2. Bölüm

1K 100 57
                                    

55 yıl geçmişti. Kızın üstünde gerçekleştirelecek deneyler için, yeterli teknolojiye ulaşmıştı Hydra. Andrea ise Vanessa'nın yokluğuna hâlâ alışamamış, fakat yokluğunu kabullenmişti. Hayat enerjisi sömürülmüş şekilde yaşamını devam ettirmeye çalışıyordu.

Seksenli yaşlardaki adam, elinde duran şırangaya serumu doldurdu. Neredeyse ölü sayılan, yaşam fonksiyonları kısıtlanmış hâlâ dört yaşında olan kıza adımladı.

Şırıngayı küçük kızın koluna batırdı, serumu yavaşça enjekte etti. Serum anında etkisini gösterip, küçük kızın yaşam fonksiyonlarını düzene sokmaya başlamıştı. Hafif soluk teni, normal rengine dönmüştü. Morarmaya yüz tutmuş dudakları kırmızılaşmıştı, soluk sarı saçları koyu sarıya dönmüştü. Çelimsiz vücudu ise hafifçe toparlanmıştı.

Kız mavi gözlerini hışımla açtı, bir kaç dakikalık uykusundan uyanmış gibiydi. Her yeri tutulmuştu ve hiç uyumamış gibi yorgundu. "Nerdeyim ben!" Kapıdan en fazla kırklı yaşlarında olan, doktor önlüğüne sahip bir adam girmişti. "Daha doğrusu "hangi yıldayım ben?" Olacaktı küçük hanım. 2000 yılındayız, üzerinizde gerçekleştirilecek deneyler için Hydra'nın en güvenli üssündesiniz."

Küçük kız vücudunda ki dayanılması zor ağrıyı yok sayarak, bağlandığı yataktan kurtulmaya çalıştı. Başaramadı. "Çıkarın beni buradan! Hemen!" Ağlamamak için kendini çok zor tutuyordu. Howard amcası sayesinde, okuma yazmayı biliyor. Matematiğide ortaokul seviyesinde çözebiliyordu. Ve hesaplamalarına göre, tam 55 yıldır buradaydı. "Yoksa ne yaparsın küçük? Bizi öldürür müsün?" Kız yerinde daha çok kıpırdandı. "Hayır ama annem yapabilir! Sizi parçalara ayırır ve kimse sizden bir iz bile bulamaz!"

Adam derin bir nefes verdi. "Böyle düşünmen, çok yazık ve acınası sevgili Gloria." Adam masanın üzerinden bir defter aldı. Üstünde yazan şeylerin bir kaç şeye tik attı, bazılarına ekleme yaptı. En sonunda odaya bir kaç adam girdiğinde, Vanessa çırpınmaktan yorulmuş ağlamamaya çalışıyordu.

İçeri giren adamlar önlüklü adamın yanına geldiler. "Onu deney odasına götürün." Adamlardan biri kaşlarını çattı. "Ama efendim yeni uyand-" Önlüklü adam elini havaya kaldırdı. "Umrumda değil, deneyler için yeterince bekledik. Çığlıklarına sakın aldırış etmeyin."

İki adam kızın bağlı kollarını ve bacaklarını çözdü. Diğer adam ise kızın kollarından tutup kaldırdı. Kız çırpınmasına kaldığı yerden devam etti. "Hayır lütfen, lütfen beni bırakın!" Çığlık ataracasına konuşuyordu. İki kas yığını adam çırpınan küçük kızı kolaylıkla laboratuvar tarzında ki odaya getirdiler. Önlüklü adamda arkalarındaydı.

Kas yığını iki adam kızı yere bıraktı. Kız ayaklarıyla geri geri gidip, sırtını duvara yasladı. Bacaklarını kendine çekti. "Canım çok yanıyor, lütfen beni bırakın. Söz veriyorum size zarar gelmesini engellerim." Sesi titremişti küçük kızın. Canı yanıyordu çünkü. Annesini özlüyordu, babasını, James amcasını özlüyordu. Ruhu, bedenini ele geçirmiş acıya rağmen daha çok kanıyordu. Daha çok acı çektiriyordu küçük kıza.

"Daha çok yanacak. Seni bırakmayacağız, ölene kadar buradasın." Önlüklü adam ciddi bir sesle konuşmuştu. Küçük kızın gözünden bir damla yaş aktı. "Annem, babam ve James amcam eminim ki beni arıyorlardır."

Adan samimiyetten uzak bir kahkaha attı, eliyle yanlarında duran iki adama işaret verdi ve adamlar odadan çıktılar. "James amcan artık James amcan değil küçük, baban geberip gitti. Annen ise seni aramaya tenezzül bile etmedi." Küçük kız gözlerinden akan yaşları durdurmaya çalıştı, ama durdurmaya çalıştıkça daha çok akıyordu.

"Yalan söylüyorsun! Onlar bana söz verdiler, beni asla bırakmazlar." Hıçkırıyordu, ve göz yaşlarının ardı arkası kesilmiyordu. Adam kızın yanına eğilip, küçük kızın yanaklarından akan göz yaşlarını sildi.

Story Of Vanessa Rogers - Steve Rogers DaughterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin