17:50

46.8K 3.9K 1.3K
                                    


Saat, 17:50'ydi. Murat'ın attığı konum, sanayi bölgesinin arka kısmında kalan eski bir binayı gösteriyordu. Daha öncesinde onun, bu taraflara kendine ait bir antrenman salonu kurduğunu duymuştum ama pek umursamamıştım. Çünkü o zamanlar Asu hayatımda değildi ve Murat'la maçlarda yaşadığımız sürtüşmeler dışında hiçbir alıp veremediğimiz yoktu.

Hoş bana göre her şey aynıydı. Murat, her ne kadar aksini savunsa da Asu'yu önemsediğini düşünmüyordum. Sadece yenilgiye karşı tahammülsüzdü ve bunu da, geride bıraktığımız maçlar gibi bir yarışa çevirmişti. Şimdiye kadar beni alt etmekte başarısız olduğu için yakaladığı tek zayıflığımın üzerine gidiyordu.

Asu'nun, telefonda ağladığını gizleme çabasını hatırlayınca dişlerimi birbirine bastırıp arabadan indim. Göz yaşlarının sorumlusu içerideydi ve birazdan her damlanın hesabını vermek zorunda kalacaktı. Arabayı bilerek yol tarafına park edip binanın önüne dolaştım. Semih geldiğinde beni bulması kolay olmalıydı. Bu kadar temkinli davranmamın korkuyla alakası yoktu. Sadece Murat'a güvenmediğim için önlem alıyordum. Binanın girişinde onun arabasını görünce derin bir nefes alıp içeri girdim.

Fabrika bozması yapı epey eski görünüyordu. Duvarların bazı kısımlarında çatlaklar vardı ve sıvaları yer yer dökülmüştü. Girişteki geniş holü geçtiğimde karşıma geniş bir merdiven ve boş bir koridor çıktı. Yetersiz ışıktan sonunu göremediğim koridorun başka bit boşluğa çıktığını tahmin ederek merdivenleri seçtim. Soldaki basamaklar üst kata uzanırken sağdakiler zemine iniyordu.

Aradığım ciddi ciddi bir antrenman salonuysa eğer aşağıda olmalıydı. Bu yüzden sağdan devam ettim. Zemine yaklaştıkça kulağıma çalınan raket sesleri doğru yolda olduğumu kanıtlarken istemsizce yumruk olan parmaklarımı gevşetip sıktım. Önüme yeni bir koridor çıktı. Giriş katının aksine burası ışıklarla aydınlatılmıştı ve hemen birkaç adım solumda kanatları dışa doğru açılmış, geniş bir kapı duruyordu.

İçeri girmeden önce kısa bir süre duraksadım. Kavga gürültüden hoşlanmazdım. Bu yaşıma kadar barışçıl bir insan olarak gelmiştim. İlk çözüm yolum, konuşmak olurdu ve genellikle başka yola gerek kalmazdı. Lakin Murat gibi itlerin bir şeyleri anlamaları için bazı tabuların dışına çıkmak gerekiyordu.

Kararlı adımlarla içeri yürüdüğümde Murat'ın tek başına duvarda alıştırma yaptığını gördüm. İçerisi epey genişti ve gerçekten de burayı korta çevirmişti. Adım seslerimi duyunca sektirdiği topu kaçırdı ama bozuntuya vermeden cebinden yeni bir top alıp egzersizine devam etti.

"Ekin Akkor," dedi yüzüme bakmadan. Sakinliğimi koruyarak olduğum yerde dikilmeyi sürdürdüm. Onu konuşamayacak hale getirmeden önce karın ağrısını gidermesine izin vermeliydim.

"Biliyor musun? Seni ayağıma getirmek, beklediğim kadar eğlenceli değilmiş. O umursamaz, kasıntı duruşunun bir kız için un ufak olacak kadar dayanıksız olması beni hüsrana uğrattı. Oysa seni sahiden de rakibim olarak görüyordum."

Alayla soluyup ona doğru yürüdüm.

"Egonun tatmin olmamasına şaşırmadım. Rezil bir insansın Murat, özgüvenini toparlaman için beni ayağına getirmekten daha fazlasına ihtiyacın var."

Aramızda birkaç adım mesafe bırakarak durduğumda raketi indirip bana döndü ve gevşek gevşek sırıttı. Bozulduğunu biliyordum, sadece bunu maskeleyerek beni öfkelendirmeye çalışıyordu. Duvardan geri dönen top boşlukta seke seke salonun diğer ucuna yuvarlanırken ona birkaç dakika daha tanıdım. Raketi koltuk altına sıkıştırıp ellerini birbirine çırptı.

"İşte bu eğlenceli," dediğinde yüzüne donuk bakışlar attım. Bu kez işaret parmağını yüzüme doğrultup açıklama yaptı.

"İyiymişsin gibi rol yapmanı izlemek cidden keyifli. Kötü bir oyuncusun Ekin Akkor, çünkü gözlerindeki yıkılmışlık çok bariz."

01:28| TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin