LESSIE

98 5 0
                                    

-Demesus-
Yüzüme düşen ışığın etkisiyle gözlerimi açtım. Nerede olduğum hakkında bir fikrim yoktu. Buraya gelmemde etkili olan olayı düşünmeye çalışırken yan taraftan gelen tuhaf bir inleme sesiyle irkildim. Kafamı o yöne çevirince odayı ikiye ayıran beyaz bir perde olduğunu gördüm. Sesin kaynağını görebilmek için perdeyi sertçe çektim. Karşımda yanıklar içinde yatan bir adam vardı. Göğsü neredeyse kömürleşmişti. Çok acı çektiği her halinden belliydi kısık kısık inliyordu. Öyle ki kafasını benim tarafıma çevirecek mecali yoktu. Tanrısal özelliklerimi kullanarak ona yardım edebileceğimi düşündüm. Heyecanla yerimden kalktım. Bu ani hareket başımı döndürdü ve yatağa tutunarak ayakta kalmaya çalıştım. Zavallı adama doğru ilerledim. Yanına geldiğimde yaralarının düşündüğümden daha derin olduğu fark ettim. Ellerimi göğsünün üstünde göğsüne paralel olacak şekilde açtım. Gözlerimi kapatıp birkaç saniye bekledikten sonra ellerimi vücudunda gezdirmeye başladım. Tanrısal özelliklerimin işe yaradığını, adamın yaralarının hızla iyileştiğini görmek çok hoşuma gitti. İlk kez dünya üzerinde bu özellikleri kullanıyordum ve insan bedeninde olup bunu yapabilen tek kişi bendim. Üzerime düşen sorumluluğu, dünyaya gönderiliş amacımı düşündüm. Elimi çabuk tutmalıydım, diğer tanrıların benim başarısızlığım ile alay etmeleri isteyeceğim en son şey olurdu. Ama ben daha gönderildiğimin ilk günü başıma bela almayı başarmıştım..
Adam acılarının yarattığı şuur kaybını yavaş yavaş atlatıyor normale dönüyordu.
Onun kendine gelişini izlerken ona nasıl iyileştiğine dair ne tür bir açıklama yapabileceğimi düşündüm. Ya da bizi buraya getiren her kimse ona.. Sahi ben buraya nasıl,kim tarafından getirilmiştim? En son ne yaşadığımı düşünmeye çalışırken aralık duran tahta kapının ardından gelen ayak seslerini duydum. Hızla yatağıma yöneldim ve örtüyü üzerime çekip gözlerimi yumdum.

-Lessie-
Miss Daisy'e yanıkları olan adamı kontrol edeceğimi söyleyerek şifa odasına girdim.Şifa odası dediğimiz yer evin en küçük odalarından biriydi.İnsanları elimizden geldiğince iyileştirebilmemiz için Miss Daisy ile beraber tasarlamıştık. İlk zamanlarda bu şifa odası neredeyse inşaat alanı gibiydi.Fakat daha sonra iyileştirdiğimiz insanların da ellerinden geldiğince yardım etmesiyle daha steril ve şifa odası olmaya uygun bir hale getirdik. Şuan biraz daha iyi görünüyor.Bembeyaz duvarları olan odada iki tane yatak var.Bu yatakları bir perdeyle birbirinden ayırıp hastaların mahremiyetini korumaya çalıştık.Odanın diğer tarafında ilaçları hazırladığımız bölüm var.İlaç dediğimiz şeyler ise aslında ezilmiş yapraklar, bitki kökleri ve tohum karışımları...Ama işe yarıyorlar ve en önemlisi bir çok insana yardım edebiliyoruz.Çünkü bu zamanda "yardım" kelimesi lügatımızda yok.Kimseye güvenemezsiniz. Ve bana neredeyse saldıracak olan haydutlar bu zamandaki en masum şeylerden bile sayılabilir. Haydutların beni kovalamaya başladığı an tekrar aklıma geldi.Göğsünde çok derin yanıklar olan hastamız için aloevera ve böğürtlen yaprağı toplamaya ormana gitmiştim.Eskiden Miss Daisy ile beraber giderdik ama artık o çok yaşlı olduğu için kendim gitmek zorundayım. Yaprakları topladıktan sonra eve daha hızlı ulaşmak için patika yolundan gitmeye karar verdim.Onları gördüğüm an başımın dertte olduğunu anladım.Direk koşmaya başlamamı beklediklerini biliyordum ama onları şaşırtmalı ve zaman kazanmalıydım.Topladığım yapraklarla dolu sepete elimi daldırdım ve bir şey alıyormuş gibi yaptım.Şaşkın bakışlarla beni izliyorlardı.Elimdeki hayali cismi onlara doğru fırlattım. Ne olduğunu düşündüler bilmiyorum ama bir anda korkuyla geriye çekildiler.Fırsattan istifade edip hızla koşmaya başladım.Bir an afalladılar, daha sonra olanları anlayıp peşimden koşmaya başladılar.Elimdeki sepet beni yavaşlatıyordu ama pes etmedim koşmaya devam ettim.Bu patikayı çok iyi tanımıyordum.Ama bu benim için sorun değildi ciğerlerim sökülene kadar koşabilirdim.O anda asıl sorunun ne olduğunu gördüm.Patikanın ortasına kocaman taşlar yığılmıştı ve yol kapanmıştı. Mecburen durdum ve kurtulmak için başka bir plan düşünmeye başladım.O sırada bana yetişmişlerdi.Tam karşımda durdular ve nefeslerinin düzene girmesini beklediler.Acele etmelerine gerek yoktu, zaten ellerindeydim.Büyük bir umutsuzluk bulutu içimi kaplarken onu gördüm.
"Onu rahat bırakın!"
Aslında artık bunu düşünmeme gerek yoktu. Sanırım o güne kadar gördüğüm en etkileyici erkek tarafından gayet etkileyici bir şekilde kurtarılmıştım. Fakat benim yüzümden o düzgün burnuna ve kafasına aldığı darbeler afallamasına ve yere düşmesine sebep olmuştu. Koşarak yanına gittim ve kafasını dizlerimin üstüne koydum ellerimle saçlarını okşadım. Kendini güvende hissetmesini istiyordum. Anlayamadığım bir şekilde tuhaf ve heyecan verici bir his tüm vücudumu sarmıştı. Gözlerini gözlerime dikti ve ne kadar sürdüğünü bilemediğim bir zaman dilimi boyunca gözünü dahi kırpmadan gözlerime baktı. O kadar farklıydı ki, onun üzerimde yarattığı bu etkinin sebebini merak ettim. Normalde erkeklere karşı tuhaf bir çekingenliğim olmasına rağmen kucağımda yatan bu adamı yıllardır tanıyormuşum gibi hissediyordum. Aniden gözlerini kapattığında kendime gelmekte zorlandım. Sanki dünyanın en akıcı kitabını okuyormuşsunuz da kitap en alakasız, en bitmemesi gereken yerde bitmiş gibi bir histi bu...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 03, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

VE TANRI HATA YAPTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin