(11)

81 8 10
                                    

Açtığım kapıyla karşımdaki postacı ile göz göze geldim, ah ona şu an içimden ne kadar sövdüğümü bi bilse.. postacı bana bakıp gülümsedi ardından elindeki birkaç zarfı uzattı. Zarfları alıp kapıyı kapadım, artık bu dünyada en nefret ettiğim kişiler postacılardı, kesinlikle postacılar. Zarflara baktım hep gelen davet, fatura ve benzeri şeylerdi bunlar için mi ben Denkiciğimi öpemedim! Hemde bu sefer vardığım izlenime göre karşılıklı olucaktı! Ben mutfağa doğru merdivenlerden çıkarken Denki de koşarak mutfaktan çıktı, merdivenlere doğru koştu ilk önce bana doğru koşuyor sanmıştım ama yanımdan hızlıca geçip kapıya doğru koştu, kapının önünde durdu ve bana döndü

"Gel dışarı çıkalım, yağmur yağıyor eğlenceli olur!"

Denkiye gülümsedim ve kafa salladım arada sırada böyle çocuklar gibi olan hevesini kırmak benim için imkansız oluyordu. Yanına gidip karşısına dikildim ve ona baktım

"Hasta olmazsın dimi? Hem yağmur hem soğuk var"

"Bebek değilim, yağmur beni hasta edemez"

"öyle diyorsan"

Kapıyı açınca soğuk rüzgar yüzümüze vurdu, bi vaz geçmedim değil ama Denki hızlıca ayakkabısını giyerken düşünmek iyi bir fikir değildi, eh bi kere kabul ettik eşlik edicez artık. Ben hala ayakkabılarım ile uğraşırken Denki çoktan dışarı koşmuştu bile, yağmurun altında kollarını açmış kafasını geriye atmış öylece duruyordu. Ona doğru yaklaştım ve hızlıca arkasından sarılıp kollarımı beline doladım ardından havaya kaldırdım. Kafasını çevirip bana baktı, bende ona gülümsedim ve onunla beraber kendi etrafımda döndüm, o aniden döndüğümde biraz korktu ama sonradan beklemediğim şekilde gülmeye başladı, gülerken sesi biraz daha inceliyordu, o zamanlarda kulağıma çok hoş geliyordu. Onu indirip kendime çevirdim ve yüzüne doğru eğildim, gülümsüyordu hafiften ıslanan saçları yüzüne düşmüştü bile, bende ona düşmüştüm tabi. Ona aradaki mesafeyi kapamak için bir adım attım ama o geri adım atıp arkasını döndü, ardından koşmaya başladı, peşinden izledim eğlenişini. Yuvarlak çizer gibi koştu, birkaç kez kendi etrafında döndü, kendini yerdeki suya bile atacaktı ama onu ben tuttum tabi sonrasında yine benden sıyrılıp koşmaya devam etti onun hakkında bilmediğim çok şey vardı ama içimdeki ses bundan sonrasında onu iyi tanıma şansı bulduğumu söylüyordu, sanki artık bana kanı ısınmış ve eğlenceli, sevgi dolu yönlerini yeni gösteriyor gibiydi.

Denki nefeslenmek için durunca ona döndüm ve izlemeye devam ettim, ardından soğuk rüzgarlar ve yağmur iyice bastırınca ona doğru yürüdüm, artık içeri girmemiz lazımdı.

"Denki! Hadi içeri girelim artık!"

Olduğu yerde bana döndü, hemen gözüm sarılaşmış kirpiklerine ve kaşlarına kaydı, güzeldi, tatlıydı, eşsizdi her farklı genlerin en güzel birleşimi gibiydi, harikaydı benim gözümde. Bana doğru yaklaştı yavaş adımlarla, kızarmış burnu ve yanakları onun da üşüdüğünü söylüyordu.

"Tamam, zaten çok ıslandık"

Elimi uzatıp onun elini tuttum, buz gibiydi ama yumuşaktı. Arkamı döndüm ve kapının önüne gelince ittirdim, açılmadı.. Denkiye döndüm ve umut dolu bir bakış attım

"Denkii, anahtarı aldın dimii?"

"Hayır, ben senden önce çıktım, sen almadın mı?"

Bittik.. bittik..
Denkiye hayır dercesine kafa salladım ve olduğum yere çöktüm, yanıma oturdu bana endişe ile baktığını hissediyordum, ona döndüm ve baktım, ıslaktık üşüyorduk ama o benden daha da fazla üşüyordu.

"Denki kapıyı kıralım mı?"

"Acaba nasıl kıracaksın?"

"Bilmiyorum.."

ᴛᴡᴏ ᴘʀɪɴᴄᴇs  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin