3

3.1K 227 436
                                    

Chuuya'dan

Kahvaltı yaptıktan sonra Mori-san'ı aramış ve durumu anlatıp izin istemiştim. İzin vermişti bize.

Dazai hâlâ yatakta yatıyor ve kalkamıyordu. Onun bu hâlini gördükçe içim yanıyordu.

Dazai ile kavga etmeyi hiç sevmiyordum ama bana aşık olmasını engellemenin tek yolu buydu. Birbirimizden nefret etmeliydik. Eğer Dazai beni sevecek olursa ve bu öğrenilirse o zaman öldürülürdük. Kendi canım için endişe etmiyordum ama Dazai eğer bu sebep yüzünden ölürse kendimi affedemezdim.

Ben bunları düşünürken kapım çalındı. Evime kimin gelebileceğini merak ederek kapıya yöneldim ve açtım.

Hemşire kıyafetli bir kız bana doğru gülümsüyordu. Kesinlikle içim ısınmanıştı bu kıza. Bana bir piçlik yapacak gibi geliyordu.

- Nakahara Chuuya-san değil mi?

- Evet, benim. Ne istemiştiniz?

- Dazai Osamu burada mı?

- Evet de neden?

- Mori Ougai tarafından Dazai-san'a bakmak için gönderildim. İçeri geçebilir miyim?

- Tabii...

Kapıdan çekilerek onu içeri buyur ettim. Etrafa bakındı bir süre. Ben de telefonumu çıkardım o ara.

- Dazai-san nerede acaba?

- Biraz beklerseniz söyleyeceğim.

Sonra telefonu açıp Mori-san'ı aradım.

- Alo, Mori-san. Bu hemşire kızı siz mi gönderdiniz?

- Evet Chuuya-kun. Neden sormuştun?

- Sadece emin olmak istedim. Neden gönderdiniz peki? O salağa ben de bakabilirdim?

- Sadece Dazai-kun'un olabildiğince hızlı iyileşmesini istiyorum. Ayrıca o hanım bir yetenek kullanıcısı. Yaraların iyileşme sürecini azaltıyor.

- Ama bu Dazai'de ile yaramaz ki. Onun yeteneği her daim aktif ve kendisi kapatamıyor?

- Evet, bu doğru ama bu kız en iyi sağlık görevlilerinden biri. O yüzden onu yolladım Chuuya-kun.

- Pekâlâ, siz nasıl isterseniz.

Telefonumu kapattım ve hemşireye biraz daha orada kalmasını söyleyerek Dazai'nin yanına gittim.

- Hey bandaj israfı! Sana senin için iyi mi yoksa kötü mü olduğunu bilmediğim bir haberim var. Duymak ister misin?

- Tabiki de Chuuya.

- Mori-san bir hemşire kız yollamış sana bakması için. Yani artık bana ihtiyacın yok. Ayrıca kız güzel bir bayan. Yani onunla çifte intihar etmek isteyebilirsin?

- Hayır, hâlâ sana ihtiyacım var. Ayrıca onunla yapmak istemem bu kadar güzel bir olayı.

- Hâlâ bana ihtiyacın var?

- Evet çünkü onun bana bakmasını istemiyorum. Ben senin bana bakmanı istiyorum Chibi-chan. Lütfen onu geri gönderir misin?

- Hmmm, Mori-san'a söylemem lazım.

- Hayır ona söyleme!

- Neden peki?

- O kadarını boşver. Sen söyleme ve onu tehdit ederek gönder buradan. Hatta dur, onu yanıma getir. Benim tehdidim daha çok işe yarar.

- Pekâlâ... Getiriyorum...

Dazai'nin o kızı istememesi benim hoşuma gitmişti. Gülümseyerek kızın yanına gittim ve onu odaya getirdim. Dazai'nin soğuk bakışlarına maruz kalınca önce bir titredi, sonra ise tekrar o gıcık gülümsemesini takındı.

- Buradan gitmeni istiyorum. Ayrıca bunun hakkında Mori-san'a tek kelime bile etme.

- Üzgünüm Dazai-san fakat bunu yapamam. Ayrıca Mori-san ile aranızda ne var biliyorum. O yüzden bence gitmesem daha iyi olur değil mi?

Kız bunu söyledikten sonra titreme sırası bu sefer Dazai'deydi. Dazai ile patronun arasında ne vardı ki onu bu kadar çok korkutuyordu anlamıyorum.

- Chuuya, ona gitmesi hakkında tek kelime bile etme. Anlaşıldı mı?

Anlamsız bir ifade ile başımı sallayarak onu onayladım.

Bu kızda bir piçlik olduğu konusunda kesinlikle haklıydım. Dazai neden bu kızdan korkmuştu? O normalde hiç kimseden korkmazdı ama son iki yıldır Mori-san'ın adı geçtiği şeylerde ürker olmaya başlamıştı. Bunu ona çok kez sormaya çalışmıştım ama beni hiç cevaplamamıştı. Meraktan ölecek durumdaydım artık.

- Chuuya?

- Efendim bandaj israfı?

- Bana bir bardak su getirir misin?

- Tabii, olur.

Mutfağa yöneldim ve boş bir bardağa su dokdurup elime aldım ve Dazai'nin olduğu odaya yöneldim. Odaya kapı çalmadan daldım. Neden çalayım ki, benim evim değil mi?

İçeri daldığımda gördüğüm manzara ile şok oldum. O piç kız Dazai'yi öpüyor, Dazai ise isteksiz olduğunu belli etmek için ellerini yumruk yapmış onun göğsüne vurup ittiriyordu. Başını başka yöne çeviremiyordu çünkü o piç kız başını tutmuştu.

- NE SİKİM YAPIYORSUN SENİ OROSPU?! DAZAİ'DEN UZAK DUR!

Yeteneğimi aktifleştirerek Dazai'nin yanına gittim ve kızı yakasından tutarak kaldırdım. Bana dokunan el ile sahibine döndüm. Yeteneğim silinirken Dazai'nin yüzüne baktım. Bana yapma der gibi bakıyordum.

- Yapma Chuuya. O buna değmez, inan bana.

Başımı sallayıp kızı indirdim. Kız soluklanırken tekrar Dazai'ye baktım.

- Sana inanıyorum ama-

Kızı kolundan tuttuğum gibi evin ana kapısına götürmeye başladım.

- BU ONUN BURADA KALACAĞI ANLAMINA GELMİYOR!

Kapıyı açıp kızı attım evimden. Son bir kez daha onun yüzüne baktım.

- Bir daha sakın bu eve gelme. Dazai'ye veya bana sakın gözükme yoksa seni doğduğuna pişman ederim! Beni anladın mı?!

Kız korku ile başını sallarken koşarak uzaklaştı. Omzunda hissettiğim dokunuş ile arkama döndüm.

- Dazai! Sen yaralısın! Neden ayaktasın seni aptal! Ölmeyi bu kadar çok mu istiyorsun?!

- Shhhh... Sakin ol. Ben iyiyim. Yaram şu an yürümeme izin verecek kadar iyi. O yüzden sakin. Ayrıca ölümüm senin elinden olucaksa neden olmasın?

- Tch! Nasıl bu kadar hızlı iyileşme gösterebiliyorsun? Aklım almıyor.

- Bu da benim özelliğim. Boşver sen. Seni hiç bu kadar sinirliyken görmemiştim. Neden bu kadar sinir oldun o kızdan?

- Sana izinsiz dokunmasına bu kadar sinir oldum. Bu tür insanları hiç sindiremiyorum.

- Ohhh anlıyorum... Hadi içeri geçelim. Dikişlerim acıyor.

------------

Bu olayın üzerinden iki hafta geçmiş ve Dazai artık tamamiyle iyileşmişti.

Duygularımı o lanet Dazai'ye söyleme konusunda kalbim ve beynim arasında büyük bir savaş vermiş ve sonunda kalbim kazanmıştı.

Dazai'ye o gün mesaj atarak Yokohama'nın ıssız ama güzel bir yerine davet etmiştim. Duygularımı ona açıklamak istiyordum.

Tabii o, o gece gelmemiş ve beni yüzüstü bırakmıştı. Ertesi gün öğrenmiştim ki Dazai mafyadan ayrılmıştı. Ayrıca Oda Sakunosuke bir savaşta ölmüştü.

Dazai'den o günden sonra nefret etmeye çalıştım ama bir türlü başaramamıştım. Onu hâlâ seviyordum.

İki yıldır ondan hiçbir şekilde haber alamamıştım. Onu merak ediyor, başına bir iş gelmemiş olmasını umuyordum. Onu bir daha göremeyeceğimi sanmıştım. Ta ki o güne kadar...

Secret Love | SoukokuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin