Eski Alışkanlıklar

119 14 154
                                    

Meri bir gece uykusundan nefes nefese uyandı. Kabus görmüştü ama öyle böyle değil, yüreği ağzına gelmişti resmen. İlk başta eli ayağına baktı, yarı uykulu halinden uyanmaya çalışıyordu. Bir dakika sanki bir saat gibi gelmişti. Meri kafasını kaldırdı. Nefesini yokladı, uyuşmuş gibiydi. İlk iş lavaboya gitti ve yüzünü yıkadı yüzüne baktı, eskiden olsa bunlarla kendi kendine yüzleşirdi ama artık ona da bundan gına gelmişti. Oturma odasına gidip şarjdaki telefonunu aldı. Rehberi açtı, artık Orhan'ın da numarası vardı. İlk başta çekindi, çünkü saat gecenin körüydü. Sonrasında dayanamadı ve Orhan'ı aradı. Ateş'in evinde kalan Orhan, bir anda kafasını yattığı kanepeden kaldırdı ve ilk başta küfredecek gibiydi. Sonrasında telefondaki numarayı görünce bir anda sanki yanındaymış gibi üstünü başını düzeltti ve telefonu açtı.

"Canım? Nasılsın iyi misin? Neden bu saatte aradın?"

Dedi sessizce Orhan, Ateş'i uyandırmak istemezdi çünkü başının etini yerdi.

"Ya... Özür dilerim gece gece rahatsız ettim..."

Dedi Meri sesi biraz titreyerek.

"Olur mu öyle şey hayatım, noldu?"

Orhan hemen stres olmuştu. Meri'nin sesinin tonundan bile merak ediyordu onu.

"Ya sadece... Çok kötü bi rüya gördüm, geçen Norveç'e gittiğimizde salak Sarp'ı gördüm ya, eski anıların abartı halini gördüm... Boğuluyodum sanki... Tam o ara uyandım işte sonra dedim seni ariyim..."

Orhan fark etmeden gülümsedi. Küçük şeyleri bile ne kadar çok özlediğini farkında değildi. Sonrasında bir şey fark etti, şu an olmak istediği yer onun yanıydı Ateş'e fark ettirmeden çıkmayı başarırsa daha da iyi olacaktı. Çok geçti, Ateş çoktan uyanmıştı ama allahtan konuşmanın başını duymamıştı. Orhan hemen telefonda bir şeyler geveledi.

"Heeee hmmm tamam tamam hmmm ben hemen geliyorum hemen."

Meri hemen Ateş'in geldiğini anladı ama yine de telefonda gelme ya diyordu. Orhan yine bir şeyler geveleyip geliyorum diyip telefonu kapadı. Orhan'ın bu telaşı Ateş'i haliyle meraklandırdı. Yukarı kattan hemen laf yetiştirmeye başladı.

"Nolmuş doktor?"

Orhan hızlıca hazırlanmaya başladı ve lafı hemen geçiştirdi.

"Yok be doktor... Hasta ya... Hastaneye gitmem lazım."

Ateş bunu yememişti.

"Hadi be ben üç yaşında çocuk muyum?"

Orhan bir anda kafasını ona doğru kaldırdı.

"Doğrusunu söylemek gerekirse evet. Öylesin ama konumuz bu değil, konumuz benim acilen çıkmam. Oyalama beni be!"

Ateş güldü. Sonrasında bir şey bağırdı.

"Selam söyle, hastanedeki hemşireye."

Orhan tam çıkacakken geri geldi.

"Ne- ne hemşiresi be? Hastaneye gidiyorum hastaneye!"

Ateş kıs kıs gülmeye devam etti.

"Tamam işte hastanedeki hemşireye selam söyle. Doğru söyle be, siz o yeni gelen hemşireyle hastanenin neresinde..."

Orhan şaşkın yüz ifadesiyle ona baktı.

"Neresinde ne?"

"Bilirsin sen doktorrr, en iyi sen bilirsin. Aşna fişne doktorum beee hastaneye taşımış leveli. Her mekanda en iyisidir benim Orhan hocam."

Zümrüdüanka (Alternatif Evren)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin