylemedim."
"Sehun'u sevmiyorsan onu da sevmezsin, sonuçta en yakın arkadaşı. Hem sana o gece attığı iftirayı hatırlıyor musun? Şerefsiz."
"İftira değildi." dedim. Chanyeol ile birlikteliğimizi ilk defa dile getiriyordum. Midem deli gibi kasılıyordu. Tek dileğim; Yuki'nin duyup, Chanyeol'den uzaklaşmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
keşke kedi olsaydım | chanbaek
Фанфик"Sorularım saçma değil." dedim burnumu çekerek. "Saçmalar ve eğer teklifime hayır dersen kimse sürekli kediye dönüşsem beni sever misin diye soran biriyle evlenmez. Ben senin tek şansınım şu an." 151220