Ve başlar bir hikaye utanırcasına

26 8 8
                                    

Araba dışarıya göre sıcak olsada tenine çalan soğuktan anlamıştı ki ısıtma sistemi kapalıydı. Zeyda bunu çok da sorun etmedi sonuçta üzerine yağmur yağmıyor ve dışarıda olduğu kadar üşümüyordu. Anlına yapışmış olan ıslak saçlarını kulağının arkasına atıp başını cama yasladı.kirpikleri hala ıslaktı biraz önce yağmurda bedenini koruyan ne varsa ağırlık yapıyor hatta yaprak gibi titremesine sebep oluyordu. Utandı akşamın bu saatinde polis de olsa tanımadığı birilerinin aracında olmaktan üşümüş kaçacak bir yeri olmayan sokak kedisi kadar zavallı halinden utandı. Titrediği belli olmasın diye var gücüyle kendini sıktı.

Arabanın arka sağ koltuğunda oturuyordu. Ön koltuk kimin oturduğunu bilmediği gibi sol tarafına da hiç bakmamıştı. Zaten utandığı için kafasını devekuşu gibi kapşonuna saklamış kısık gözlerle dışarıya bakıyordu.Aklından binbir düşünce geçerken araç hafifçe hareket etmişti.
Bu sırada soldan biraz önce hafızasına kazınmış olan bir ses duyuldu.

+++++++++

-Ahmet aç oğlum kaloriferi

Burnuna çalan kokunun ve sesin sahibi sol tarafta oturan biraz önce tanıştığı sadece adını bildiği yabancıdan başka birine ait değildi. Demek üşüdüğümü anladı diye düşünüp utançla gözlerine kapatan Zeyda sadece susuyor ve düşünüyordu bu sırada hiç tanımadığı yabancıdan bir ses yükseldi:

ALİM:
üzerinizdeki örtünüz ve montunuz oldukça ıslak görünüyor eğer bu şekilde oturmaya devam ederseniz hasta olacaksınız.

Zeyda yavaşça döndü ve Alimle göz göze geldi. Elinde biraz önce üzerinde olan ceket ve gömlek vardı karşısında içine giymiş olduğu tişörtle öylece duruyor ve elindekileri almasını bekliyordu. Son zamanlarda gördüğü iyilik sayısı o kadar azdı ki kibarca uzatılan yardım karşısında dona kalmıştı. Yavaşça yutkundu gözleri doldu dolacak gibiydi ama ağlayamazdı utanıyordu.

ZEYDA: Hayır teşekkür ederim. Üşümüyorum...

ALİM; Titreyen elleriniz hiç öyle demiyor ama lütfen alır mısınız? Korkmayın bulaşıcı hastalığım yok ve sabah yeni giydim temiz merak etmeyin

Alim bunları söylerken hafifçe gülümsüyordu. Zeydayı biraz yumuşatmak istediği için bulaşıcı hastalığım yok derkenki ses tonundan gerçekten yardım etmek istediği anlaşılıyordu.

ZEYDA : Teşekkür ederim sizi yeterince uğraştırdım zaten.
Sadece ceketinizi alayım gömleği siz giyin benim yüzümden sizi hasta etmek istemem

Diyerek Alimin elinden uzatılan ceketi aldı. Boynuna doladığı epeyce ıslak örtüyü Yavaşça alıp katladı. Montunu çıkartınca bedenine saklanmış olan uzun kıvırcık saçları omuzlarına döküldü. Arabanın içine yansıyan sokak lambası ışığından saçlarının turuncuya çalan rengi göz dolduruyordu. Montunu katlayıp kenara koyduktan sonra Alimin ceketini usulca giydi oldukça sıcak hissetirmiş ve burnuna aynı kokular yine gelmeye başlamıştı.

Bu sırada Alim yuvarlak büyük siyah gözleriyle Zeydayı inceleyip neden bu saate burada olduğunu sorguluyordu. Aklından binbir senaryo kurdu belki ailesiyle ufak bir sorun yüzünden kavga etmiş ve kapıyı çarpıp çıkan ergen bir kız çocuğuydu. Ama hemen bu düşüncesinden ben bir şey yapmadım sözlerini aklına getirip vazgeçti.

Zeyda çok yorgun düşmüştü.Üzerine aldığı sıcak Bir ceket aracın içindeki sıcak hava belkide yağmurlu havada bankın üzerinde yatmadığı için gelen anlık huzur sonucu bedeni daha fazla kafasını tartmadı ve sağ cama doğru yaslandı. Gözleri hafif açık kalan perde gibi Aralık olsada göz kapakları daha fazla dayanamadı bedeni tamda şuanda zayıf ve yorgun düşmüş zihni çoktan düşler ülkesine dalmıştı bile. Aralık göz kapağı da kapanıp uykunun kollarına kendini bırakmıştı.
++++++
AHMET: Komiserim geldik.

ALİM: Sessiz ol Ahmet kız uyuyup kaldı.

AHMET: Ne yapacağız uyanmasını mı bekleyeceğiz?

ALİM: Evet koçum zaten bulduğumuzda iyi görünmüyordu biraz uyusun kafasını toplasın bizde bu sırada inip devriye atalım zaten yağmur da duruldu. Hem çayocağına gidip bi çay içeriz içimiz ısınır.

EREN: Abi inelim o zaman ısıtmaya da açık bırakalım uyusun kızda burda.

Eren bu gece devriye attıkları bir diger polisti. Alimden yaşça çok küçük olmamasına rağmen maddi manevi her koşulda yanında olup abi gibi hissettirdiği için ayrı bir bağ oluşmuştu aralarında ve bunun için Abi diyordu.
Alim mertebe olarak üst rütbede olsa bile bundan şikayetçi değildi aksine Ereni de Ahmeti de kardeşi gibi gördüğünden abi demeleri hoşuna gidiyordu.

ALİM: Hadi beyler Yavaşça inelim.çok uzaklaşmayalım arabayı da kitlemiyoruz bir gözümüz burda olsun.

Alim,Ahmet ve Eren Yavaşça indiler. Alim inerken Zeydanın ay kadar parlak yüzüne ve kızıla çalan saçlarına baktı ve kapıyı kapattı.biraz önce Zeydaya ceketini verdiği için sonbahar ayazında gömleğiyle kalmıştı ama Üşümüyor aksine merak duygusuyla kavruluyordu. Tüm bu düşünceler eşliğinde üç polis Sirkecinin arka caddesinde karanlığı bölercesine usulca yürümeye başladılar....


ButimarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin