Berkay: Abi bu soğukta biz ne yapıyoruz ya.
Eren: Ya burada dikilmeyeceğiz herhalde. Şu kafeye geçelim.
Emre: Melih! Gelsenize oğlum ne dikilyorsunuz orada?!
Esra: Yüzüğünü düşürmüş bekle biraz.
Berkay: Sersem herif, oynayıp durursa düşürür tabi.Esra kapının hemen orada Melih'in nişan yüzüğünü bulmasını bekliyordu. Havaya baktı. Erken saatlerdi, ve hava da fena değildi. Berkay'ın bağırışıyla kendine geldi. Yüzüğü bulunca hemen parmağına taktı. Ellerini çırptı ve ayağa kalkmak için kabanını düzeltti. Esra o yanına gelene kadar bekledi ve kafenin girişinde durdu.
Melih: Esra? Gelmiyor musunuz?
Esra o sırada Forrest ile konuşuyordu, diğerleri içeri geçmişken kapı eşiğindelerdi.Esra: Onu boşver de oynama daha şu yüzükle. Yine kaybedeceksin.
Melih: Tamam işte kapatalım bu konuyu. Üşüyeceksiniz hadi.Forrest kapıya yönelecekken Esra bir anda kucağına kanlar içinde yuvarlandı. Panik içinde birkaç saniye bağırdıktan sonra Melih de... Kimse ne olduğunu anlamamıştı, kalan herkes korku içinde kaçışıyordu. Forrest donuk bir yüzle yere çöktü, Esra'nın kafasını tutuyordu. Başının arkasından vurulmuştu. Melih ise kalbinden. Diğerleri bağırış çağırış içinde yanlarına geldiler, Eren kolundan çekiştiryordu.
O ana dair anıları.... Her şey bulanıktı. Hatırlıyordu, hisleri hariç her şeyi. Korku içinde anlamsızca kucağında yatan ölü bedenin yüzüne, kafasının arkasından dökülen kanlar ellerini ısıtırken bakıyordu. Hiçbir şey yapamamıştı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Polis Departmanı
Actionİstanbul'da yaşayan bir polis, aynı zamanda polis departmanı tarafından aranan bir katil. Ama kendine ait bir adalet anlayışı var ki, sadece suçluları öldürüyor.