hermione
"Gözlüklere ihtiyacın var gibi Granger."
Yanaklarıma dolan kanı göz ardı etmeye çalışırken Harry gözündeki gözlüğü çıkarıp eğildi ve burnumun üzerine yerleştirdi. Gözlükler yüzünden bulanıklaşan bakışlarımla karşımdaki çocuğun yüzünü seçmeye çalıştım, dudaklarını birbirine bastırdığını ve kendini tuttuğunu hissedebiliyordum. "Gülebilirsin," dedim ben de gülmeme engel olamayarak. Sessiz ortak salonda kahkahasını olabildikçe sessizce bırakırken parmaklarımı tuttuğum çerçeveden çektim ve oyunbaz bakışlarla ona baktım. "Nasıl görünüyorum?" Gözlerim camlara alıştıkça yüzünü daha net görebiliyordum, gülüşünün bir gülümsemeye döndüğünü görmek içimde anlamlandıramadığım bir hisse neden olmuştu. Gözleri yüzümün her yerinde gezinirken "Çok güzel," dedi. Afallamama engel olamazken yüzümden düşmeye hazırlanan gözlüğü çıkarıp yüzüne daha net baktım ve "Gülümsüyorsun," dedim. Gülümsemesi gerginleşirken "E-evet," dedi. "Komik çünkü."
Ne diyeceğime düşünmeye fırsat bulamadan açık pencereden gelen esinti vücudumu sarmaladı, Harry bana doğru bir adım attığında yüzü endişeliydi. "Üşüyor musun?" Omuzlarımı kaldırıp indirdim. "Şömine sadece kendi etrafını ısıtıyor sanırım." Yüzü yumuşarken "O zaman şöminen etrafına gidelim, hadi," dedi. Esintiyle daha fazla savaşamayacağıma karar verince şöminenin önündeki halıya oturup sırtımı koltuğa yasladım. Harry de yanıma oturdu, bir saniye sonra ise gelen sesle kollarını korumacı şekilde omzuma dolamıştı. Üşüyen bedenim ve ne kadar inkar etsem de ona yakın olmak isteyen bir parçamla bedenine yaklaşmama engel olamadım. Başı etrafı tararken kolu muhtemelen onun da fark etmediği şekilde bana daha çok sarılmıştı. Bu çocuk... Düşündüğümden daha huzur vericiydi.
"Uyuyabilirsin," diye fısıldadı başımın havada kaldığını fark ettiğinde. Başımı göğsüne yaslarken gözlerimi kapattım. "Ne var biliyor musun Potter?" Sesim sessizliğin ve şömineden gelen çıtırtıların içinde bir mırıltıydı. "Hım?" Başımı göğsünden kaldırmadan yukarı baktım, başı aşağı eğildi ve gözleri benimkileri buldu. "Belki de o kadar sinir bozucu değilsindir." Saatler gibi gelen sessizliğimizden sonra "Belki de," dedi. Kafamda tehlike çanları çalıyordu, yanaklarım delicesine yanıyordu ve kalbim göğsümü delip çıkmak istercesine atıyordu. Başımı tekrar önüme çevirip göğsüne yaslarken "Bırakıp kaçmayı deneme Potter," dedim. "Yoksa seni kendime sonsuza kadar yastık yaparım." Bedeni hafifçe sarsıldı, gülüşünü hissedebiliyordum. Yüzümde engel olamadığım bir gülüş oluştu. "Bu kadar acımasız olma Granger." Kulaklarımda çınlayan kalp sesi benimki miydi yoksa onunki mi? "Bence gayet mutlusun bundan." Hınzır bir sesle söylediğim cümleye kendim bile inanamamıştım, yanaklarım yapabilirmiş gibi daha da kızarırken "Ne demezsin," dediğini duydum. Başını çevirmişti, kolları hala bana sıkıca dolu olsa da artık kalbinin ritmini duyduğuma emindim.
Ne oluyordu böyle?
harry
Uzandığım sert zemine rahatlık hissini verenin halı olmadığına emindim. Ama gerçek sebebin ne veya kim olduğunu düşünmek istemiyordum. Tek istediğim şey bu hissin tadını çıkarmaktı.
Gelen düşme sesine kadar... Olduğum yerde sıçrarken biraz önce bana yaslı olan bedenin halıya kaydığını gördüm.
"Granger. İyi misin?"
Gözleri neredeyse kapalı şekilde acıyan yerini ovalıyordu homurdanarak.
"Sanırım düştüm."
Gözlerimden akan uykuya rağmen karşımdaki görüntüye gülümsemeden edememiştim. Bu halini ilk kez görsem bile her haline eşlik etmekten zevk alacağımı düşünüyordum içten içe.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wildest Dreams | Harmione
FanfictionOkulun gözde Quidditch kaptanı Harry, çağının en zeki cadısını istemediği bir durumdan yanlışlıkla da olsa kurtardığında Hermione pek hazzetmediği bu çocuğa borçlanmıştı. Ama borcunu ödemek için onun sahte kız arkadaşı olması gerekeceğini tahmin ede...