Hayat acıyı sever ama gözyaşlarından haz etmez. Sol yanım ağrıyor anne, inceden bir sızı içinde yüreğim kanıyor. Özlediğim ölüler... Gölgesini bile görmek istemediğim diriler var. Sana her zaman güvendim. Tek yuvam sensin anne...
Beyaz...her yer beyaz, sonu olmayan bir yol uçsuz bucaksız bir yer. Tek başımayım her zaman böyle değil miydim zaten. Neden şimdi böyle hissediyorum? Yoruldum mu yoksa? Her ânımı yalnız geçirmekten, bana acıyarak bakan o gözlerden yoruldum mu? Alışmıştım ben bunlara, kabullenmiştim. Hiçbir zaman bir yuvam olmayacağına, bana değer verecek arkadaşlara, her gün biraz daha alışıyor insan yalnızlığa..
Gözlerim yanıyor sanki. Açamıyorum gözlerimi fazla uyuduğumda böyle oluyor hep, kan kırmızısı gözlerim. Her gün aynaya baktığımda kan çanağı gözlerim.
Ellerimi gözlerime götürüp ovmaya başladım. Sessizlikten anladığım kadarıyla odada kimse yoktu. Yavaşça araladım gözlerimi. Daha iyi hissediyordum, daha dinç gibiydim. Yatakta dik durup sırtımı yatağın başlığına yasladım. Orada biri var koltukta oturuyor. Arkası bana dönük olduğu için tam seçemiyordum.
"Demek artık uyanmaya karar verdin."
O ruhsuz sesten kim olduğu apaçık ortadaydı adının levi olduğunu bildiğim adam. Dünde böyle ruhsuz bir seste konuşuyordu. Ama onda farklı bir şeyler olduğundan emindim. Ama bu fikri mi sonraya saklamaya karar verdim.
"Uyandım, ne oldu rahatsız mı oldunuz ?"
Bu sert sitemim onu kızdıracağına emindim dünde söylediklerim için çekip gitmişti.
"Hayır, 2 gündür uyuyorsun. Öldüğünü düşünmedim diyemem."
"NE!"
Nasıl 2 gündür uyuyor muydum yani? Koca 2 Gün.
"Bu kadar şaşırmanı gerektirecek bir durum yok. Yaraların kötü durumdaydı. Hange birazdan gelip kontrol eder."
Deyip ayağı kalktı. Elinde bir fincan tutuğunu gördüm. Şimdi nereye gidiyordu bu adam. Kapıyı açtı bana kısacık bir bakış atarak odadan çıktı. Ardından hemen hange kapıda belirdi. Bana şaşırarak.
"Aa uyanmışsın demek. Öldüğünü düşünmüştüm oysaki. Sana daha devlerimi göstereceğim. Bu güzellikleri görmeden ölmeni istemiyorum."
Dedi ağzına kocaman gülümse yerleştirerek. Bu kadın hiç mi üzülmezdi. Hep gülüyor, biraz da deli olduğunu düşünmedim değil. Dur....
"DEV Mİ ?!"
Dedim bağırarak. Ne devinden bahsediyor bu kadın. Hangi çağda yaşıyoruz biz ? Gerçekten aklını mı kaybetmiş yoksa ?
"Evet benim bebeklerime bakacağız birlikte. Seni seveceklerinden eminim. Hiç merak etme."
Bu kadın gerçekten aklını kaçırmış olmalı. Ya da ben deliriyorum. Bana gökyüzünden düştüğümü söylüyorlar . Şimdide devlerini bana göstereceğini ve beni seveceklerini söylüyor. Neler oluyor böyle? ona şaşkınca bakmaya devam ederken. İçeriye dün.. A pardon 2 gün önce tanıştığım Eren ve Armin girdi.
"Günaydın efendim. Size eşlik etmek için emir aldık. Umarım daha iyisinizdir."
Dedi Armin gayet samimi bir şekilde. Ardından Eren de
"Günaydın. İyice dinlendiniz mi?"
Dedikten sonra hange yanıma gelip kafamdaki bezi çıkartmaya başladı. O sırada sorularını cevaplamaya karar verdim. İkisi de formunda gibiydi. Bu beni de mutlu etti. Suratlarını asarak baksalardı bir tane geçirirdim ikisine de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEVİ ACKERMAN ♤
Novela JuvenilBaşka evrenlerden olan 2 insanın aşkı..Ölüm azrail gibi peşlerinde ne zaman yaşayacaklarını ne zaman öleceklerini bilemeyen bi dünyada bu iki insanın kalbi..