i tell you that i'm thinking about

2.9K 446 104
                                    

dördüncü bölüm: onu, gülümserken görmekmiş bunca zamandır aradığı.

Jisung ve Minho, o gün boyunca hep beraberlerdi. Okulu astılar, Minho yarı zamanlı işinden izin alarak gitmedi, Jisung ilk defa okuldan kaçtı...

İkisi de eve gittiklerinde muhtemelen azar yiyeceklerdi ama ilk defa mutlu olmuşlardı işte. Ne yapsalardı?

Şimdi ise hava yavaş yavaş kararırken bir parkta çocuklar gibi salıncakta sallanıyorlardı.

Jisung ona hikayesini anlatmıştı. Minho ise dinlemişti. Aslında hikayeleri farklıydı ama bir o kadar da aynıydı. Sonra Minho anlatmış, Jisung dinlemişti.

İkisinin de farklıydı hikayeleri ama aynı yola çıkıyordu hep. Sonucu aynıydı, varılan nokta aynıydı ve ortaktı. Bu onların ortak yönüydü ve ortak yönleri, onları daha da çok birbirlerine itmişti.

Minho kendini uzun zaman sonra ilk defa bu kadar mutlu hissetmişti, ilk defa gülümsemişti bu kadar.

Beraber salıncakta sallanırken aldıkları muzlu sütleri içiyorlar ve konuşuyorlardı.

Sonra Minho aklına gelen şey ile ayağa kalktı. O mutluydu, peki ya o yine geç kaldığı için annesine ve kardeşine bir şey yapar mıydı? Muhtemelen bunun cevabı evetti. Onun baba demeye dilinin varmadığı babası böyle biriydi tam da. Başka şeylere kızar ve sinirini ailesinden çıkarırdı.

Jisung, Minho ayağa kalkar kalkmaz peşinden ayağa kalkmıştı. "Bir sorun mu var?" diye sordu çekinerek Jisung, bir değil birden fazla sorun vardı aslında.

Artık şu anda Minho daha rahattı eskisine göre. Bu yüzden Jisung'un sorusunu dürüstçe yanıtladı. "Ben eve geç kaldığım için babam sinirlenip, anneme ve kardeşime el kaldırabilir yine."

Jisung'un gözleri doldu. Minho'yu böyle telaşlı ve endişeli görmek onu çok üzmüştü.

Birden Jisung kollarını Minho'ya doladı. Bu onların ilk yakınlaşmaları sayılabilirdi. İkisi de çoktan dolmuş gözleriyle birbirlerinin kalplerine sarıldıkları gibi bedenlerine de sarıldılar sıkı sıkı.

"Bir şey olmayacak Minho.." diye mırıldandı Jisung, başı onun göğsündeyken. Minho'da başını Jisung'un omzundan kaldırmadan hafifçe aşağı yukarı sallamıştı.

"Buna inanmayı öyle çok istiyorum ki.."

Bir süre öylece kaldılar. Jisung iki elini de Minho'nun sırtına koymuş, o kollarında ağlarken onun sırtını sıvazlıyordu yavaşça.

Sonrasında ise ayrıldılar birbirlerinden. "Saat geç oldu iyice, ben de eve gideyim. Sen de eve gidince her şeyin iyi olduğunu bana mesaj at tamam mı?" demişti Jisung endişeli ve meraklı bir şekilde.

"Teşekkür ederim Jisung." diye fısıldadı Minho ve yerden sırt çantasını alıp burnunu çekti. Jisung'da yerdeki çantasını eline aldıktan sonra beraber yan yana eve gitmek için yürümeye başladılar.

Minho eve geldiğinde babası evde yoktu. Düşündü, yine içmiş içmiş bir yerlerde sızmıştır diye.

Sevinmişti çünkü kardeşi ve annesi beraber, onun ve kardeşinin odasında uyuyorlardı. Minho onlara baktığında hafifçe gülümsemişti sonra ise salona gidip kanepeye yattı.

Hayatı boyunca ilk defa bu kadar güzel ve rahat uyuyacaktı.

Jisung eve geldiğinde ise karşılaştığı manzara bambaşkaydı.

Babası o, bu geç saatte eve geldiği için ona bağırmaya başlamıştı. "Sen benim başıma orospu mu olacaksın ha? Önce saçma sapan makyaj yapmalar, şimdi eve geç gelmeler! Geç saatlere kadar nerelerde, kimlerin yanında sürttün!" diye bağıran babasına rağmen mutluydu Jisung.

Çünkü Minho ona daha o eve girmeden hemen önce her şeyin güzel olduğunu anlatan kısa bir mesaj atmıştı. Minho mutluysa o da mutluydu.

"Hala daha gülüyorsun utanmadan! Arsız! Git odana çabuk yoksa elimden bir kaza çıkacak!" dedi babası bağırmaya devam ederken, sonra ise kenarıdaki vazoyu Jisung'un ayaklarına doğru fırlattı.

Jisung kırılan ve her tarafa dağılan cam parçaları ile korkmuş, yanlışlıkla birkaçının üzerine basarak odasına çıkmıştı.

Odasına girdiğinde ayaklarının acıdığını fark edip kendini yatağına atmıştı. Onun için de uzun bir gündü ama yine de iyi bir uyku çekmişti.

Sabah olduğunda ise Jisung her zamanki neşesiyle gülümseyerek sınıfa girmişti. Ne yaşarsa yaşasın hep içine atmayı seçerdi Jisung. Sürekli ağlamayı, üzülmeyi sevmezdi. Bu onun neşeli olan kişiliğine tersti bir kere.

Dün Minho'yla beraber ağlamaları dışında elbette.

Minho dün gece iyi bir şekilde uyuduğundan, ilk defa sınıfta uyumuyordu bu yüzden sınıfa girer girmez Jisung'la kesişmişti gözleri.

Onu görür görmez Minho'nun dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme oluşmuştu.

Meğer onu, gülümserken görmekmiş bunca zamandır aradığı Minho'nun.

-

yillardir yb atmadigim icin uzgunum ya :(((

ee nasil buldunuz soylemeden gecmeyin bariii

bi de gecen bolume cok az yorum gelmis, buna biraz yaparsaniz sevinirim :'(

optum hepinizi, sonraki bolumde gorusuruz♡

daddy issues 'minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin