Büyümeyi reddediyordu küçük. Ona acı veriyordu insanların arasına girmek. Girdikçe daha çok acı çekiyordu sanki. Bu yetmezmiş gibi bir de aşık olmuştu. İlk defa aşık olmuştu. Nasıl bir şey olduğunu ilk kez tadıyordu? Büyüdüğünü o an anladı. Ama daha vardı büyümesine... Çevresindekiler kızıyordu ona hiç büyümediği için. Ama o biliyordu... Yavaş yavaş büyüdüğünü...
Sevmek neden bu kadar acı veriyor Mim? Sevmek neden bu kadar acı verir? Neden insanı boğar gibi? Karşısındakinin sevip sevmediğini nasıl anlar? En ufak hareketinde neden bu kadar heveslenir? Bunu Mim de bilmiyordu. Hiç aşık olmamıştı. O sadece mimarlığa aşıktı. İnsan değildi ki... Duyguları yoktu ki... Belki de vardı. Maya bilmiyordu.
Maya yurttaki bir arkadaşı sayesinde tanışmıştı o çocukla. O arkadaşını çok sevmişti. O da okuyor diye. Evet onun da Oğuz Atay hayranı olduğunu biliyordu. O yüzden o kıza bir hayranlık duyuyordu. Şimdi de onun arkadaşına aşık olmuştu. Neden? Yaşadıkları yüzünden mi? Hiç bilmiyordu. Ne olduysa bile ilk defa bu şekilde aşık olmuştu. Ama o çocuğun mutluluğu için bile ondan vazgeçmeye hazırdı.
"Eğer ondan hoşlanıyorsa ben onun için ondan vazgeçerim."
"Niye vazgeçesin ki? Kendi mutluluğundan..."
İçinden "O nasıl mutlu olacaksa ben de öyle olurum." demişti Maya. Sevmeyi yeni öğreniyordu bir insanı. Hem de onun için ondan vazgeçebilecek bir sevgiye bile hazırdı o anda. Bunu Nalan'a hiç söylemedi. Onu anladığını sanıyordu Nalan'ın.
Birlikte gitmişlerdi kahvaltıya. Orda görmüştü onu ilk. Emre ona ilk baktığında başını çevirmişti Maya. Çok da hoşlanmamıştı sanki başta. Sebebini bilmiyordu Maya. Bu yaptığı davranışı kendisi de çözemedi. Nalan, Emre'den bahsederdi hep. O arkadaşlarından. Acaba Maya onu görmeden mi hoşlanmaya başlamıştı ondan. Acaba kafasında kurguladığı hayali erkeğe mi aşık olmuştu? Yoksa o Emre miydi? Cevaplanamayan soruların arasında kalmıştı.
Benim ne işim var böyle işlerle Mim? Mimarlık değil mi benim ilk ve tek aşkım? Neden böyle oluyor? Neden beni daha çok kendine çekiyor? Yaptığınız işten daha önemli değil elbette ama kalbine söz geçiremezsin. Sakın inkar etme. Onu sevmiyorum diye. Sonra incinir, pişman olursun. Sen hiç aşık oldun mu Mim? Hayır. Ama ben seni tanıyorum. Senin pişman olacağına da adım gibi eminim. Doğru... Ya da sen... Sen de mi ona aşıksın yoksa doğruyu söyle? Mim güldü. Maya onu o aşık olduğu kızdan kıskanıyordu zaten. Mim'den de kıskanmıştı. Deli gibi kıskanıyordu onu. Sadece onu sevsin istiyordu gizliden gizliden. Ama saf çocuk sevdasıyla da karşılıksız sevmişti onu. Ondan bir şey beklemiyordu. O kıza aşıksa yapacak bir şeyi yoktu. Ondan aşkını silmesini isteyemezdi. Tıpkı... Kendisinin yapamayacağı gibi.
Nalan'ın "Ben neden aşk üçgeninin içine düştüm?" diye yapmacık bir şekilde sızlanması geldi. O anda mı ona yapmacık gelmişti? Yoksa gerçekten yapmacık mıydı? Bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MmrMaya
FanfictionTutunamayanlardandı o. Hayata değil insanlara. Selim Işık hayranıydı. Oğuz Atay'ı çok sevmişti. Hayatı ve kendisini sık sık sorgulardı. Tutunmaya çalışırdı bir yerlerden... İnsanlar fırsat verirse tutunacaktı. Bir de... Aklında çocuklar gibi uydurdu...