Hiç sordunuz mu? 'Senin planların var mı?' diye. Oysa ki vardı... Kendi planınıza göre sürüklediniz beni... Çok düşüncelisiniz. (?) Damarıma bastınız. Üzgünüm. Bu yüzden sevemem sizi. Siz beni seviyor musunuz ki hem? Neden beni kendinize benzetmek istiyorsunuz? Anlamıyorum. Boş ver küçük. Ama... Onlara karşı direnmek istiyorum Mim. Her seferinde yeni düşüyorum. Neden böyle oluyor hep? Bunun için çok hassas ve güçlüsünüz efendim. Bu yüzden onlara da kıyamıyorsunuz. Güçlü olduğunuz için de onlara katlanmak zorunda kalıyorsunuz. Zayıf olsaydınız başkaldırıyor olurdunuz sadece.
Konuyu değiştiricem ben sıkıldım Mim.
Eline bir siyah kalem aldı Maya.
Siyah kalemleri sever misin Mim? Ben çok severim. Anlatmak istediklerini hem yazarak hem de çizerek anlatabiliyorsun çünkü onunla. Seni anlayabiliyorlar. Belki de sadece anlamak isteyen anlıyorsun sizi küçük hanım. Bunu da düşündünüz mü? Ama kimse beni anlamıyor Mim. Anlamayacak da...Biliyor musun?
Hafızamı yitirmek istiyorum. Unutmak... Her şeyi unutmak... Çocuklaşmak... Çocuk kalmalıydım belki de ben. Gereken buydu bence. Siz zaten çocuksunuz zaten küçük hanım. Nereden belli? Büyüdüm işte. Görmüyor musun? Siz büyümediniz. Bedeniniz büyüdü ama aklınız büyümedi. Çünkü hala çocuk gibi sorgulayabiliyorsunuz. Çocuklar kadar zekisiniz. Onlar gibi sorgu içindesiniz. Bu olmasaydı büyüdünüz derdim.Maya gülümsedi. 'Demek hala büyümedim.' Hala çocuğum ben. Ve bu hiç değişmeyecek. Ben iç dünyama dönüyorum Mim. Orada hayal kırıklıklarına yer yok. Öyle söylemişti Selim. Hatırlıyor musun? Bu da bir çocukluk değil mi? İç dünya sanki sadece çocuklara özelmiş gibi değil mi? Sanki sadece onlar hayal kurabilirmiş gibi... Sanki sadece onlar yaşıyormuş gibi...
Gözleri uzaklara daldı. Arkadaşı onu daldığı yerden koparmak istiyordu sanki. Elini gözünün önüne getirip şıklattı daldığı rüyadan uyandırırcasına. Hayalinden söküp almak. Onun içindekileri bilmiyordu tabi. Nereden bilsindi? Belki anlatırdı bir gün. Belki de anlatmazdı. Arkadaşı bu hakkı nereden buluyordu peki? Ona fırsat veren kendisiydi. Ona güvenip arkadaşlık kurabilmişti. Belki de arkadaşı değildi o hiç bilmiyordu. Ama en azından bazı dertlerini anlatabiliyordu ona.
Yatağına uzanmış, alt ranzadan üst ranzanın tabanına dikmişti gözlerini. Yüksekten korkardı. Gerçi alçaktan da korkuyordu. Ya üst ranza üzerime düşerse... Ne saçmalıyorum ben.
"Hey! Daldın yine bakıyorum da Mayacım."
Bu samimilik yapmacık geliyordu ona. 'cım' denmesini istemezdi. Çok yapmacıktı bir kere. İnsanların bu yapmacık tavırlarından tiksiniyordu. Ama yine de bir şey söylemedi. O kelimeyi duymamış gibi yaptı. Doğru olan buydu. Anlatsa anlamazdı.
"Yok... Dalmadım. Sadece yapacağım projeyi düşünüyordum."
Yalan söylemeyin efendim. Anlatsam anlayacak mı ki? Kafamı karıştırma Mim? Hem senin varlığından haberi bile yok. Söylersem benimle alay etmez mi? Bunu göze alamam.
"Bulabildin mi bari bir şeyler?"
Elindeki siyah kalemi inceledi. Eskiz defterini eline alıp açık boş sayfasını gösterdi.
"Sence bulabilmiş miyim?"
Arkadaşı güldü. Neden gülüyordu ki? Hiç komik değildi.
Kafam çalışmıyor şimdi. Komik değil. Neden gülüyor? Belki de ona komik gelmiştir küçük. Siz de gülünüz. Şaka yaptınız sanıyor. Ki... Bence yapmıştınız. İyiydi. Of Mim ya... Değildi işte. Kavga mı edeyim istiyorsun seninle? Siz benimle kavga etmezsiniz ki küçük hanım. Hiç etmediniz. Eğer darılırsam size gönlümü almanız çok zor olacaktır. Sen değil ben sana darıldım canım. Peki küçük hanım, öyle olsun. Şuna bak ya... Kendine çevirdi konuyu. Sen niye bana darılıyorsun?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MmrMaya
FanfictionTutunamayanlardandı o. Hayata değil insanlara. Selim Işık hayranıydı. Oğuz Atay'ı çok sevmişti. Hayatı ve kendisini sık sık sorgulardı. Tutunmaya çalışırdı bir yerlerden... İnsanlar fırsat verirse tutunacaktı. Bir de... Aklında çocuklar gibi uydurdu...