Hayatı çıkmazdaydı sanki... Ona göre öyleydi. Ne yapacağını bilemiyordu. Üniversiteye yeni yerleşmişti. 1. sınıfta çuvallamıştı derslerden. Nefret ediyordu proje derslerinden. Çok nefret de sayılmaz o. Bir sevse, bir nefret ederdi zaten. Arkadaşlarını kıskanıyor muydu? Hayır... Sadece onların nasıl yapabildiğini anlamaya çalışıyordu. Anlayamayınca daha da artıyordu içindeki o tükenmişlik hissi. Bu tükenmişlik hissi onu yıpratmıştı. Hayal ettiği hayatı yaşamayı rüyasında bile göremezdi. Nasıl görsündü? Hayatına o kadar çok karışan varken... Had bilmezler... Neden karışırlardı ki her şeyime? Size ne? Ben size karışıyor muyum? Ne diye burnunuzu sokuyorsunuz her şeyime? Bir anda içine ürperti geldi. O loş odada oturuyordu tek başına.
Yurdun en sakin odasını bulmuştu. İçerisi dört bir tarafında masalar ile kaplıydı. Ver her masanın da önünde birer sandalye. Bu odanın bir tane penceresi vardı. Ve gece pencerenin kenarına geçmiş yine düşünüyordu. Olup bitenleri. Hatta... Hayatında olmayanları bile... Başkalarını bile... İnsanlar neden böyle? Biliyor musun? Ben de bilmiyorum. Neden böyleler? Anlayamıyorum dostum. Gerçekten anlamıyorum. Neden en olmadık konularda bile kalp kırarlar? Neden hiç düşünmezler? Hiç düşünmeyenler yüzünden biz düşünüyoruz ya? O yüzdendir belki. Yok... Ben başka bir sebep biliyorum. Neymiş o küçük hanım? Okumuyorlar. Evet evet. Okumadıkları için düşünme yetilerini kaybetmişler. Yavaş yavaş... İnsan olmayı unutuyorlar... İnsanın görevi düşünmek değil mi? Yani en önemli özelliği bu olduğuna göre en önemli görevi de bu olmalı diye düşünüyorum. Yanlış mı? Hayır. Haklısın bence. Ben de düşünüyor muyum bilmiyorum. Neden küçük? Çünkü... Çünkü insanlar beni de kör etmeye çalışıyor. Ben onlara karşı bir savaş açtım. Baksana bana. Yapayalnızım. Öyle deme küçük. Sen yalnız değilsin. Bak ben varım. Gülümsedi kız. Yok yok... Sen bensin. Evet. Seni ben yarattım. Haşa... Ama... Sen benim kafamın içindesin sadece. Seninle konuşuyorum arada sadece o kadar. Yine buruk bir gülümseme... İnsanların arasında yapayalnızım. Kendim gibi kaç kişi var ki bu hayatta? Bir ben... Bir sen... Bir de varlığından haberimin olmadığı diğer kişiler... Kaç taneler? Nesilleri tükendi mi? Keşke bilseydi. Keşke bilebilseydi.
Ders çalışman gerektiği halde ne yapıyorsun? Bak. Seninle konuşuyorum işte. Seni seviyorum küçük. Ben de seni Mim... Ben de seni... Şımartmak mı istiyorsunuz şimdi de beni Mim? Hayır küçük... Sizi şımartmak benim görevim mi? Sizi şımartmak için başka birisi vardır. Mutlaka sizi bulacaktır bir gün. Ben sadece siz yolunuzu kaybettiğinizde size bir yol gösteren rehberim. Siz ise seçecek kişisiniz. Doğruyu yanlışı ben değil siz seçersiniz. Ben sadece gösteririm size yolları. Kafamı karıştırıyorsun Mim. Hayır canım. Neden karıştırayım? Ben senin içindeyim. Ama kalbinde değil. Beynindeyim. Beyin bulur. Kalp seçer. Gözlerini yumdu küçük. Haklısın Mim. Kalbimi dinlemeyi çok küçükken öğrendim ben. Kimse öğretmedi. Sen de yoktun daha o zamanlar. Kendi kendime öğrendim işte. Bak şimdi yaşım kaç? 19... Çok saçma bir yaş. Büyümek saçma... Ben çocuk olmayı tercih ederdim hala. Neden sana küçük dediğimi anlamışsın. Evet. Galiba... Anlamamışsın. Sen hep çocuksun zaten. Bedenin büyüyor belki ama yüreğin hala küçücük. Küçücüksün. Hala çocuksun. Hala... Hala sevgi dolu ve saf, sıcacık bir yüreğin var. Diğer insanlar gibi değilsin. Bana diğer insanlar demezsen çok mutlu olurum Mim. Onları dinlemek istemiyorum şu anda. Çok yorgunum. Biliyorum. Haklısın. Hangi konuda? Sen dedin ya az önce? Yorulmanın sebebi insanlar. Çok sıkıldım Mim.
Beyninin boşalmasına izin verdi bir dalga sesi açıp. Üzgünüm Mim. Çok üzgün... Eskiz defterini açtı. Çizdiği bina resimlerine, profillere baktı.
İşte diğer insanlara göre bu binalar kadar ruhsuzum. Ruhsuz boş beyaz bir bina... Belki de boş bir sayfayım onlar için. Bir gün kullanıp atacakları... Aklımda kirli cümleler. Bunun sebebi sence ne Mim? İnsanların fesatlıkları... Biliyorum. Boşuna bu uğraşlarım. İnsanları değiştiremem ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MmrMaya
FanficTutunamayanlardandı o. Hayata değil insanlara. Selim Işık hayranıydı. Oğuz Atay'ı çok sevmişti. Hayatı ve kendisini sık sık sorgulardı. Tutunmaya çalışırdı bir yerlerden... İnsanlar fırsat verirse tutunacaktı. Bir de... Aklında çocuklar gibi uydurdu...