Kalbinde ki kurak bahçeyi etrafına ördüğün dikenli tellere rağmen baştan yarattım. Sevdiğim kırmızı gülleri yeşerttim orada. Limon ağaçları büyüttüm. Sonra sen dedin ki, "Neden bu gülleri sevdiğini anlayamıyorum. Dikenleri can yakıyor." Şaşırdım. Kendi dikenlerini hiçbir zaman görememene şaşırdım. Ellerimin her defasında kesikler içinde kaldığını görmemene şaşırdım. Kalbinin dikenlerini aştım. Kurak bahçelerini yeşerttim ama sen bunların hiçbirini görmedin de güllerin dikenine bahane buldun ya, şaşırdım. "Dikenlerinin olması gülleri sevmeme engel değil ki. Tıpkı kalbinin bahçesini yeşertebilmek için ellerimi kanatan telleri geçmem gibi. Bazen canın yansa da seviyorsun. Senin dikenlerin kalbime batıyor ama bu seni sevmeme engel değil."