Hazırlık

205 21 0
                                    

Vazgeçtim. Sınır falan yok artık. Ama siz yine de beğenin ve yorum yapın.

Arkadaşlar ilk kez karakterlerin fotolarını yükleyeceğim. Oyuncularla ilgili fikirlerinizi gercekten çok merak ediyorum.

Yorum olarak fikirlerinizi söyleyin. Eleştirilere her zaman açığım. Sizin eleştirilerinizle kendimi geliştirebilirim.

(Pelin'in resmini sonraki bölümde koyacağım. Düşüncelerinizi merak ediyorum.)

Multimedia'da Talha Korkmaz...

Neyse sizi daha fazla bekletmeden lafı bitireyim.

İyi okumalar...

"Iksirin yeri görüşmek için gittiğimiz James' in yanındaymış."dedi Pelin.

Ne yani vampirlerin en büyüğünün mekanında mıydı iksir? Bu görev hiç de kolay olmayacak.

Ben ve Pelin, hem şaşkın hem de biraz korkmuş birbirimize bakıyorduk. Berk ise hiçbir şeyden habersiz öylece duruyordu.

"Talha noldu? Niye yüzünüz kireç gibi oldu?"dedi. Tabi o da haklıydı. Ona daha anlatmamıştık.

Pelin bu duruma fazla üzülmüş görünüyordu.

"Pelin tamam üzme artık kendini. Ne kadar da zor olsa halledicez."dedim. Bu söylediklerimden ben de biraz şüpheliydim.

"Off! Biri neler olduğunu anlatacak mı artık?''dedi sabırsızca Berk. Bi dur be sen de. Şurada kızı teselli etmeye çalışıyoruz.

"Biz, bu vampirlerin ele başıyla görüşmeye
gittik. Ama o it barış teklifini kabul etmedi.
Bizim alacağımız iksir de bu herifin mekanında. Yani bir binada vampirler için önemli iki şey korunuyor. Güvenliği sen düşün."dedim Berk'e.

Artık öğrendi. Rahatlamıştır salak. Benim plan düşünmem gereken yerde buna laf anlatıyorum.

Pelin tam zaten yanımdaydı. Elimi omzuna attım. O da bana iyice yaklaştı. Biraz neşelensin diye gülerek:

"Küçük prenses senin şu Ufuk'u ara da gelsin. Onunla konuşup bi plan yapalım." dedim.

"Bu riske gireceğini pek sanmam ama yine de bi şansımızı deneyelim."dedi. Elini cebine götürdü. Telefonunu çıkarıp bir numarayı aradı.

Biraz bekledikten sonra telefona cevap verdi. Bense hiç kıpırdamadım.

Kurt güçleri bazen çok işime yarıyor. Telefonda ne konuştuklarını rahatlıkla duyabiliyordum.

-Alo. Ufuk buraya gelip bize yardım etmen gerek. İksiri almak için nasıl ıçeri gireceğimiz hakkında plan yapmamız lazım.

-Sen istersin de gelmez miyim? Adresi ver beş dakikaya oradayım.

Pelin verip telefonu kapattı. Bu Ufuk ne yavsak bi adam. Resmen Pelin'e asılıyor.
Bu hep böyleyse ben bunu öldürürüm.

Kapı çaldı. Berk gidip kapıyı açtı. İçeriye artist tipli biri girdi. Galiba Ufuk bu.

Yanımıza kadar geldi. Ben ve Berk ile selamlastı. Pelin'e gelince sarıldı öptü falan. Anlaşıldı bunun ölümü benim elimden olacak.

"Sen Talha olmalısın. Şu alfa kurt."dedi alaycı bir tavırla.

"Evet. Otur da fazla zaman kaybetmeden konuşalım."dedim. Onun aksine benim sesim gayet ciddi ve sertti.

"Wow. Demek bugün bayağı ciddiyiz."dedi Pelin. Ona sertçe bir bakış attım ve sustu. Biraz da üzülmüşe benziyordu.

Kurtun GünlüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin