~Dimple

121 14 15
                                    

Ani bir kararla yazdım. Umarım beğenirsiniz:)

~...~

Niçin geliriz hayata? Niçin, kim için yaşarız? Ölmek.. Çoğu kişinin düşündüğü ama yapmaya cesaret edemediği eylem. Kimileri ölmek için yanıp tutuşur, kimileri yaşamak için yanıp tutuşur. Ha birde ölmek için yanıp tutuşan insanları hayata tutundurmak için elinden geleni yapanlar..

Peki siz hangi kişiliği taşıyorsunuz?

Ben sanırım hiç biri. Yada bilemiyorum. O kadar çok kişilik taşıyorum ki içimde hangisi gerçek kişiliğim tanıyamıyorum.

Eğer tek bir kişilikte kalabilme şansım olsaydı sanırım aşık kişiliğim olurdu. Sahi aşk nedir? Yanıp kül olacağını bile bile ateşe gitmek mi? Yoksa güllerin, menekşelerin, karanfillerin olduğu bir bahçede huzur içinde ölmek mi?

Hiç aşık olmadım, olamadım. Doğduğum günden beri herkes bana "deli" der . İlk inanmazdım. Ama deli olduğumu öğrendim. Tanrı'nın işine bak. Ne ironi ama .

Eğer yukarıda bir yerde Tanrı varsa sanırım beni hiç sevmiyor. Bunların başka açıklaması olamaz. Kimse benimle arkadaş olmak istemezdi. Beni anlayan tek biri var o'da kendim.

Ben Kim Taehyung. Namı değer deli çocuk. Daha 5 yaşımda oluşan kişilik bozukluğum sebebiyle bu lakabı satın aldım. Bazen sevinirdim bu lakabı taktıklarına nereye gitsem gözler benim üzerimde olurdu. Acaba bu deli çocuk yine ne yapacak? Soruları insanların aklındaydı.

Annem benden utandığı için 4 yaşımda beni ve babamı terk etmiş. Haksız da sayılmaz bu konuda. O yüzden ona kızmıyorum. Babam.. Evet beni büyüten ama aynı zamanda kemiklerimi kıran babam. Severim onu. Sonuç olarak hayattaki tek varlığım.

Kişilik bozukluğumun tedavilerini çok araştırdım. Bulduğum sonuçlarda ise ilk olarak hep bir psikolog yardımı almam gerektiği yazıyordu. Ama babam gururunu ayaklar altına alıp, deli oğlunu doktoruna götürmedi.

Kişilik bozukluğum bu dönem daha da ilerledi. Yani bu aralar ruh halim sürekli kötü yönde değişiyor. Belki bu hastalık çokta önemli değilmiş gibi gözükebilir ama ben.. Bu hastalık yüzünden en yakın arkadaşımı yaralıyordum..

Bu yüzden hiç arkadaşım yok. Birine daha zarar vermek istemiyorum. Tek bir kişi benimle arkadaş olmak için elinden gelenin fazlasını yaptı. Jimin.. O bir melek gibi. Belkide bu acımasız, zalim dünyaya yanlışlıkla geldi.

Ne zaman kötü olsam, bana melek gibi sesiyle şarkı söylerdi. Tıpkı şuan olduğu gibi..

"Çok güzel saklanıyorlar, ama gülümsediğinde ortaya çıkıyorlar. Nereden geliyorlar?.."

"Yalan söyleme sen bir meleksin. Gerçek kimliğin ne?"

"Ama sen.. Gülüşün çok acımasız. Acımasız..."

"O yanaklara bakmamalıydım..."

"Nasılsın? Daha iyi misin?" Jimin böyleydi işte herkes 'iyi misin?' diye sorardı, Jimin ise 'daha iyi misin?' diye sorar. Çünkü biliyor iyi olmadığımı.

"Senin sayende. Teşekkür ederim Jimin-shi." yorgun bir gülümseme bıraktım. Gülümsedi. Gülümseyince kısılan gözleri onu öne çıkarıyordu. Çok güzeldi.

Ben neden güzel değildim?

"Taetae sana birşey söylemem lazım. " Ne söyleyecek bilmiyorum ama bildiğim tek şey gözlerindeki bu saf mutluluğun sebebi anlatacağı şey.

"Dinliyorum Jimin-shi" kafasını salladı. Derin nefes aldı. Ve ver-

"Benim sevgilim oldu!" Ama Jimin daha nefesini vermedi- NE!

İly<3/TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin