Yatağımda uzanıyor ve tavanı izliyordum. Elimin altında Tekin'in küsmeden önce bana verdiği KatilBot Günlüklerinin ilk kitabı vardı ve onu bile okuyamıyordum.
Çünkü aklım bütünüyle doluydu ve ne düşüneceğimi bile kestiremiyordum. Bir yerde, çok büyük hata yapmıştım ve bu hata öyle bir yerdeydi ki, ne yaparsam yapayım düzeltemiyordum.
Normalde kesinlikle yapmayacağım bir şey yapmıştım. Kendi amacım uğruna başkasına yanlış yapmıştım. Bana yapılanlardan sonra buna daha çok dikkat etmem gerekmez miydi? Ama hayır, dikkat etmemiştim. Kendimi kaptırmıştım.
Kötülüğe kapılmak da ne kolaymış... Beni öyle bir yola sürükledi ki, sonunda uçurumdan düşüne kadar yolun bittiğini fark edemedim bile.
Telefonum titremeye başladığında yastığımın altından çekip çıkardım ve arayan kişiye baktım. Numarası kayıtlı değildi ama arayanın Emre olduğunu biliyordum.
"Efendim?" diyerek, telefonu kulağıma koydum. Öfkeyle bağırıp çağırmasını beklediğim halde, "Nasılsın?" diye sordu, tasasız bir sesle.
İnsanların beni artık şaşırtmaması gerekiyordu ama her an, bir şeylere şaşırmak için gelmiştim sanki dünyaya. Emre'nin bu tasasız haline de şaşırarak, "Seni bir kez daha çok iyi anlıyorum," karşılığını verdim. "Neden aradın?"
"Seni öpmek benim planım değildi Sancak. Bir zamanlar senden hoşlanmış birisi olarak bunu öylece yapamazdım, o şekilde de yapmazdım..." dediğinde, kaşlarım çatıldı. Ne demek istiyordu ki?
"Bir şey mi ima etmeye çalışıyorsun?" diye mırıldandım. Belki de planlarım o kadar kötü değildi, sadece hesaplayamadığım bir etken daha dahil olmuştu plana ve benim gözümü karartmaya çalışmıştı? Belki de en başından bu yana yanlış yapmaya sürüklenmemin, gözden kaçırdığım bir nedeni vardı?
"Önümüzdeki hafta başka bir okula kaydımı aldırıyorum," dedi Emre. "Aslında bana yaptığın şey için sana hâlâ kızgınım ama beni öylece ateşe atmadığını da biliyorum ve evet, arkadaşlarım bu konu hakkında beni yargılamadılar, o konuda haklıydın. Ancak bunu yapmamalıydın, yapmamalıydın Sancak. Hazır olduğumda onlara ben kendim söylemeliydim, bu şekilde öğrenmemeleri gerekirdi."
Başımı onaylarcasına sallarken, "Haklısın," dedim. "Özür dilerim Emre."
Emre derin bir nefes alarak, "Gerçekten pişman mısın?" diye sordu. Ses tonundan içini kemiren bir şeyler olduğunu tahmin edebiliyordum ama bunun nedenini anlayamıyordum. Kaşlarım mümkünmüşçesine iyice çatılırken, doğruları söyledim.
"Ne kadar pişman olduğumu tahmin bile edemezsin..."
"İyi, o zaman bu haberi duymayı hak ediyorsun," dediğinde nefesimi tuttum. Ne söyleyecekti ki?
"Sana bir isim veremem ama hainin aslında o kadar da uzağında olmadığını bil."
Telefonu suratıma kapattığında, kaşlarımı çatarak onu geri aradım ama telefonu kapalı çalıyordu.
Kalbim endişeyle atarken, söylediklerini düşündüm.
O kadar uzağımda değilse kimdi?
"Sancak?"
İrkilerek bakışlarımı hızla kapıya çevirdiğimde, annemi kocaman bir gülümsemeyle kapımda gördüm. "Okuldan arkadaşın geldi tatlım, içeri almamı ister misin?" diye sordu.
Hafifçe yutkunurken, "Ki-kim?" diye mırıldandım.
"Emir."
"O-olur tabii," diyerek hızla ayağa kalktım ve odadaki beyaz tahtamın üstüne birkaç kıyafet atarak şüpheliler listemin üstünü kapattım. Tekin'in kitaplarını başucumdaki masaya düzgünce yerleştirirken, yerdeki çorapları da tekmeleyerek yatağımın altına yolladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli Gay'ler Kulübü | #Texting✅
Humor"Gizli Gay'ler Kulübü" Grubunu Oluşturdunuz 11-A'dan Ali Kaptan ve dört kişiyi eklediniz. 15.11.2021