✟ eleven - beginning of the end

988 58 32
                                    

&

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

&

Parmaklarımı saçlarında gezdirdim. Yumuşacık saç telleri parmak aralarımdan kayarken hafifçe gülümsedim. Gözleri kapalı ve nefes alış verişi sakindi. Çok huzurlu görünüyordu. Elimde olmadan o kadın ile uyurken de böyle huzurlu mu diye düşündüm. Bu düşünce zihnimi doldurduğu anda gözlerimin önü karardı. Sikeyim. Neden onu başkasıyla düşünmek beni bu hale sokuyordu ki? 

"Günaydın." Uykudan yeni uyanmış erkek sesi bacak aranızdan şelalelerin akmasını sağlayabilirdi, benim şuan yaşadığım gibi. Ufak bir gülümseme ile saçlarını okşamayı kestim. 

"Günaydın, uyandırmadım umarım?" 

"Ah hayır, hoşuma gidiyor devam edebilirsin." Dedi gülümseme dudaklarında filizlenirken. Lanet gülümsemesi. Bir süre mavilerini yüzümde kitli tuttu. Bakışları hücrelerime kadar iniyor gibi hissediyordum. Sonra sıcak elini yanağıma koyarak beni kendine yaklaştırdı ve pamuk kadar yumuşak dudaklarını benimkilere bastırdı. Dudaklarımız aynı ritimde dans etmeye başlayınca mideme kramplar girmeye başlamıştı. Her dil darbesi kalbimin daha hızlı atmasını sağlıyordu. Alt dudağımı dişlerinin arasına aldığında bayılacağımı düşündüm. Elimi saçlarından ensesine indirdim. Şelale gibi, demiş miydim? 

"Buna devam etmeyi ne kadar çok istediğimi bilemezsin, ancak gitmem lazım." Tom dudaklarımızı ayırarak bunu dediğinde yutkundum.  

"Tom, en son beni burada bırakıp gittiğinde senden aylarca kaçtım. Eğer öyle bir planın va-" Sözümü kesti. Lanet peder. 

"Öyle bir şeyi bir daha asla yapmam." Derin bir nefes alarak yatakta doğruldum. 

"Hala bir nişanlın var, o ne olacak peki?" Sorumun üzerine o da doğruldu. Uzun parmaklarını saçlarına geçirerek pencereye baktı. Yüzü düşünceliydi. Cevabı beni o kadar korkutuyordu ki nefesimi tutmuş öylece bekliyordum.

"Bilmiyorum. Bana biraz zaman verebilir misin?" Derin bir nefes aldım. Verebilir miydim? Onun benim yatağımdan kalkıp başka kadının yanına gitmesine göz yumabilir miydim? Hayır. 

"Sana söz veriyorum birkaç gün içerisinde çözeceğim, sadece birkaç gün." Gözleri artık benim üzerimdeydi. O bana böyle tatlı bakarken nasıl hayır diyebilirdim ki zaten? Başımı olumlu anlamda salladığımda kocaman bir gülümseme yüzünü kapladı. Beni belimden kavrayarak altına aldı. Kahkaha attığım sırada dudaklarını çoktan boynuma gömmüştü. Saç telleri çenemi gıdıklarken kahkaha atmaya devam ettim. Parmakları tenimi yakıyor gibiydi, bütün vücudum onun için kavruluyordu. 

"Tanrım, bana ne yapıyorsun?" dedi başını boynumdan kaldırdığı sırada. Kıkırdadım. 

"Ben mi Tanrı mı?" Bakışları ciddileşti ancak tebessümü hala dudaklarındaki yerini koruyordu. 

"Bilmiyorum." Bu cevabı ile hala suçluluk çektiğini anlamam uzun sürmedi. Parmaklarımı saçlarına kaydırarak onları okşadım. Bu hareketim ile belimi kavrayışı sıkılaştı. 

THE PRIEST ✟ Tom HiddlestonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin