"cause there's this tune i found
that makes me think of you somehow...
and i play it on repeat
until i fall asleep."
»»————- ♡ ————-««
Adrien dükkanın kapısını açana dek, dışarıdaki havadan dolayı ne kadar üşüdüğünü fark etmemişti. Dolayısıyla, içerideki elektrikli ısıtıcıdan gelen sıcak havanın yüzüne çarpmasıyla gülümsedi, ardından çalışanın dikkatini çekmek için o tarafa yöneldi.
Elbette, çiçekçiye geldiği için içten içe kendini övmeyi de ihmal etmemişti.
Uzun süredir verdiği en mantıklı karar bu olmalıydı.
"Afedersiniz," diyerek hafifçe öne eğildi ve yere diz çökmüş genç kızın irkilmesini izledi. Ardından, bir çift mavi gözün kendisine dönmesi ile duraksadı. Yüzünü görmesi, genç kızı nereden tanıdığını hatırlaması için yeterli olmuştu. "1 milyon!" diye bağıran sesi hâlâ kulaklarında yankılanıyordu.
Ancak lacivert saçlı kız onu tanımış gibi görünmüyordu. Aksine, kapıyı kilitlemediği için kendi kendine bir küfür mırıldanmış ve en nazik gülümsemesi ile Adrien'a dönmeyi başarmıştı. "Üzgünüm beyefendi, şu anda kapalıyız."
"Ben... sadece bir buket çiçek isteyecektim, hazırlamanız mümkün değil mi acaba?" diyerek kendini toparladı ve aklındaki düşünceleri geçici olarak susturdu. Cevaplanmasını istediği soruları olsa da, bunları gecenin bir yarısında dile getirmeye niyeti yoktu.
Genç kız ise kafasını sağa sola salladı ve elindeki eldivenleri düzelterek gülümsemeye devam etti. "Ne yazık ki bu isteğinizi yerine getiremem. Sabah tekrar uğrarsanız-"
"Lütfen, hastanedeki bir arkadaşımı ziyarete gideceğim."
Adrien cümleyi söyler söylemez, mavi gözlerin çeşitli duyguları yansıttığına şahit oldu. Öncelikle kuşku, sonrasında hüzün ve en sonunda da sempati ile kendisine baktı genç kız. Ardından, sesli bir şekilde nefesini vererek masasına yöneldi. "Sanırım tek seferlik bir istisna yapabilirim," dedi çekmeceleri karıştırırken. "Ancak bir daha dükkan kapalı iken gelmemenizi rica ediyorum, bayım."
"Teşekkür ederim, matmazel."
Genç kız kafasını sallayarak çekmeceleri karıştırmaya ve işine yarayacak şeyleri çıkartmaya devam etti. En sonunda, buketi saracağı kağıdı da bulmasıyla onu izleyen Adrien'a döndü. "Arkadaşınıza kolay taşınabilir ve az polenli bir çiçek götürmeniz en iyisi olur. Size öneride bulunmamı ister misiniz?"
Adrien ise bir süre düşündüğünü belirtircesine yere baktı, ardından kafasını hafifçe yana yatırdı. "Doğrusu, arkadaşım gülleri ve karanfilleri sevdiği için ikisinden birini götürmeyi planlıyordum. Elinizde bu iki çiçekten biri var mı acaba?" dedi gittikçe kısılan ve özgüvenini yitiren bir sesle.
Karşısındaki kız ise tek elini çenesine koydu ve içten bir gülümseme sundu. "Neden sarı güllerden yapılmış bir buket götürmüyorsun?" dedi neşeyle. "Sarı güller mutluluğu ve karşıdaki kişiyi önemsediğini temsil eder. Hem, buketi görünce aklına senin saçların gelebilir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i wanna be yours [adrienette]
Romance"eğer parmakların boynumu sıkıyor olsaydı, ve gözlerinde nefretten başka bir şey bulamasaydım, yine de senin olmak isterdim." ... wei dianxia,2022.