''Beni tanıyan herkesin size söyleyeceği gibi, makbul biri değilim. Kötü adamı sevdim hep, kanunsuzu, hergeleyi. İyi işleri olan sinekkaydı tıraşlı, kravatlı tiplerden hoşlanmam. Ümitsiz adamları severim, dişleri kırık, usları kırık, yolları kırık adamları. İlgimi çekerler. Küçük sürpriz ve patlamalarla doludurlar. Adi kadınlardan da hoşlanırım; çorapları sarkmış, makyajları akmış, sarhoş ve küfürbaz kadınlardan. Azizlerden çok sapkınlar ilgilendiriyor beni. Serserilerin yanında rahatımdır, çünkü ben de serseriyim. Kanun sevmem, ahlak sevmem, din sevmem, kural sevmem. Toplumun beni şekillendirmesinden hoşlanmam''
South Of No North/ Charles Bukowski
Jeyan, merdivenin köşesine takılan tüllü eteğini öfkeyle çekiştirdi, acilen bir şeyler içmeye ihtiyacı vardı; votka, viski belki arsenik, o an oradan buharlaşıp uçmasına yardımcı olacak ne olursa. Sanki daha gecenin başından o 'küçük erkek avcısı'nı görmek yeterli değilmiş gibi diye düşündü öfkeyle bir de o kadını... Onları gördüğünde üzerindeki kan kırmızı elbiseyle aynı renge büründüğünden emindi. Ağrıyan bileğine aldırmadan hızlı ve sert adımlarla odayı boylu boyunca geçerek elindeki siyah çantayı sinirle masanın üzerine atıp karşısındaki kumral adama öfkeli gözlerle baktı: "Bu şaklabanlığa kalkışmam hataydı." Diren ağzını açmıştı ki sert bir el hareketiyle onu durdurup kaba bir tavırla ekledi: "İçki istiyorum ben, git bana içki getir."
Diren de pek çok insan gibi Jeyan'ın huysuzluklarına alışkındı. Ancak bu durum en az kardeşi kadar huysuz olan genç adamın geçimsiz bir tavırla cevap vermesine hiçbir zaman engel olmamıştı ve o an da bir istisna teşkil etmiyordu, en nihayetinde.
"Uşağın yok, git kendin al."
"Ayağım ağrıyor ama." Kimsenin karşı koyamayacağı bir şekilde gözlerini yarı sevimli yarı masum bir ifadeyle açarak abisine baktı ama bakışları istediği etkiyi yaratmaktan çok uzaktı.
"Cilvelerini ahlaksız sevgiline sakla Jeyan." Diren somurtkan bir tavırla homurdandı. "Beş karış suratla o sersemin peşinde dolaşmaktan vazgeç babam hala öğrenmediyse bile sayende keşfedecek, şimdi ve burada olmasını istemezsin herhalde."
Jeyan o an gözlerinde nefret dolu ışıklar olmasa öfkeden kızarmış yüzüyle sevimli bile görünebilirdi, elbette bıçak gibi gerilmiş dudaklar ve kısılmış gözler herhangi birine sevimli gelebilirse. Gözleri az ilerisinden geçen garsonu fark ettiğinde acısına aldırmadan; ayağı alçıdan henüz çıkmışken o kadar yüksek topuklu ayakkabı giymek iyi bir fikir değilse bile şık bir görünüm sağlıyordu; garsonun peşinden gidip gecenin başından beri ihtiyaç duyduğu kehribar renkli sıvıya nihayet kavuştu.
Viskinin o buruk, acı, yakıcı tadı kırmızı dudaklarının arasından, yemek borusuna süzüldü. Gözlerini kapattı, bu tadı iyi bilirdi. Önce buruk ama tatlı gelirdi sonra ilk giden o keyif verici tat olur, geriye insanın boğazını yakıp midesine oturan o acı burukluk kalırdı. Onunla yaşadığı her an gibi. Hiçbir zaman yaşıtları gibi olacak kadar şanslı bir çocuk olmamıştı, hayatı kahkaha ve sinir krizleri arasında geçmişti ama hayatı boyunca asla şimdi olduğu kadar çizgi dışında ve paranoyak hissetmemişti kendisini, belki şu ana çok yakın ama hiçbir zaman bu kadar tehlikeli değil. Üzerine büyük gelen bir elbiseyi kendi bedenine uydurmaya çalışan küçük bir çocuk gibi hissediyordu.
İçki bazılarında unutmaya yardımcı olsa da Jeyan içkinin hafızası üzerindeki tazeleyici etkisini sinirle fark etti. Yarım saat önce İtalyan siyah takım elbisesinin kumaşı o kadının beline dolanmış, isminin baş harflerinin kabartıldığı gümüş kol düğmelerinin dikkati üzerine topladığı uzun, bir erkek için gereğinden biçimli elleri onu kendisine çekmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIR'ÇA - KİTAP OLDU
Mystery / ThrillerBir adam, sevgilisi ve karısı aynı davette köşe kapmaca oynarlarken adamın karısının cansız bedeni evin bahçesinde bulunur, peki ama katil kim? Hiçbir şey göründüğü kadarı değildir ve herkesin bir sırrı vardır. Yüzeysel görülerde derinsel mevzulard...