Hayallerin Külleri

98 15 51
                                    

İpek'in anne olma hayalleri biraz sallantılı bir yolda olsa da Meri onu ayakta tutan kişilerden biriydi. Ona sonuna kadar moral veriyor ve kendisine gelmesini sağlıyordu. Kısacası bu hayale kavuşması için her şeyi yapıyordu. Bu aralarında olanı kimseye söylememişti ama Ateş, Ateş olduğu için bunu fark etmişti. O ikisi dışında kimse bilmiyordu. Ateş bu aralar da Orhan'la baya ilgileniyordu çünkü İpek'le aralarında bir şey olduğuna emin gibi bir şeydi. Bir gün hatta ofiste Meri ile otururken Orhan'la İpek'i göstererek bu konu hakkında konuşmuştu.

"Baksana... Hep birlikteler... Yemeğe bile çıkmışlar... Ah be Orhan hocam, ah be Orhan hocam. Yine umutsuz romantik. A desen bir şey seziyo."

Meri kendini gülmemek için zor tutuyordu. Ateş'in kıskanç çırpınışlarını izlemek ona zevk veriyordu.

"Değil mi ya, ben de aralarında bir şeyler seziyorum..."

Diyerek kudurtmaya çalıştı Ateş'i. İşe de yaramıştı, bunların hepsi Orhan ve Meri'nin oyununun bir parçasıydı. Meri, Orhan'a sadece İpek'in bu aralar pek iyi olmadığını söyleyip ona göz kulak olmasını söylemişti. Ama bu arada Ateş böyle şeyler düşünce oyunu kendi lehine çektiler ve buna göre oynamaya başladılar. Orhan da Ateş'le oynamaktan zevk almıyor değildi.

Bu olay o kadar ileri gitmişti ki, artık İpek'e de aralarındakini şu olaydan sonra söylemek zorunda kaldılar. Yani daha doğrusu Meri artık dayanamadı. O aralar çok fazla İpek'te kaldığı için artık söylemezse içi huzursuz olurdu.

Söylediği gece İpek'in morali pek de iyi değildi. Meri onu neşelendirmek için hayatından, eski zamanlardan saçma sapan olaylar anlatıyor onu güldürmeye çalışıyordu.

"Ay İpek hatırlıyo musun, Şule hocanın dersini hepimiz ortak alıyoduk bi gün hepimiz topluca geç kaldık diye gece parti nasıldı demişti... Aslında biz o gece çalışmaktan uyuyakalmıştık inek gibi... İçseydik de bi işe yarasaydı."

İpek güldü, olayı hatırlıyordu.

"Ateş çalışmamıştı, Orhan'a anlattırıyodu ama asla dinlemiyodu sırf onu gıcık etmek için. Olan senle bana olmuştu, doğru düzgün çalışamadık gülmekten."

Meri buna güldü cidden de öyle olmuştu.

"Ah be Orhanım yazık ne hallere düşmüştü ama çok eğlenceliydi onu öyle izlemek, kıyamadım ona çok zor tuttum gülmemi o gün."

Meri bunları söylerken İpek onun kızaran ve farkında olmadan gülümseyen yüzüne baktı. Bir şeyler olduğunu sezmişti.

"Meryem bak bana bakiyim... Senin yüzün kızardı... Yoksa bana söylemediğin bişi mi var hı senin bakiyim?"

Meri pot kırdığının farkındaydı. Yooo diye geçirmeye çalıştı ama İpek yemedi. Hatta daha da heyecanlandı, keyfi yerine çoktan gelmişti. Koltukta oturduğu taraftan Meri'nin tarafına doğru geldi ve ona yaklaştı. Koluna girdi ve onu dürttü.

"Meryeeeeeem. Ben bu bakışı biliyorum, bişi söylemiyosun banaaaaa... Hadi, dökül bakiyim. Bak meraktan çatlicam. Yapma. Söyle hadi."

Meri gülme krizine girmişti. İpek meraktan çatlayacak halde onu sallayıp sallayıp duruyordu.

"Ay tamam tamam of... Ya... Biz... Orhan'la... Yeniden... Ya of işte Norveç'te baya konuştuk ettik, bir kaç aydır da..."

İpek hemen atladı.

"Ay Meryem hadi ya!!!"

Meri güldü baya güldü hem de.

"Ay tamam tamam sakin ol ahahahah, ya işte ben ona her şeyi anlattım, çocuk olayını falan... Gerçi sen benden önce davranmışsın ama. Yaaaa uzun lafın kısası deniyoruz ve şu an çok iyi. Ben çok mutluyum, o ne kadar mutludur bilmiyorum ama ben çok mutluyum."

Zümrüdüanka (Alternatif Evren)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin