i taste you on my tongue

3.4K 568 354
                                    

ikinci bölüm: herkesin sorunları vardır.

Minho yine aptal bir sabaha uyanmış, ve suratsızca okula gelip en arkadaki sırasına yatmıştı. Yine uykusuzdu, ama bu artık onun için fazlasıyla monotonlaşmıştı.

O, acı çekmeye alışmıştı...

Yanında bir kıpırtı hissetti ama kafasını kaldırıp bakmadı.

"Merhaba Minho, günaydın!" dedi Jisung gülümseyerek ve yanındaki sıraya uzanmış uyuyan Minho'ya bakıp gözlerini kırpıştırdı.

Muhtemelen gerçekten de uyumuştu. O yüzden omuz silkip yerine oturdu ve kaplı kitaplarını, güzel renkli kalemlerini çıkartıp dersi için hazırlık yaptı.

Ardından ise kafası tekrar yanındaki sıra arkadaşına döndü.

Jisung biraz düşündü. İki gündür derslerde hep uyuyordu, uykusuzdu demek ki.. Sonrasında ise öğretmenin gelmesiyle beraber derse başlamışlardı.

Ders bitiminde ise Jisung'un yanına, sınıfından daha tanışmadığı arkadaşları geldi. "Selam Jisung, kantine iniyoruz da gelmek ister misin?" dedi içlerinden bir kız ve sıcakkanlılıkla gülümsedi.

Jisung'da gülümseyip "Olur." dedi ve teneffüste beraber kantine indiler.

Jisung kantinden iki çilekli süt alıp arkadaşlar kantine oturunca onları yalnız bırakarak yukarıya çıktı. Sırasına oturduğunda elindeki sütlerden birini Minho'nun duyması ve uyanması için sertçe onun masasına koydu.

Minho'da haliyle buruşturduğu yüzü ile kafasını sırasından kaldırdı.

Sırasında duran çilekli sütü gördü ve kafasını, ona bakan Jisung'a çevirdi. "Bu ne?" diye kabaca sordu Minho.

Jisung gözleri parıldarken gülümsedi. "İlk defa benimle konuştun." dediğinde Minho şaşkınlıkla kaşlarını çatmıştı. "Neyse tamam buna sonra sevineceğim! Bu çilekli süt, çok severim görünce sana da aldım bir tane."

Minho hala şaşkındı. İlk defa kardeşi hariç birisi onu düşünmüştü.

Yutkundu ve dudakları arasından ilk defa o kelimeler çıktı: "Teşekkür ederim."

Birkaç hafta sonra Jisung'un kolları arasında ağlayıp içini dökecek olan oğlan, ona ilk teşekkürünü etmişti ama bu son olmayacaktı.

Minho çilekli sütü eline alıp pipeti taktı ve içmeye başladı. O sırada Jisung dudaklarını birbirine bastırdı. "Her gün böyle okula gelip dersleri dinlemeden uyur musun?" dedi utana sıkıla.

Minho sütünü içmeye devam ederken kafasını yavaşça aşağı yukarı salladı. Seneye gireceği bir sınav vardı ama ders dinleyecek hali yoktu. Zaten yarı zamanlı bir işi vardı, onun tam zamanlısını da bulur, gerekirse bulaşık yıkardı. Yapmadığı şey değildi sonuçta.

"Günlerin pekte iyi geçmiyor anlaşılan.. Ama unutma Minho, herkesin sorunları vardır. Senin, 'bak işte onun hiç sorunu yoktur kesin' dediğin kişilerin bile..."

1 yıl önce

Jisung karşısında izlediği makyaj videosuna bakıp gözlerini kırpıştırdı. Videodaki kız ruju nasıl süreceğini, pudranın nasıl nerelere kullanıldığını her şeyi anlatmıştı.

Geriye ise denemek kalmıştı...

Jisung gizlice arttırdığı harçlıklarıyla aldığı güzel malzemelere bakıp ilk defa ne zamandır denemek istediği rujun kapağını açtı.

Çok hafif, kirazlı bir rujdu bu. Hatta ruj bile denilemezdi, denemek için dudak koruyucusuna benzer bir şey almıştı. Ne kullanacağını bilememişti ki.

İki hafta önce bir kozmetik dükkanına girdiğinde yardımcı olan kadın ona ilk olarak, "kız arkadaşınıza mı kız kardeşinize mi?" diye sormuştu. Ne yani, erkekler makyaj yapamaz mıydı?

Jisung elinde tuttuğu ruju yavaşça dudağına değdirdi ve sürmeye başladı. Pembe olan dudağı yavaş yavaş hafif ve saydam bir kırmızı rengini alırken dudaklarını, izlediği videodaki kızın yaptığı gibi birbirine bastırıp oynattı.

Serbest bıraktığında ise aynadaki yansımasına bakmış, bu da gözlerinin dolmasına sebep olmuştu.

O, kendini ilk defa güzel hissetmişti.

Durmadı, bu hoşuna gitmişti, devam etti. Pudrayı yavaşça yüzünün belli yerlerine sürdü ve sonra hafifçe yanaklarını allık ile kızarttı. Gözüne daha hiçbir şey sürmemişti ama o şimdiden çok güzel hisdediyordu!

Babası bunu görürse, ona çok kızardı, biliyordu. O yüzden hepsini çekmecesine doldurup sakladı.

Bu birkaç gün bu şekilde devam etti. Ama bir gün hiç beklemediği bir şey oldu...

Okulundan geldi, çantasını bir kenara bırakıp makyaj yapmak için çekmecesini açtı ve boş olduğunu gördü. Kaskatı kesilmişti.

Babası bulmuş olmalıydı.

Hemen koşarak merdivenlerden indi ve alt kattaki babasının çalışma odasına girdi. Babası elleri arkasında birleşmiş bir şekilde camdan bakıyordu odada. Çalışma masasının üzerinde ise Jisung'un para biriktirip aldığı bütün makyaj malzemeleri dizilmişti.

"B-baba.." dedi Jisung yavaşça ve babası ona döndü. "Benim senin gibi bir oğlum olamaz." dedi babası ona ve sinirle oğlunun yanına geldi.

"Sen ibne mi olacaksın bizim başımıza, ha? Belki de oldun bile! Şunlara bak, bizim sana verdiğimiz harçlıklar bunlara mı gitti!" diye bağırıp masadaki bütün makyaj malzemelerini yere döktü.

Jisung ağlamaya başladığında babası onun yakalarından tuttu. "Bir daha görürsem, seni gebertirim! Benim tek oğlum var, ve o ibne olamaz!" diye bağırdığında Jisung hıçkırarak ağlıyordu.

"Neden yaptın bunları!" diye bağırdı tekrar babası, onun yakalarını bıraktıktan sonra.

Jisung, hıçkırıklarının arasında "K-kendimi güzel hiss-" diyecekken babasından, yüzüne yediği tokat onu susturmuştu.

Herkesin sorunları vardır.

-

daddy issues 'minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin