Multimedya da Emir var. Kim olduğu hikayede geçiyor.
Keyifli okumalar.---------------------
"Babasından sevgi görmemiş bir kızın sevgiye olan muhtaçlığını bilemez kimse.
Bir haftadır o iğrenç hastane yatağında yattım ve yanıma doktor ve hemşire haricinde kimse uğramadı. Doktor "Yakınınız olan biri var mı ? Haber verelim" dediğinde 'Bir babam var.' Demeye utanmıştım. Dememiştim de zaten. Babam ve annem yoktu benim. Biri somut olarak olsa da yoktu aslında.
Kayra'nın açtığı yaralar acımıyordu aslında. Acıtan şey babamın o değerli sevgisine kendime layık göremememdi. Babasının sevmediği bir kızı kim nasıl sevebilirdi ki zaten. Sevilmeye layık olan biri olsa zaten babası severdi onu. Dünden razıymış gibi bırakmazdı bir tımarhaneye.
Beni sevdiği, sadece gösteremediğine inanırdım. Kendimi kandırmak için çok uğraşmıştım. Kendime bildiğimi söylemiştim, beni sevdiğini söylemiştim. Şimdi inandırıcılığını kaybetmişti bu yalan. Ve bende hala inanacak kadar saf olamazdım. Bu kadar pollyannacılık yeterdi.
Yine hastanenin önünde durdum ve baktım. Buraya geldiğim ilk gün ne hissettiysem aynılarını hissettim. Sadece eksik olan şey babamdı. Aslında hep eksik olan şey babamdı.
Buraya geldiğimden beri hiçbir özelliği olmayan hayatım değişmişti sanki. Hiç arkadaşı olmayan ben burada bir arkadaşlık kurmuştum. Bir akıl hastanesinde bu ne kadar akıl karı bilemem ama arkadaş arkadaştır diye düşündüm. Tesadüfe bak ki bu tek arkadaşım da beni öldürmek istemişti. Sahi neden bu kadar nefret edilesi bir insandım ben ? Evet, baba sevgisi görmemiş bir kız çocuğu olabilirim ama sevgiye muhtaç hissetmedim hiçbir zaman. Bu iyi bir şeydi. Kendi kendime yetebilmeyi öğretmişti babam bana. Yalnızlığı öğretti bana.
Hastanede olduğum bu bir haftada kendime acımadan gerçekleri haykırdım. Babamın gözünde sadece öz kızı olmadığımı söyledim kendime. Onun gözünde sevdiği kadını öldüren öz kızıydım. Bu benim suçum değildi. Nasıl benim suçum olabilirdi? Annemin ölümü kimsenin suçu değildi. Babam bunu anlayamıyordu. Suçu birine yükleyerek hafifletmeye çalışıyordu belki acısını. Benim babam korkaktı. Atlatamamıştı. Babamın benim kahramanım olması gerekirken neden gözümde sadece korkak bir adamdı? Acıyordu canım, çok acıyordu... "
Konudan konuya saçma sapan yazdığım şeyi buruşturup fırlattım odanın bir köşesine. İyi bir yazar değildim zaten. Yıldıray beyin tedavim için istediği bir şeydi bu. Hislerimi dökecektim kâğıda. Hislerimi dökerken bile beceriksizdim. Şimdiye kadar kimsenin bana nasıl hissettiğimi sormadığındandır belki bu beceriksizliğim.
Hapishaneye döneli üç gün olacaktı. Sanırım dört. Burada saatler, günler ve aylar birbirine karışıyordu. Gerçekten bana bir saat lazımdı! Her neyse, Döndüğümden beri istemeden de olsa Rüzgarı bekliyordum. Bir 'Geçmiş olsun' demesini içten içe o kadar çok istiyordum ki. Bana dediği o cümleden sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Davranamazdı. On altı sene boyunca hissetmediğim bir şeyi bana hissettirip sonra da olmamış gibi davranamazdı. Çok büyük bir bencillikti bu. Bana yabancı olan bu duygu hoşuma gitse de, korkutmuştu içten içe.
Rüzgarı her gördüğümde vücuduma bir heyecan dalgası yayılıyordu, hayra alamet bir şey olduğunu sanmıyordum. Korkutuyor bu heyecan beni. Sürekli onunla konuşmak istiyordum. Resmen muhtaçmış gibi istiyordum. Bu içimde ki duyguların çoğalıp büyümesini istiyordum ve bu beni ölesiye korkutuyordu.
Kitaplarda ki, filmlerde ki aşk bana ne kadar uzaktı? Ah ne saçmalıyorum! Aşk mı? Aşk değildi bu. Ya da sevgi. Hiçbir şey değildi. Bir deliler hastanesindeydim ve burada aşk imkansızdı.
Rüzgar'a karşı ne hissettiğimi bilmememin yanı sıra bir diğer sorunum Kayra'ydı. Emirden sonra beni önemseyen biri daha sanmıştım. Kandırılmıştım. Yine. Emir, benim yakın arkadaşım olduğunu sandığım, beni önemsediğini sandığım biriydi. Gerçekten inanıyordum ona. Ama buraya geldiğimden beri ne ziyaretime gelmişti ne aramıştı. 'Babasının sevmediği birini başkası neden sevsin.' diye fısıldadı iç sesim. Hayır, hayır Emir eğer burada olsaydı bana gerçekten çok kızardı ve saçlarımı anında birbirine karıştırmaya başlardı. Dipnot düşmek istiyorum, bu hareketten gerçekten nefret ediyorum. Gerçekten! Emir benim dostumdu, yanında ağladığımda aciz hissetmediğim tek insandı. Beni benden daha iyi tanıyan biriydi. Hiçbir şey anlatmasam da beni yine anlardı. Neden o da ziyaretime gelmemişti? Unutma gibi bir ihtimal vermiyorum. Emir bana gerçekten değer veriyordu. Her ne kadar Kayra' da yanılmış olsam da insanların bakışlarından yola çıkarak çok doğru fikirler edine biliyordum. Kayra'da yanılmamın sebebi büyük ihtimal inadımdı. Rüzgarı kıskandırmak istemiştim. Gerçekten bunu yapmak için mantıklı bulduğum gerekçem neydi ?
---------------------
Yazardan;
Merhaba arkadaşlar.
Bu bölümde gerçekten yazmak istemediğim bölümlerden biriydi. Çok zorlanarak yazdım, çok uğraştım ama yinede sinmedi içime. Bu benim ilk hikayem ve gerçekten desteğe ihtiyacım var. Kim hikayesinin okunmadığını, sevilmediğini düşündüğü halde yazmaya devam etmek ister ki? Kafamda çok güzel olduğuna inandığım bir sürü fikir var ve ben bunları yazamadan hikayeyi bitirmek istemiyorum. Herkesin bir işe devam etmesi için, devam etmeyi istemesi için şevke ihtiyaç duyar. Ne demek istediğimi, ne hissettiğimi umarım anlamışsınızdır. Şimdiye kadar yardım eden arkadaşlara çok teşekkür ediyorum. Görüşmek üzere.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamansız Aşk
Acción*** "Seni öpmek istiyorum." midem tatlı bir hisle kasılırken devam etmesini bekledim. "Ama..." dedi ve yine sustu. Yavaş yavaş konuşarak beni delirtemeye çalışıyor olmalıydı. "Senin istemediğini biliyorum." diye devam...