1.Bölüm "Dağ Evi"

298 31 12
                                    

"Akasya!Hadi artık nerelerdesin?"Babama gelmeyeceğimi söylediğim halde hâlâ beni o lanet yere götürmeye uğraşıyordu.
"Gelmeyeceğim baba.İstemiyorum doğum günü partisi falan.Ne gereği var zaten,kalabalık sevmediğimi biliyorsun!"Dedim.Anlayacağını sanmıyorum ama tekrar tekrar söyleyeceğim.

"Aç şu kapıyı yahu,kilitlemişsin zaten ne olacak yani gelsen bak misafirlere çok ayıp olur.Hadi bebeğim!"Evet misafirlere ayıp olurdu,Hahahahha zaten hep her şeyim ayıp olmuştur.Çünkü benim babam acayip ünlü bir iş adamı bu yüzden de magazin tarafından her şeyim bir ayıp olarak görülür.

"Ya gelmeyeceğim.Git buradan!istemiyorum kimseyi sen bu evi terk edene kadar kapıyı açmayacağım!"İnadım inattı,Çıkmayacaktım.
"Sen bilirsin Akasya!çıkma,ama ben bu partiyi yapacağım!"yapsındı,nasıl olsa gitmeyecektim.Sesli bir kapı kapanma sesi duydum.Babam gitmişti,rahat bir nefes alıp anahtarı çevirip kapıyı açtım.
Ardından pencereden babam gerçekten gitmiş mi diye düşünerek sokaklara bakmaya başladım.Gerçekten gitmişti ve mutlu haber kar yağmaya başlamış.

Soğuk bir kış mevsimi tabii İstanbul'un kış ayları her zaman ki gibi karlı.Siyah montumu aldım,dış kapıyı açtım ama geri kapatmadım.Olur da babam geri dönerse gittiğimi düşünüp bir daha evime girmesin.Çünkü kendisi eve ayakkabıyla girmeye pek meraklı.Arabama girip çalıştırdım,mezarlığa doğru yol aldım.

Bugün üzerimde anlamsız bi yorgunluk var muhtemelen doğum günüm olduğundan.
Doğum günlerini sevmem.Çünkü çocukluğumdan bu yana hep anne ve babamın kavgalarına şahit olduğum doğum günleri geçirdim.Bu bir ilk,ilk defa anlaşarak bir parti düzenliyorlar.Mezarlığın önünde durdurdum arabayı,dışarıya çıktığım an bir soğuk sarmaladı tenimi.Hemen nerede olduğunu artık ezbere bildiğim mezara doğru yöneldim.Mezarın başına oturdum ve konuşmaya başladım.

"Ben geldim.Beni özledin mi?Ben söyliyeyim,seni çok özledim.Annem mezarına hiç gelmedi değil mi anneanne?Geldiğini zannetmiyorum.Annem sorumsuz,ailesini umursamayan birisi.Keşke ölmeseydin anneanne,bak bugün benim doğum günüm ama sen biliyorsun hatta bir tek sen biliyorsun.Ben doğum günlerini sevmem,seninle kutlamayı severim ama,bugünün çabucak bitmesini istiyorum anneanne.Geri gel..."Cebimden çıkardığım 8 parça kuru gülü mezarın üstüne attım hafif hafif,canı yanarsa diye korkuyorum.

Arabama tekrar bindim ve ölmeden önce anneannemin olan ama anneannem vefat etmeden önce bana bıraktığı dağ evine doğru yol aldım,şu 2 günü orada geçirecektim.Bugün 19 yaşına ayak basacağım,buralara gelmeyeli yaklaşık iki yıl kadar oldu.İşte en son anneannemi ziyarete gelmiştim.Arabayı evin önünde durdurup aşşağıya indim,evin tam yanına bir tane daha ev yapılmıştı.Bagajdan ne olur ne olmaz diye her zaman taşıdığım içinde benim için gerekli olan her şeyin olduğu çantayı sırtıma aldım.Anahtarı çevirip kapıyı açtım,içeride bunaltıcı bir hava vardı.Hemen gidip camları açtım,bir saat içinde evi güzelce temizledim.Tam yatağa geçecektim ki karnım guruldamaya başladı,aç uyumak istemedim ve mutfağa girip makarna suyu koydum.Su kaynayana kadar malzemeleri çıkaracaktım.Makarnayı buldum fakat tuzu bulamadım.Evin sol tarafına yapılan bir diğer evde birisi vardır umuduyla dışarıya çıktım.Hızlı adımlarla kapının önüne gidip kapıyı tıklattım.İlk çalışımda açılmadı.Bir daha çaldım,bir daha bir daha ve bir kez daha.Israrla çaldım resmen,sonunda kapı yavaşça açıldı ve yeni uyanmış haliyle yaklaşık 20 yaşlarında esmer bir erkek göründü.Hızlıca konuşmaya başladım.

"Selam,ee şey ben yan evde oturuyorum ve hazırlıksız gelmişim,makarna yapacaktım ama tuz olmadığını fark ettim.Belki burada birileri vardır umuduyla size sormaya geldim."telaşla konuşmuştum,Çocuk kaşlarını çattı ve konuşmaya başladı.
"Sen hep böyle hızlı mı konuşursun?"aniden böyle bi soru gelince kaşlarımı kaldırdım,heyacanlı bir şekilde aynı zamanda gülümsemeye çalışarak,

Ayas'ın KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin