nineteen

1K 111 80
                                    

bugün, büyük gündü. saat yediyi gösterirken, heeseung aynanın karşısında jay'in onun için seçmiş olduğu kıyafetlerin üstünde duruşunu inceliyordu. riki ve jay, gayet güzel durduğunu söylemişti ancak heeseung hiçbir şekilde kendini hazır hissetmiyordu. kendini çaresizce yatağının üstüne bıraktı ve saçlarını çekiştirdi. neden böyle hissettiği hakkında tek bir fikri bile yoktu. kafasını dağıtmak için biraz telefonla uğraşmaya başladığında karşısına sunghoon ile olan mesajları çıktı. ilk başta pek önemsemeden okurken birdenbire sunghoon'a karşı ne kadar ilgili olduğu gerçeği ile karşılaştı. her buluşmalarından sonra sunghoon'a eve dönüp dönmediğini, okulda onu göremediği zaman ise iyi hissedip hissetmediği ile ilgili şeyler sorup durmuş. yüzüne aptal bir sırıtış ile telefonuna bakarken sunghoon'a karşı gerçekten çok kuvvetli hislerinin olduğunu tekrar kabul etti. acaba, sunghoon ne yapıyordu şu an?

"acele etsene!"

jaeyun'dan gelen sitemli ses ile istemsizce gözlerini devirdi sunghoon. acele etmeye ne gerek vardı ki? partinin başlamasına daha bir buçuk saat vardı. sunghoon, dolabının karşısında öylece dikilmiş kıyafetlerine bakıyordu. herkesin bir-iki gün önceden yaptığı kıyafet seçimini son güne bıraktığı için kendine içten içe küfür ediyordu. en sonunda giyeceği şeye karar veremediğini anlayınca ablası ve jaeyun'u odaya çağırdı. ikili beraber odaya girdiklerinde dudaklarını büzmüş, dolaba öylece bakan bir sunghoon onları karşılamıştı. sunghoon'u geriye doğru ittirmiş ve zaten dağılmış olan dolabı daha da dağıtarak kıyafet aramaya koyuldu jaeyun. onunla aynı zamanda da sunghoon'un ablası sooyoung, sunghoon'a bunu son güne bırakmasının ne kadar aptalca olduğunu söylüyordu. jaeyun birkaç parça çıkarıp sooyoung'a gösterdi. gözleri parlayan genç kız, jaeyun'u kolundan tutup hemen sunghoon'u üstünü değişmesi için yanlız bırakmaları gerektiği ile ilgili şeyler mırıldanarak odadan çıkmalarını sağladı. sırıtarak odasından çıkan ikiliyi izledi sunghoon. onlar olmasa giyeceği şeyi asla seçemez, heeseung'u partide görebilme şansını kaçırırdı. giyeceği şeyleri ütüledikten sonra daha fazla oyalanmadan üstüne geçirdi ve aynanın karşısına geçti. jaeyun ne yaptığını gerçekten biliyordu. odasından çıkıp doğruca kendisini salonda beklediğinden emin olduğu ikilinin yanına ilerledi. hem en yakın arkadaşının hem de ablasının tatmin olmuş bakışları onu mutlu ederken saate bakmak aklında geldi. evden hemen çıkmazlarsa geç kalacaklardı.

"jake, çabuk ol hemen çıkmamız lazım."

"ooh~ anlaşılan birileri heeseung'u görmek için sabırsızlanıyor!"

ablasının söylediği şey ile yanaklarının yandığını hisseden sunghoon koltuktan aldığı yastığı gülmekten çatlayacak hale gelen jaeyun'a fırlattı.

"senden nefret ediyorum."

evden çıkmadan önce, sooyoung'un önerisini dinleyip bir taksi çağırmışlardı. taksi gelene kadar evde durmaları gerekmişti; yoksa soğukta hasta olabilirlerdi. sunghoon camın önünde aracın gelip gelmediğine bakarken ablası ve jaeyun'un kıkırdaması ile arkasını döndü. sooyoung kardeşinin onlara baktığını görünce jaeyun'a vurup susmasını işaret etti.

"sunghoon-ie~ dans eşin kim olacak?"

"bilmem."

hiç bekletmeden cevap verip tekrardan kafasını cama çevirdi. kiminle dans edeceği hakkında hiçbir fikri olmasa da, kiminle dans etmek istediğinden kesinlikle emindi. taksinin en sonunda geldiğini görünce daha fazla beklemek istemediği için jaeyun'a kalkmasını söyledi ve şükürler olsun ki evden dışarı çıkabildiler.

-

jaeyun ve sunghoon partiye vardıklarında, kapının önünde evini parti için hazırlamış olan chun hee ile karşılaştı. biraz geç kaldıklarını ama sorun olmadığını söyledikten sonra içeri geçmelerini söyleyen genç kıza sadece samimi olmadığından emin olduğu bir şekilde gülümseyip jaeyun'un kolunu tuttuğu gibi içeri geçti sunghoon. adımını attığı gibi hafif bir alkol kokusu burnuna ilişti. alkole pek tahammülü olmadığı için yüzünü ekşitip jaeyun'u tuttu. yanındaki bedenin tuhaf haraketlerine anlam veremese bile elini sunghoon'un omzuna attı ve ilerlediler. jaeyun sınıf arkadaşlarının yanına gittiğini söyleyerek sunghoon'u yalnız bıraktı. tek başına ne yapacağını bilemeyen sunghoon, içecek bir şeyler almak için yiyeceklerin olduğu uzun dikdörtgen masaya doğru yöneldi. alkol ile arası iyi olmadığı için gazlı içeceklerden birini doldurup içerken yanına gelen chun hee'yi görünce istemsizce gözlerini devirdi.

amca gülü, heehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin