2

1.2K 122 12
                                    

Kyungsoo'yla tüm cumartesi gezdikten sonra pazar günü kendi başına gitmesi için nerdeyse yalvardım. Beni felaket derece de yormuştu.

Yalvarmalarım sonuç göstermiş, pazar günümü sevgilime ayırmıştım. Chanyeol bana kahvaltı masasını dizerken sadece onu izliyordum. Gerçekten harika birisiydi, hayatımdaki tüm şansımı onda kullanmıştım. Benimle beraber olduğu süreç içinde hiçbir zaman kendimi yalnız hissetmemiştim. Ne bir arkadaşa ne bir aileye ihtiyacım vardı. Chanyeol hepsini karşılıyordu.

"Hepsinin bitmesi lazım." dedi tabağıma dizdiği bin bir çeşit kahvaltılıklara bakıyordum. "Yiyemem bu kadar şeyi."

"Lütfen." dedi karşıma yerleşirken. "Bu ay 1 kilo almış olarak gitmemizi istiyorum." zaten garip bir duygusallığın ortasındaydım ve başını yanına eğmiş, yalvaran gözlerle bana bakıyordu. Çok tatlıydı. "Özür dilerim." dedim gözlerimi ondan kaçırırken. "Neden özür diliyorsun?"

Annemin yeni yeni hapise girdiğini kabullendiğim dönemlerinde yemek yemeyi kestiğim için midem aşırı küçülmüştü. Psikiyatrinin yanında bir de bununla uğraşmak benim için fazla yıpratıcı olduğu için yemek yemeyi zamanla reddetmiştim. Hızlı kilo kaybım beni hastalığa sürüklüyordu. Sürekli kusmalarım ve karın ağrılarım oluyordu, bazı sabahlar bayılıp kalıyordum.

Bunu ilk fark eden Chanyeol'dü. Beni zorla hastaneye götürmüştü sonra her şey doktorumdan çok Chanyeol'ün kontrolü altına geçti. Bana sürekli bir şeyler yedirme peşindeydi. Çünkü doktorum böyle giderse hastaneye yatacağımı söylemişti. Her ay doktor kontrolümde yanımda olurdu, kilomun sabit kaldığı zamanlar çok fazla üzülürdü. Gram da olsa aldığım zamanlar sanki dünyanın en mutlu kişisi Chanyeol'dü. Bu yüzden o bir şey yememi istediğinde yerdim, üzülmesini istemiyordum.

"İyi misin bebeğim?" dedi sandalyesinden kalkıp önüme çömelirken. "Kilo aldığımı sanmıyorum." diye itiraf ettim. Bu ay sabit kalmış gibi hissediyordum. "Olsun, biz de daha çok yer, gelecek ay alırız." dedi elini yanağıma yerleştirirken. O kadar sıcak hissettirmişti ki. Kalbim pır pır ediyordu.

Chanyeol'ün çenesinden tutup ona doğru eğildim. Dudaklarından öpücük çaldım. "Yedirirsen yerim."

"Yedirmeyeceğim." dedi ayağa kalkıp sandalyesine geri otururken. "Kendin yemelisin, hepsini bitir." Chanyeol kendi tabağına gömüldüğünde ben de somurtarak atıştırmaya başladım. Hiç şaşırmayarak yaklaşık 2-3 dakika sonra midem almayı bıraktı. Çatalımı masaya bıraktım.

Chanyeol'ün kaşları çatıldı, yemeyi bıraktı. "Doydum deme bana." başımı yana yaslayıp gülümsedim. "Tabağını bitir, hepsini senin için hazırladım." dedi.

"Ama doydum."

Chanyeol iç çekti. Sandalyesini biraz geriye doğru çekip, kucağını işaret etti. Sanki bunu bekliyormuşum gibi hemen kalkıp onun yanına ilerledim. Kucağına yerleştim, dudaklarına ufak bir öpücük kondurdum. İkimiz de küçük bir çocukmuşuz gibi gülümsüyorduk. Chanyeol elini karnıma yerleştirdi, "Dolmamış." dedi. "Doldu." dedim somurtarak.

"Eğer yersen gün içinde soracağın her soruyu bıkmadan yanıtlayacağım." Elindeki ekmek dilimini ağzıma doğru uzattığında kocaman sırıtarak araladım ağzımı. "Söz ver." dedim. Elleri saçlarımı okşuyordu. "Söz veriyorum." dedi.

"Tamam o zaman..." kucağından kalktım. Kendi yerime yerleştim. "...bir sabah kalksan ejderhaya dönüşsen, çıldırıp tüm şehri yaksan, benimle göz göze geldiğinde sakinleşir miydin?" çatalımı zeytine batırırken bir elimle de çenemi destekliyordum. Cevap vermesini merakla bekledim. "Bilmem, hiç ejderhaya dönüşmedim." dedi.

keşke kedi olsaydım | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin