Tam ölüm saatini söyleyecekken kalçasının altında adelesine saplanmış olan cismi farkettim.Dışardan bir bıçağı andıran cismi saplandığı yerden çıkardım.Asıl şaşırtıcı olan ise bıçak çıkarken deriyi girdiği yerin 2 katı boyutunda zarar vererek çıkmasıydı.İlk başta anlıyamadım.Kimseye belli etmeden eldivene sarıp cebime attım.Eğer Yüzbaşı görseydi kanıt diye alabilirdi;
-Ölüm saati 13:34.
-O onurlu bir askerdi.Bundan sonra onu rahatlatmak için yapılması gereken tek şey bunu yapanı bulmak.
Kimseden ses çıkmadı bir süre olayın etkisi geçince Yüzbaşı;
-Tommy onu götürün.Daha sonra bir ekip daha gönderin,diğerlerini bulmak için.
Holmes bile şaşırmıştı.Olay tam anlamıyla devlete karıştı.Bu askeri daha yakından inceleme fırsatım olsaydı keşke.Neyseki kimse metal cismi görmemişti.Yüzbaşı:
-İzninizle Hanımefendi,Holmes,Doktor.
Aceleci ve kızgın bir biçimde evden ayrılan Yüzbaşı oldukça endişeli görünüyordu.Holmesde izin istedi ve bahçe kapısından çıkaraken Yüzbaşını takip etmemi istedi.
-Tabiki Holmes.
-Ha bu arada dostum kanıtıda istersen ben alıyım düşürmen öngörülebilir çünkü.
-Sen .......sen nasıl ?
-Sadece sol cebine elini sokmana rağmen diğer cebin ağır basıyor Whatson.Daha dikkatli ol.
-Tipik Holmes işte.
Cisminona verdikten sonra Yüzbaşını takibe başladım.Holmes e yine nereye gideceğini sormamıştım.Nasıl da aklımdan çıkmış.Neyse bana verdiği göreve odaklanıyım.
Yüzbaşı daha önce görmediğim bir şekilde aceleciydi.Köşedeki ordu arabasına hızla yürürken neredeyse iki metre arkasındayım.Şaşırtıcı olan ise bir kuşu sadece sesini duyarak vurabilen bir insan beni neden fark edemedi.Ya ben çok iyi bir casusun yada Yüzbaşı çok kötü bir asker.
Arabasına tam binerken hemen yakınındaki ağacın arkasına saklandım.Asker kapıyı açmaya yönelemeden büyük bir hışım ile kapıyı açtı ve sokak boyunca gitmeye başladılar.Büyük ihtimalle olay yerine gidecek fakat ben yinede takip edeyim.Hemen bir araba çağırıp yola koyuldum.Onları izlemek çok zordu.Bana garip gelen ise neredeyse bir düzine askerin geri dönemediği yere bir askeriyle gitmesiydi.Eminim ki Tommy ve bölüğü daha yeni hazırlanmışlardır.Olay yerine neredeyse iki blok mesafe vardı.Ama gariptir ki yavaşlamdılar.Haliyle bende yavaşlamadım.Olay yerinin önünden gelip geçtik.Yerini şaşırmış olamazlar çünkü o blok çevresinde başka ev yok.Acaba nereye gidiyor ?
Bir süre takip ettim.Daha önce neredeyse hiç gelmediğim yerler ve görmediğim insanların olduğu bir mahallede "Şeytan İni" isimli bir mahzende durdu.Bende mecburen yan sokağa girmek zorunda kaldım.Çünkü burada durmalarını beklenmeyecek kadar iyi tanıyordum onu.
Oldukça garip bir ismi vardı mahzenin.Arabadan inip etrafı kolaçan ettim.Blok çevresinin güvenli olduğu kanısına varınca yakınlarda bir telgraf ofisi gördüğümü hatırladım.Bunu Holmese rapor etmeliydim.Neredeyse Güneş batacak sandım.Fakat binalar o kadar garip yapılıkı güneş yok gibi.Sokak ışıklarıda oldukça yetersiz.Bir elim silahında telgraf ofisine doğru yürümeye başladım.Sokak alışıla gelmişim dışında boş ve sessizdi.Ofis kapısı kapalıydı.Bastinumdaki ince demir parçalarıyla açtım.Sanırım beni kimse görmedi.Hemen oturup Holmes e mesajı yazmaya başladım.Acaba şifreli şekilde mi yazsam ? Holmes bu illaki şifreli ister.Biraz zahmetli olsa da mesajı bitirdim.Tam kapıya yöneldim ki dışarda bir adam vardı.Ofis penceresinde bana bakıyor gibiydi.Lakin sokağin ve yolun ortasında iki iri eli yanmlarada garip kovboy şapkası yüzünü gizliyordu.Ama sanırım bir kolu diğerinde iriydi ve çenesinde vücuduna göre ince ve küçük yapılıydı.
Soğuk kanlılığımı korusun ve kapıdan çıkıp merdivenlerden indim.Buram buram terliyordum.Tam sağa hamle yaptığım sırada:
-Ne ulu bir meslek Dedektif bir Doktor.Ama özellikle Doktor olmak.
-Sen de kimsin ? Yüzünü göster ?
- Hıh.... Hiç değişmemişsin Doktor.
-Beni nerden tanıyordum ? Derhal yüzünü göster.
Ben ne kadar emir yağdırsamda o aldırmıyordu.Bir an sağ elini belinin arkasına attı:
-Hey hey hey dur bakalım.Sakın kıpırdama.
Silahını çekmem bile onu korkutmadi.Eğer beni btanımasa onu şuracıkta vururum.Daha sonra yavaşça beline paralel şekilde duran palasını çekti ve tek kelime etmedi.Sanki benimde birşey yapmamı bekler gibi durdu:
-Silahları sevmem bilirmisin bilmem ama silah güçsüzlere göredir.Eski tarihte Ulu bir ozan şöyle demiş "Silah icat oldu mertlik bozuldu."Doktor eskiden senin mert olduğunu sanırdım.
-Başka bir bilgede şöyle demiş bilir misin ? "Korkarlar yüzünü kapatmasaydı eğer,Nerden bilirdik mertlerin kerametlerini."
-Neyseki aklın pazularından göre güçlenmiş Doktor.İstediğin bumu yani.Peki öyle olsun.
Sıska olan eliyle şapkasının ucunu tuttu ve tam kaldıracakken:
-Herşey karşılıklı Whatson sende silahını at o zaman.Kılıcını çek bir mert gibi.
Benim hakkımda nerdeyse ben çok şey bilen bu gizemli herif bana Holmes i hatırlatıyor.
-Ankaştık.
-Hıhıhı.....
Silahımını attım.Bastonumdaki ordu yadigarı kılıcımı çektim ve doğrulttum.Şapkasını çıkarttı ama bende aynı anda şaşkınlıktan elim ayağıma dolaştı.Bu gizemli adam Dr.Knight tan başkası değildi.Kılıç tutan elim tutmaz,Yumruk olan elim durmaz oldu.
-Beni gördüğüne sevinmedin mi Eski dostum ?
-Sen.....ama.......Sseee....
-Evet havalı girişleri hep sevdim.Ama intikam almayı daha çok severim Whatson.
Bu sözlerden sonra şaşkınlığim hatsafahadaydı.Üzerimde doğru hamle için koşana dek sanki bir ölüydüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sherlock Holmes:Kötüler Asla Unutulmaz
Mistério / SuspenseBu metni okurken lütfen zihninizde canlandırın.Öyle bir insansınız ki sahip olduğunuz en eşsiz özelliğiniz ayni zamanda lanetiniz olsun.Mükemmelsinizdir insanların gözünde lakin sefilsinizdir kendi benliğinizce.Oldukça zeki ve dikkatlisiniz.Zihniniz...