İyi okumalar:)
Bu bölümün sonunda smut var okumak istemezseniz geçebilirsiniz ve lütfen oy verir misiniz? Bir sürü hayalet okuyucum var..Küçük bir çocuğun, arkadaşları ile, körebe oynadığı gibi oynadın benimle. Ve bende sürekli ebe olan, ordan oraya sürüklenen, gözü kapalı olduğu halde iteklenen ve sadece arkadaşı olsun diye susan o ortadaki çocuğum. Ne aptalım değil mi? Söylesene eğlendiniz mi? Böyle bir oyun hayatın boyunca oynamamışsındır. Ama bekle.. Daha benim oyunumu oynamadık.
Genç adam kolları başının altında, gözleri tavana takılı kalmış, saatlerdir uzanıyordu. Yanında ise 'Küçüğü' vardı. En yakın arkadaşıyla olan sarılmasının üstünden 5 saat geçmişti. Sabahın ilk ışıkları kendini göstermeye başlamıştı bile. Fakat genç adamın gram uykusu yoktu. Sabaha kadar Küçüğün nasıl kendinde kalmasını sağlayacağını düşünüp durdu. Bir çözüm buldu mu?... Maalesef hayır.
Sıkıntıyla iç çekti. Yavaşça kalktı yataktan. Muhtemelen Jimin'de uyuyordur diye düşünerek balkona çıktı. Her şey üst üste gelmişti. Böyle bir durumda sosyal anksiyetesini kontrol etmek gerçekten de zordu. Tabii genç adam buna her ne kadar 'kişilik bozukluğu' desede, hayır. Böyle bir hastalığı yoktu.
Üstüne örtülen battaniye ile silkelendi. Arkasına dönmedi. Çünkü kimin geldiğini biliyordu. Bir süre yan yana hiç bir şey söylemeden durdular.
"Jeongguk ile arkadaş olmuşsun." Sanırım Jeon ona söylemişti. Sadece kafasını evet anlamında yavaşça salladı. Konuşmaya mecali yoktu.
"Ne kadar tanıyorsun ki onu? Ben bile seninle arkadaş olabilmek için neler yaptım." Genç adam, kardeşine döndü.
"Madem güvenmiyorsun ona, neden seninde arkadaşın?" İki arkadaş birbirine baktı.
"Bana Jeongguk'u mu koruyorsun?"
"Hayır. Sadece merak ediyorum. Jeon kötü biri mi? " Jimin hafifçe güldü.
"Saçmalama Jeongguk çok.. iyi biridir. Sadece neden hemen arkadaş olduğunu anlamıyorum." Genç adam arkadaşının elini tuttu ve sıktı.
"Bende bilmiyorum neden arkadaşlık isteğini kabul ettiğimi.. Ama bu teklifi kabul etmem seni rahatsız ettiyse-"
"Hayır.. Rahatsızlık gibi değil. Ben gerçekten seninle arkadaş olmak için çok uğraştım bunu biliyorsun. Sadece.. onun tek kelimesiyle arkadaş olman.. Anla işte en yakın arkadaşımı kıskandım." Genç adam gülümsedi. Bu cümlenin sonunun böyle olacağını biliyordu.
"Anladım ben, sen papucun dama atılır diye korkuyorsun." Sonra sessizce güldü. Ah.. Anksiyetesine iyi geliyordu bu çocuk.
"Yah Tae öyle deme!"
"Tamam tamam. Şaka bir yana.. arkadaşlarımın olmasını istemiyor muydun? Bak oldu işte. Ama eğer istemezsen.. senin için her şeyi yapacağımı bil. Tamam mı?" Küçük olan gülümsedi.
Biliyordu. Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan birinin, kaybedecek bir şeyi olduğunda küçük olan bu dünyayı bile yakacağını biliyordu.
"Biliyorum. Bunun için teşekkür ederim. Ve Jeongguk tavşanının bana bir zararı yok. Sana da zararı dokunmaz. " İki arkadaş birbirine gülümsediler. Ve şafağı izlemeye başladılar.
Söylentilere göre, eğer iki kişi birlikte şafağı izlerlerse bu, 'benim doğma sebebimsin' anlamına geliyormuş. Ama burda bir yanlışlık vardı. Bu iki kişiden biri diğerinin ruhunun ölüm sebebi olacaktı.
"Hadi içeri geçelim. Uyumak için biraz geç olsada, dinlenmek iyi gelecektir." Küçük olan başını salladı ve içeri geçtiler. Odalarına gittiler. Küçük hâlâ uyuyordu. Tabii saat daha erkendi. Genç adam Küçüğünün yanına uzandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İly<3/Taekook
FanfictionBu iki adam bataklıktan çıkabilecek güçteydi. Ama çıkamadılar. Yada kim bilir belki de çıkmak istemediler. [Taekook, Yoonmin]