Yer: Ankara Tarih: 27.11.2004
Tekrar etrafına bakındı. Soğuktan titreyerek eldivenli ellerini birbirine sürttü. Arkadaşının geldiğini görünce oturduğu banktan kalktı.
"Nerede kaldın be tatlım? Dondum yemin ederim dondum." Sarılıp öpüştüler.
"Ay çok trafik vardı. Hem sen niye dışarıdasın? Girseydin ya içeriye. Donmuşsun donmuş!" dedi Zeren'in yüzüne dokunurken.
"Çok tatlı insanlarla tanıştım, onları bekliyorum. Ah, bak!" Eliyle bahçenin öbür ucundan kendilerine doğru gelen adamı gösterdi. Kol kola adamın yanına gittiler. Elinde üç tane kahve vardı. Zeren yardım etmek için iki tanesini aldı.
"Bahsettiğim arkadaşım Leyla. Leyla bu da Kerem Bey. Biliyor musun bizimkilerle aynı odadaki çocuklar için gelmişler?" Kerem ve Leyla tokalaştılar.
"Kusura bakmayın erken geleceğinizi bilsem size de alırdım. Hatta buyrun benimkini alın." Elindeki kahveyi kadına uzattı. Leyla teşekkür ederek istemediğini söyledi. Aralarında garip bir sessizlik oldu.
"Melek nerede?" dedi Zeren bunu bozmak için. "Lavaboya gitmişti gelir şimdi. İsterseniz siz içeri geçin biz geliriz." Kızlar Kerem'i onaylayıp yetimhaneye girdiler.***
Şimdi yetimhane müdiresiyle görüşmek için odasının önünde bekliyorlardı. Kadın o kadar aksi biriydi ki sanki çocukları alamamaları için elinden gelen her şeyi yapıyordu. Sonunda görüşme zamanı gelmişti. Önce Zeren ve Leyla'nın randevusu vardı ama konuşup hep birlikte girmeye karar vermişlerdi.
Müdire onlara oturmaları için eliyle koltuğu gösterdi. "Burada olmanızın sebebini biliyorum. Ve siz de cevabımızı biliyorsunuz o yüzden kimseyi üzmeye, bu olayı uzatmaya gerek yok." diye konuşmaya başladı.
"Ama neden? Neden çocukları evlat edinmemize izin vermiyorsunuz? Bütün belgelerimiz tam bunu yapmaya hakkınız yok!" Zeren öfkelenmişti.
"Üzgünüm çocuklar ya birlikte gidecek ya da 18 yaşlarına kadar burada kalacaklar." dedi müdire ifadesini bozmadan.
"Ne demek birlikte? O zaman biz hepsine seve seve ebeveynlik yaparız, değil mi?" Karısına döndü Kerem. Kadın gülümsemeye çalışarak kafasını salladı. "Maalesef öyle de olmuyor Kerem Bey."
Zeren hiddetle ayağa kalktı. "Öncelikle çocuğumu kimseye vermem, gerekirse ben hepsine annelik yaparım!" Sonra müdireye doğru bir adım attı. "Siz de artık çocukları almak için ne yapmamız gerektiğini söylerseniz işimiz kolaylaşır. Çocukları evlat edinmememiz için elinizden gelen her şeyi yapıyorsunuz, yeter artık!"
"Oturun bir sakinleşin isterseniz. Sizi aylardır uğraştırmamızın sebebi çocukları gerçekten isteyip istemediğinizdi fakat siz gerçekten de çocuklar için her şeyi yapmayı kabul ettiniz. Başka aileler de gelmişti, hiçbiri sizin kadar bizim isteklerimize dayanamadılar. Size çocukları vermemizin birkaç şartı kaldı."
"Nedir? Lütfen artık söyleyin."
"Çocukların birbirlerinden kopmadan büyümesi gerekiyor ve bunun takibi 18. yaş günlerine kadar yapılacak. Sizin evlat edineceğiniz çocuklarla kalan bir çocuk daha var. Onun da diğerleriyle birlikte olması gerekiyor. Ancak sizlere veremeyiz. Eğer evlat edinmeyi düşünen tanıdıklarınız varsa ve çocukların ayrılmayacağına eminseniz önünüzde hiçbir engel kalmamış demektir."
"Bir çocuk evlat edinmenin böyle şartları olduğuna emin misiniz? Ben pek sanmıyorum."
"Bunlar sizin bildiğiniz çocuklardan değil Zeren Hanım. İsterseniz başka çocuklar da var onlardan birini de evlat edinebilirsiniz sizin kararınız." Bu kez de eliyle nazikçe olduğunu sanarak kapıyı gösterdi."Ne yapacağız?"
"Ne mi yapacağız? Tabii kii evlat edinmek isteyen birilerini bulacağız. Hadi şimdi gidip bir şeyler yiyelim açlıktan öleceğim." Zeren'in aklında bir şeyler var gibiydi telefonunu çıkarıp biriyle konuşarak yürümeye başladı, diğerleri de onu takip ediyorlardı.***
Yemek yemek için bir yere oturmuşlardı. Zeren gülümseyerek etrafa bakınıyordu. "Artık bize de söyleyecek misin? Hepimiz öldük meraktan." dedi Leyla dirseğiyle Zeren'i dürtüp. "Görürsünüz birazdan." Leyla ısrar etmek istedi ama o sırada garson siparişleri almaya geldi. "Arkadaşlarımızı bekliyoruz da birazdan sipariş vereceğiz." Leyla'ya göz kırptı.
"Aa yoksa Erdemler mi geliyor?" Zeren hızlıca kafasını salladı.
"Geldik bile!" Masadaki boş sandalyeyi karısının oturması için çekti. Kendisine de yan masadaki sandalyeyi aldı. "Aa merhaba ben Erdem." Elini Kerem ve Melek'e uzattı. Kerem elini sıktı. "Ben Kerem, eşim Melek."
"Ben de İpek." diye atıldı karısı heyecanla. İkisiyle de tokalaştı.
"Zeren bahsetti sizden. Çok memnun oldum. Ay artık yemek yiyelim lütfen."Yemeklerini yemişlerdi. Şimdi kahve içiyorlardı. "Ee sizi neden çağırdığımızı merak etmiyor musunuz?"
"Aa hakikaten neden çağırdınız bizi? Daha hafta başında birlikteydik, kötü bir şey yok ya?" dedi Erdem korkuyla.
"Ayol yok kötü bir şey korkma hemen. İlginizi çekebilecek bir fikrimiz var." Zeren bir İpek'e bir Erdem'e baktı. Konuşmaya devam etti. "Leyla ile çocuk evlat edinmek istediğimizi biliyorsunuz. Bugün yine yetimhanedeydik. Zaten Meleklerle de orada tanıştık. Ama çocukları evlat edinemiyoruz." Yetimhanenin bütün kurallarını ne kadar saçma olduğu hakkında şikayetler ederek anlattı.
"Olur mu öyle şey? Sizin her şeyiniz kurallara uygunsa nasıl vermezler?" Erdem şaşırmıştı.
"Biz de öyle dedik ama sanırım vermek istemedikleri için saçma sapan bahaneler üretiyorlar."
"Peki bizim bu konuyla ne alakamız var Zeren?" dedi İpek.
"Asıl konu da o. Ben ve Leyla bekar olduğumuz için en fazla bir çocuk sahiplenebiliyoruz. Kerem ve Melek de iki çocuk sahiplenebiliyor. Saçma kurallar işte. Ve bu kurallar gereğince de bir çocuk dışarıda kalıyor. Siz bir ara evlat edinmek istiyordunuz. Belki evlat edinmek istersiniz diye düşündük. Lütfen hemen reddetmeyin."
Erdem karısına baktı. Gözleri dolmuş ona bakıyordu. "Evet evlat edinmek istemiştik ama bizim evlat edinmeyi düşündüğümüz çocuk bir yaşında bile değildi. Beş yaşında bir çocuğa bakmak büyük sorumluluk artık her şeyin farkında olmaya başladığı bir dönem."
"En azından gidip görelim lütfen. Zeren konuşurken bile kalbimde bir şeyler hissettim." İpek kocasının gözlerinin içine umutla baktı. Ağlamak üzereydi. "Hem o da bizi isterse aynı anda beş çocuk birden sıcacık yuvalara kavuşacak." Erdem ifadesini bozmuyordu. İpek elini çenesine koydu. "Sadece görmeye gidelim. Hı?"
"Of iyi tamam gidelim ya!" Gülerek İpek'i öptü. Masadakiler sanki çocukları alabilmişçesine sevindiler. Hesabı ödeyip ayrıldılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İsimsiz
General FictionKitap gerçekten isimsiz. Konuya en uygun isim bulana kadar...